Çok Güzel Bir Hikaye: Uçağa binerken çok heyecanlıydım. İçimde, sanki beni göklere değil de göklerin göğüne çıkaracak gibi bir his vardı.. Yani sevinçten havalara uçmak bu olsa gerekti.. Yükselmeye başladığımızı hatırlıyorum sonra da gözlerimi kapamamak için kendimi zor tuttuğumu.. Ama dayanamadım galiba gözlerimin ağırlığına.. Hani uzaya baktığımızda, tv de gördüğümüz ama nerede olduğunu çok anlayamadığımız yamuk yumuk yerler var ya, işte tam oradaydık..
Gökyüzünden yukarı doğru çıkıp denize girdik, demek ki dünyadan gökyüzüne baktığımızda gördüğümüz mavi renk, aslında denizdi.. Sonra denizden çıktığımızda başka bir gezegendeydik, ama hangisinde?Karşımızda ilk satürnü gördük; uçuyordu.. Sanırım oralarda uçak görevindeydi satürn.. Gezegenden gezegene yolculuk için uçaktan inmemiz gerekiyordu. Demek ki içinde olduğumuz gezegen Satürn değildi.. Hangi gezegende olduğumuzu aramak için Satürn’ün içine bindik.. Yolculuğumuz başladı..
Küçücük bir gezegenin yanından geçerken, bu kim, diye sormaya kalmadı gezegen uçtu gitti bizim rüzgarımızdan, Plütondu bu.. “Hiç büyümeyecek bu Plüton,” dedi Satürn..
Biraz ileride öyle bir ışık vardı ki; Satürn, önünü göremediğinden durmak zorunda kaldı, daha fazla yaklaşamadık, Güneşti bu, güzelliğinden gözümüz kamaştı..
Hemen uzaklaşırken, bize göz kırpıp duran parlak bir yıldız gördük, bütün yıldızlar etrafını çevrelemişti.. Güzelliğine bakamadık parlaklığından Venüs’ün..
Uzaklarda, portakala benzeyen bişey gördük. Yaklaştık ki, portakal bahçesi sandığımız meğer Jüpitermiş.. Bir kaç fotograf çektirip çıktık ordan da..
Birden her yer sanki aydınlandı, masmavi oldu. Öyle güzel bir maviyi kimse görmemiştir heralde, cam gibi, “Uranüs bu,” dedi Satürn.. Gözlerimizi ondan alamayarak uzaklaştık ordan.
Zaman geçtikçe soğumaya başlamıştı etraf, Satürn bile öyle üşüdü ki halkaları yavaş yavaş donmaya başlamıştı.. “Eyvah Neptün..” dedi Satürn.. Buz gibidir O.. Hemen geri dönmeliyiz, meğer uzay soğumamış, Neptün bizi kendine çekmiş, Saturn’ün halkalarından tutup döndürdük onu.. Yavaş yavaş hepimiz ısınmaya başlamıştık.
Biraz sonra çatır çutur sesler duyduk. Sanırım yörüngeler arası savaş vardı.. Merkür ile Dünyaydı bunlar.. Yörüngeler birbirine girmiş. “Dünya da hep gözü olan Merkür sonunda bi kavga başlattı,” dedi Satürn.. “Ama dünyayı yenemez, o kadar güçlü değil..”
“Sakın karışmayın” diyen biri seslendi bir yerlerden “hey! siz! buldunuz beni.. Keşfiniz çok güzeldi, Mars’ıma hoş geldiniz..” dedi.. “Demek ki Marstaymışız biz.. Seni görmek çok güzel” dedik Mars’a.. “Hadi dedi gezdireyim sizi, ama önce buz patenleriniz giyin, çünkü benim yüzeyim buzla kaplı..” Buzlar üzerinde ordan oraya öyle dansettik ki bütün gezegenler bizi izlemeye baslamıştı.. Hatta bizden kaçan Plüton bile.. Onlara selam verip kendi uçağımıza binmek üzere vedalaştık.. Gözümü açtığımda annem beni izliyordu, gülerek.. Bütün bunlar bir rüya olsa da ben gerçekmiş gibi anlatıcam herkese diyerek, anlatmaya başladım anneme.. Ben anlatırken annem de yazdı rüyamı, sizin okuyabilmeniz için.. 8 gezegeni bir gün sizin de görmeniz dileğiyle.. İyi uykular..
AÇELYA BULCA
hikaye, hikaye okuma, hikaye oku, hikaye okumak, düşündüren hikayeler, eğitici hikayeler, hikaye arşivi, çocuk hikayeleri, çok güzel hikaye, en güzel hikayeler, hikayeler, gezegen, gezegenler, dünya, mars, venüs, satürn, neptün, jüpiter, uranüs, merkür, 6 gezegen, güneş,