Korku Hikayesi Hayaletin Laneti 21. Bölüm “Bir Adak”
Fıçı ve şarap raflarının arasından geçerek yeraltı mezarlarına açılan kapıya geldim. Tahminime göre gece karanlığının çökmesine on beş dakikadan az kalmış olmalıydı, yani fazla vaktim yoktu. Güneş batar batmaz ustamın Alice’i son kez Zehir’i çağırmak için kullanacağını biliyordum.
Hayalet, Zehir’i kalbinden bıçaklamaya çalışacak, ama bunun için yalnızca tek bir şansı olacaktı. Eğer başarırsa, ortaya çıkan enerji muhtemelen onu öldürecekti. Kendi hayatını feda etmeye hazır olması onun adına büyük bir cesaretti, ama eğer başaramazsa bunun cezasını Alice de çekecekti. Oyuna getirildiğini ve Gümüş Kapı’nın ardında sonsuza dek kapana kısıldığını anladığında Zehir çılgına dönerdi. Eğer çok çabuk yok edilmezse Alice ve ustamın bunu canlarıyla ödeyeceklerine hiç kuşku yoktu.
Basamakların başladığı yerde duraksadım. Ne yöne gitmeliydim? Sorum anında yanıtlandı; aklıma babamın deyişlerinden biri geldi:
“Hep en iyi ayağını önce at!”
En iyi ayağım sol ayağımdı, bu yüzden Gümüş Kapı ve kapının ötesindeki yeraltı nehrine çıkan hemen önümdeki tünel yerine, soldakine girdim. Oldukça dar , tek kişinin sığabileceği bir tüneldi ve çok dik bir şekilde döne döne alçaldığından sanki bir spiralden aşağı iniyormuş gibi hissediyordum. Aşağılara indikçe hava soğuduğundan ölülerin toplanmaya başladığını anlamıştım. Göz ucuyla sürekli olarak bir şeyler görüyordum: Küçük İnsanlar’ın hortlakları, tünel duvarlarına girip çıkan küçük ışık demetleri… Ve arkamdan, –sayıca önümdekilerden çok daha fazla olduğunu sanıyorum– beni takip ettiklerini hissediyordum; sanki hepimiz gömü odasına doğru ilerliyorduk.
Nihayet tam karşıda titrek bir mum ışığı gördüm ve gömü odasına çıktım. Beklediğimden daha küçüktü, çapı yirmi adım kadar olan daire biçiminde bir odaydı. Yukarıda, kayaya gömülü yüksek bir raf vardı ve bu rafın üzerinde çok eski zamanlardan kalma ölülerin kalıntılarını içeren taş kaplar duruyordu. Tavanın tam ortasında, bacaya benzeyen dairesel bir açıklık vardı; mum ışığının erişemediği kara bir delik. Bu delikten zincirlerle bir de kanca sarkıyordu.