Kırk Yıllık Âbidin Mükâfatı
Salih kulların birinden şöyle nakledildi: bir zât Allah Azze ve Celle’ye kırk sene boyunca ibadet etti. Bir gece içine gelen bir şevkle şöyle dua etti.
– Ey Allah’ım! Cennette benim için neler hazırladın, bana göster! Nasip edeceğin güzel hurileri görmeyi arzu ediyorum.!
Henüz sözünü tamamlamamışken mihrap ikiye ayrılıp içinden çok güzel bir huri çıktı. Öyle bir huriydi ki şayet dünyaya çıksa, güzelliğiyle dünyadaki herkesi şaşırtıp fitneye uğratabilirdi. Bu huriyi gören salih zât ona :
– Sen insan mısın yoksa cin mi? Diye sordu.
Bu soru üzerine huri de şu beyitleri okudu.
Mevlâya niyazda bulundun, bildi senin istediğini
Verdi sana umduğunu, kaldırdı senden musibeti
Gönderdi sana, dost olayım diye beni
Gece boyunca sesleniyorum eğer duyuyorsan sen beni
Bunun üzerine salih zât:
– Ey huri! sen kimin için gönderildin? Diye sordu.
– Senin için.
– Peki benim senin gibi kaç hurim daha var?
– Yüz tane. Ve her bir hurinin de yüz hizmetçisi vardır: her hizmetçinin de yüz uşağı var: her uşağında yüz kahyası vardır:
Bunları duyunca içini bir mutluluk bürüdü ve merakla şöyle sordu:
– Ey huri! Kendisine benden daha fazla mükâfat verilen biri var mı?
– Ey zavallı! Sana verilen şu mükâfat hayrı az olan şu kimselerin mükâfatıdır ki, Yüce Allah’dan af dilerim, derler, günahları bağışlanır. Sonra güneş batarken yine Allah’tan Bağışlanmayı isterler, Allah, yine onları bağışlar:
Huri sonra şu beyitleri okludu:
O Mevlânın öyle seçilmiş kulları vardır ki sevgisi için
Seçmiştir onları zamanlardan Kâlû Belâ’da
Seçmiştir onları yaratılanları henüz yaratmadan
Onlar hikmet ve beyânın emanetleridir.
İMAM YÂFÎÎ