Eski bir İbrani Hikayesi
Bir zamanlar dağda, kızgın güneşin altında, mermer taşlarını yontmaktan bezmiş bir mermer yontucusu varmış…
“Bu hayattan bıktım artık. Yontmak!.. Devamlı mermer yontmak…Öldüm artık!..
Üstelik bir de bu güneş, hep bu yakıcı güneş! AH! Onun yerinde olmayı ne kadar çok isterdim, orada yükseklerde herşeye hakim olacaktım, ışınlarımla etrafı aydınlatacaktım.” diye söylenip durur yontucu…
Bir mucize eseri olarak dileği kabul olunur ve yontucu o an güneş olur.
Dileği kabul edildiği için cok mutludur. Fakat tam ışınlarını etrafa yaymaya hazırlandığı sırada ışınlarının bulutlar tarafından engellendiğini fark eder.
– “Basit bulutlar benim ışınlarımı kesecek kadar kuvvetli olduklarına göre benim güneş olmam neye yarar! diye isyan eder. Mademki bulutlar güneşten daha kudretli bulut olmayı tercih ederim.’
O zaman hemen bulut olur. Dünyanın üzerinde uçuşmaya başlar, oradan oraya koşuşur, yağmur yağdırır fakat birdenbire rüzgar çıkar ve bulutları dağıtır…
– “Ah, rüzgar geldi ve beni dağıttı, demek ki en kuvvetlisi o öyleyse ben rüzgar olmak istiyorum.”diye karar verir…
Ve dünyanın üzerinde eser durur, fırtınalar estirir, tayfunlar meydana getirir. Fakat birdenbire önünde kocaman bir duvarın ona mani olduğunu görür. Çok yüksek ve çok sağlam bir duvar. Bu bir dağdır…
– ”Basit bir dağ beni durdurmaya yettiğine göre benim rüzgar olmam neye yarar.” der. O zaman dağ olur.
Ve o anda bir şeyin ona durmadan vurduğunu hisseder. Kendinden daha güçlü olan şey, onu içinden oyan bir mermer yontucusudur..
Kıssanın içindeki hisse sözün içindeki anlamdan daha büyüktür,bu yüzden eğer tanrı konuşsaydı söz söylemez hikaye anlatırdı.