Acil Hikâyesi
Sıcak yaz günlerinden biriydi. Sulama kanalının yolundan evine doğru ilerleyen yaşlı adam acıkmış, iyice halsizleşmişti.
Güzel bir sofranın hayalini kurarken bir anda kanalın karşı tarafındaki tarlada tozun dumana karıştığını gördü.
Tosunlar çıldırmış vaziyette çitlerin üzerinden atlıyor, avlaları yıkıp yatırarak koşuşturuyorlardı. Sürü halinde daireler çizip otları birbirine karıştırdılar.
Meğer arkalarında elinde sopayla onları kovalayan bir gelin varmış. Sürü bu gelinin bahçesine girince sinirlenip koşturmaya başlamış hayvanları.
Ne bilsin, o sürü denen hayvanlarda takım halinde hareket etme kabiliyeti olduğunu. Baş nereye gidiyorsa kuyruk peşinden gidiyor.
Sopanın etkisiyle iyice kaynaşmışlar. Kovalanınca da sinirlenip orayı burayı dağıtarak ilerlemişler. Yoldaki zavallı adam olan bitene anlam vermeye çalışıyor, koşan sürünün hangi istikamete doğru gideceğini kestirmeye çalışıyormuş.
Gelin elindeki sopayla hızlıca tosunun birine yaklaşıp patlatıvermiş. Tosun o irkilmeyle su kanalına atlamış. Peşinden diğer hayvanlar da suya girmiş. Gelin paniklemiş. Sürünün boğulup öleceğini sanmış.
Bir, üç, sekiz, onbeş, yirmi derken son tosun da suya inmiş. Ortalık dalgadan, hışımdan, bağrışmadan geçilmiyormuş. Gelin oradan oraya koşturuyor yardım ararcasına dolanıyormuş.
Yaşlı adam açlığın ve sıcaklığın verdiği halsizlik, sürü korkusunun oluşturduğu panikle o dar yolda kaçacak bir yer aramış. Sol taraf dikenlik, sağ taraf su ve tosun kabilesi.
Yolun olduğu taraftan hayvanlar sudan çıkmaya ve yaşlı adama doğru koşmaya başlamış. Zavallı ezilecem diye çıldırmış ve suya atlamış. O can havliyle dibe inmiş.
Adamı suya atlarken gören diğer tosunlar tekrar suya atlamış. Ortalık iyice karışmış. Yaşlı adam su dibinden çıkmaya çalıştıkça tosunlar üzerine basıyor onu zemine yapıştırıyorlarmış.
Nefes, derman, aman kalmamış. Sürü adamı bir güzel çiğnemiş. Gelin, hemen ambulansı aramış, sağlık ekibi gelip garibimi kurtarmış ama ses yok. Hemen acile kaldırmışlar.
Nöbetçi doktorlardan Stabil Nazım ve birkaç son sınıf öğrencisi yaşlı adamı uyandırmaya çalışıyorlarmış. Ne yaptılarsa cevap vermemiş.
Stabil Nazım meslektaşı Ribozom Cevdet’i arayarak yardım istemiş. Ribozom oraların en tecrübeli uzmanlarındanmış. Müdahaleye başlamış ama nafile…
Düşünüp taşınırken koridordan geçmekte olan Hemisfer Mahmut’u görüp durumu kontrol etmesi için hastanın yanına çağırmışlar. O sırada acil uzmanlarından Septik Cemil’de tesadüfen oraya gelmiş.
Yaşlı adam neden uyanmıyor diye fikir yürütürken Hemisfer Mahmut yılların verdiği tecrübeyle öğrencilere hastayı hemen içi su dolu küvete yatırmalarını emretmiş. Doktorlar şaşırmış, bu nasıl bir uygulama diye birbirlerine bakmışlar.
Öğrenciler hasta adamı kaldırıp küvete uzatmışlar. Hemisfer hoca terliklerini çıkarıp küvete girerek zavallıyı bir güzel çiğnemiş. Adam kalın sesli kısa bir haykırışla aniden uyanmış.
Etrafa şaşkın şaşkın bakarken oradakiler de olan biteni çözmeye çalışıyormuş. Çeşitli hastahanelerde yıllarca profesör olarak çalışan Hemisfer Mahmut acil uzmanlarını şaşırtmış.
Bu tedavinin adı GST (Geri Sardırma Tekniği) tekniğiymiş. Bu tür travmatik vak’alarda olay öncesi durumla olay anındaki durum sentezlenerek hastaya geri dönüş şoku verilip iyileşme krizindeki semptomların hat safhaya ulaştırılmasıyla hasta sağ salim uyandırılıyormuş.
Yaşlı adam taburcu edilmiş, Hemisfer Mahmut bu uygulamayı oradaki uzmanlara iyice anlatıp öğrettikten sonra evine gitmiş. Acildeki doktorlar da hastahanenin terasına kahve içmeye çıkmışlar.
Sinan KORKMAZ
