Hikaye Oku; “Gelecek”
Hikaye Oku; Ümit lâmbası sürekli geleceğin karanlık vadisinde yanar ve yolcuları kendisine çağırır. Ama nice kaygılarla dolu gönlümüz aydınlığa gözünü kapamış, kuruntu karanlığında yaşamın iş, güçlük ve sıkıntısından oluşan büyük yığınını başı göklere ağmış ve aşağıdan yukarılara ulaşma yolunu bize tıkamış korkunç ve heyulâlı bir dağ gibi zanneder. Bütün bu zahmet ve tehlikeden dolayı sürekli içimiz karışık ve titrektir.
Ancak bu bir göz yanılgısıdır; azı dağ gibi görür, ırmağı deniz zanneder. Yalnız bir ömrün gamını değil, aynı zamanda bir günlük yiyecek için bir ömürlük yiyeceği karşımızda yığılı görsek, korkuya kapılırız.
Günlük ödev payı ve bir günün işi çok değildir. Gönlümüzü kuruntuların ıstırabıyla pörsütmeyelim. Günlük yaşamalı, nasıl yarının yemeğini bugün yemiyorsak, yarının yükünü de taşıma malıyız. Güçlük, gelmeden önce çok çetin ve korkunç görünür. Onu karşılamak gerekmez. Geldiyse, mutlu olarak ve korkusuzca kabul etmeliyiz. Zira biz güler yüzlü ve pervasız oldukça, o daha küçük ve zahmetsiz olacaktır.
Bugünün işi ağır değildir. Şu andaki sıkıntı çok kolay, belki de bir hiçtir. Ancak yarının kuruntusunu ona eklememek şartıyla. Kişi bu dünyadan günlük rızkından fazlasını da omuzlanmalıdır. Yarının nimeti bugünün nasibi olmadığından, gelmeyen zahmete katlanmamak gerekir. Her saate ve güne düşen ödevi yapmalı, kalanını geleceğin umuduna teslim etmelidir. Ancak bugünün işini de yarma bırakmamak lâzımdır. Yarın başka bir gün ve biz başka varlık olacağız. Bugünkü işimizi başka bir yarının üstüne yıkmak, adalet ve akıldan uzaktır: Ötekinin, yani bizim değişmiş vücudumuzun yarın iki günlük zahmete katlanabileceği ya da katlanmak isteyeceği ne mâlum?
Aylık ve yıllık işlerimizi günlük hisselere ayırır ve her gün o günlük parçayı hedefe ulaştırırsak, kendimizden memnun kalıp kıvanç duyacağız. Yaşantımız kolaylaşacak, geleceğimiz parlak olacaktır.
Çağdaş İran Öyküleri Kitabından – Yazan: Muhammedi Hicazî