Çocuk Hikayesi “KUŞLARA FISILDAYAN ÇOCUK”
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal, pireler berber iken ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken bir zamanlar, Süleyman adında sevimli bir çocuk varmış. Her sabah okula giderken kuşları hayranlıkla izlermiş. Ancak bir gün fark etmiş ki etrafta hiç kuş yokmuş. Bir gün, bir hafta, bir ay geçmiş ama hala hiç kuş göremiyormuş.
Bir sabah, umutsuzca bahçeye çıkmış ve elma ağacının altında titrek bir ses duymuş. Gözlerinden yaşlar süzülürken :“Neden hiç burada yoksunuz?” diye mırıldanmış. Tam o anda, minik bir kuştan yanıt gelmiş.
“Yuvaya ihtiyacımız var.” demiş titrek sesiyle. “Sizin mahallenizde çok rüzgar var ve yuva yapabileceğimiz güvenli bir yer bulamıyoruz.”
Süleyman’ın yumuşacık yüreği hemen harekete geçmiş. Mahallenin tüm çocuklarını toplamış, çocuklar hep birlikte kuş yuvaları yapmak için harekete geçmiş. Her ağaca birer yuva yapmaya başlamışlar. İş birliği içinde çalışarak ağaçlara renkli yuvalar inşa etmişler.
Mahalledeki her çocuk, sevgi ve yardımseverlikle dolu bir şekilde kuşların güvenli bir yuva bulması için ellerinden geleni yapmış. Göz kamaştırıcı renklerdeki yuvalar, mahalleyi bir cennete dönüştürmüş.
Süleyman ve arkadaşları yuvaları ağaçlara yerleştirdikten sonra sabırla beklemiş. Bir süre sonra birkaç kuş, daha sonra ise onlarca kuş yuvalara gelmeye başlamış. Kuşlar renkli kanatlarıyla dans ediyor, şarkılar söylüyorlarmış. Mahalledeki herkes kuşların cıvıltılarıyla büyülenmiş.
Kuşlar, Süleyman’ın şefkatli kalbi sayesinde güvenli bir yuva bulmuşlar. Artık her sabah, melodileriyle mahalleyi renklendiriyorlarmış. Süleyman’ın yüzünde mutlu bir gülümseme varmış artık. Süleyman’ın kuşlarla konuşması mahalleyi bir kuş cennetine dönüştürmüştü.
Gökten üç elma düştü. Biri bu hikayeyi yazanın başına, biri bu hikayeyi anlatanın başına, biri de bu hikayeyi dinleyenin başına düştü.
Son.