Yaşadığımız Tek Saniye
Son birkaç haftadır kalplere hitap etmesi amacıyla yazdığım tüm yazıları siliyordum. Bir eksik olduğunu hissediyordum, varlığı fark edilmeyen ancak yokluğu büyük bir sıkıntıya neden olan büyük bir eksik… Bu eksiğin yerini doldurmadığım sürece, yazdığım kelimeler içi boş mürekkepten başka bir şey olmayacaktı, size herhangi bir şey hissettirmeyecekti. Bir yazı, insanın kalbini ısıtıp yüzünde bir tebessüm bırakmadıktan sonra o yazının ne anlamı olurdu ki?
Bu gece büyük bir kararlılıkla yeni, boş bir sayfa açtım ve eksiğin, sorunun ne olduğunu düşünmeye başladım. Çok geçmeden buldum: Sorun, fazla düşünmemdi.
Cümlelerin toplu halde ne hissettireceğini düşünmekten çok, kelimelerin tek tek hatasız olmasına bakıyordum. Hangi duyguyu nasıl ifade edeceği önceden belirlenmiş sözün aritmetik sağlamlıklar yığını arasında hayat nasıl görünebilirdi ki?
Ben de bu gece vazgeçtim bundan, yazdıklarımı kontrol etmeden, kalbimden dökülenleri mürekkep olarak kağıda aktarmaya karar verdim. Kelimelere fazla takılmayacağıma dair kendime söz verdim. Sonuçta, bazen duygular, kelimelere ağır gelebiliyor, değil mi?
Size bunları anlatıyorum çünkü her olaydan alınacak bir ders vardır ve ben de bu olaydan dersimi aldım: Bazen her şeyi akışına bırakmak gerekir hayatta…
İnanın bana, yaşadığımız süre boyunca kendimizi o kadar çok kasıyor, geleceğimiz ya da geçmişimiz için o kadar çok endişeleniyoruz ki, çoğu zaman yaşadığımızın farkına bile varamıyoruz.
Muhtemelen hepimizin bildiği bir hikaye bu durumu çok güzel özetliyor. Bir çocukla babası, dağlık bir bölgede yürürken, çocuk ayağını taşa çarpar ve acı içinde bağırır: Ahh! Dağdan, Ahh! diye bir ses gelir ve bu sesi duyan çocuk hayret eder. Merakla ” Sen kimsin? ” diye bağırır fakat aldığı tek yanıt ” Sen kimsin? ” olur. Çocuk kızar ve ” Sen bir korkaksın, ” diye bağırır. Dağdan aldığı yanıt ” Sen bir korkaksın,” olur. Çocuk babasına ne olduğunu sorar ve babası, ” Oğlum dikkat et, ” deyip dağa ” Sana hayranım, ” diye seslenir. Dağdan ” Sana hayranım, ” şeklinde yanıt gelir. Baba oğluna bakarak açıklama yapar. ” İnsanlar buna yankı derler, ama aslında bu yaşamdır. Yaşam, yaptığımız davranışların aynasıdır. Biz yaşama ne verirsek yaşam onu bize geri gönderir. ”
Hikayeyi hatırlamışsınızdır. Ne kadar güzel ve haklı bir hikaye, değil mi? Yaşam gerçekten böyledir dostlar. Bizden ne aldıysa, onu geri verir.
Sürekli bir mücadele ve boğuşma halindeyiz. Biz böyle olunca, yaşam da bize sürekli mücadele edecek ve boğuşacak bir şeyler gönderiyor. Oysa ki bir akışına bıraksak her şeyi… Bütün endişelerimizin, sıkıntılarımızın yersiz olduğunu fark edeceğiz. Yaşadığımız tek bir saniye var, o da şu saniye.
Birkaç saniyeliğine kalp atışınızı dinlerseniz, ne kadar belirsiz attığını göreceksiniz. Diğer saniye atıp atmayacağını bilemiyoruz. Bildiğimiz tek şey, şu saniye atmaya devam ettiği. Yaşadığımız tek zaman, şu an. Ne geçmiş var, ne gelecek. Öyleyse neden yaşadığımız tek bir saniyeyi, yaşamadığımız anlar için üzülerek ya da endişelenerek geçiriyoruz? Sizce de saçma değil mi bu?
Sokakta, yüzümden hiç silinmeyen bir gülümsemeyle dolaşırım genelde. İnsanlar bana garip garip bakar, kimisinin yüzünde hafif bir tebessüm oluşur, kimi neden güldüğümü anlamayarak bana kısa bir bakış atar ve önüne döner. İnsanların bu hali beni daha da çok güldürür açıkçası. Üzülürüm onlar adına. Sürekli somurtur ve mutluluğun sırrını ararlar: Oysa ki sır, dudaklarının yukarıya kıvrılmasından ibarettir!
Sevgili dostlar, kalemimin ucu köreliyor, mürekkebim bitiyor. Kelimelerim yavaşça kayboluyor. Bir anda gelen ilham, sanırım geldiği gibi bir anda gitmeye niyetli. O yüzden, size son bir şey daha söyleyeceğim bir daha ki yazımıza kadar hoşça kalın diyeceğim: Lütfen, bu yazı öylesine okuduğunuz sıradan bir yazı olmasın. Yazdıklarımı bir kez düşünün ve sizin için doğru olduğunu düşündüğünüz şeyi yapın.
Sevgi, umut ve ilhamla kalın.
Meryem Sude Küçükbaş
yeni okuma fırsatı bulabildim çok güzel olmuş ellerinize sağlık , insanları düşündürücü ve eğitici bir yazı hazırlamışsınız tebrik ederim.
Sizin gibi hayran olduğum birinden böyle bir yorum almak çok mutluluk verici, çok teşekkür ederim.
Kelimeleriniz kulağa hoş geliyor, bunları duymak oldukça güzel. Bu ılık yaz akşamının hoş esintisi gibi insanın ruhunu okuşuyor, teşekkür ederim.Aa bu arada sen neden hiç yorum yapmıyorsun bana, senden eleştiri okumak isterdim doğrusu.
Bilmiyorum, sizin benden çok daha iyi yazdığınızı falan düşününce eleştiri yapasım gelmiyor. Yalnızca övesim geliyor, belki onu da içimdeki ufak bir kıskanç bölüm istemiyordur. Cidden hayranım size. :)
Ah, hayır. Daha iyi falan değilim, lütfen böyle düşünmeyin. Bende sadece sizin gibi yazıyorum hepsi bu. Üstelik daha yeni yazmaya başladım. Sanırım beş ay kadar oldu, daha öncesinde hiç denememiştim bile. O yüzden daha yeni sayılırım. Hatalarım ve eksiklerim var bunlarında farkındayım, ama zamanla daha iyi olacak, belki. Tabi yazarsam. Bu konuda biraz isteksiz olduğumu söyleyebilirim. Her yazdığım öyküde bu son olacak diyorum ama sanırım sonun bir sonu yok gibi.
Bakın işte yazdıklarınız bunu gösteriyor. Bu benim yazmaya aşık olmamın üçüncü senesi, ayrıca çok da istekliyim, sürekli yeni şeyler yazmak istiyorum ama ilham konusunda biraz sıkıntı çektiğimi söyleyebilirim. Sizde ciddi anlamda büyük yetenek var, hayranınız olmakta haklıyım. :)
Bakın ne güzel kendiniz söylüyorsunuz severek yapıyorsunuz ve çok istiyorsunuz bu başarılı olmak için yeterli bence. Sadece doğru adımları izlemeniz ve yolunuzu bulmanız gerek hepsi bu . Bak bu kadar basit bir şey için kendinize bu kadar haksızlık yapmanız doğru değil.Ben ne yazık ki sizin gibi sevmiyorum, hatta yazmaktan nefret ediyorum. Okumak daha güzel bence. Çünkü yazarken insan hep birşeylerle yüzleşmek zorunda kalıyor, okursende kendi hayatından kaçıyor. Sanırım ben kaçmayı daha çok seviyorum. Sana kocaman ilham kaynağı diliyorum, hiç tükenmeyen zamana yenilmeyen. İyi akşamlar :)
Müthiş bir dilek, teşekkür ederim. Sizinle konuşmak müthiş zevk veriyor. :) Mükemmel kelimesini yetersiz bırakıp utandıracak bir hayat dilerim. İyi akşamlar. :)
ben inanıyorum size deneyeceğinizi ve mükenmel bir iş çıkartayacağınızı biliyorum , o yüzden sizi eleştiriyorum çünkü olmanız gereken yere henüz ulaşmış değilsiniz ve sadece güzel, iyi gibi şeyler yazıp geçiştirmek istemiyorum yazılarınızı.hırs ve azim insanı tetikler hep daha iyisini yapmak için mücadele verir.” yaşanmamış hayatlar ” ibrahim beyin yazısının altında sizden bahsetmiştim bir bak o yazıyıda istersen farklı bir tarz olmuş bak oda her seferinde farklı bir şey deniyor seninde öyle olmanı istiyorum ben ve olacağını hattan daha iyisi olacağını biliyorum . umarım ibrahim bey bunu okumaz :)
Zaten insan iyi yorumlardansa mantıklı ve haklı eleştirilere daha çok önem veriyor. Hele de yorum sizin olunca. :) İleride ne olabileceğimi henüz ben de çok kestirebilmiş değilim, fakat bahsettiğiniz mertebelere gelebilirim umarım. :)
ben inanıyorum size geleceksiniz sadece birazcık zamana ihtiyacınız var birazda alışmışın dışına çıkmaya farklı şeyler denemeye bir düzen dahilinde yazmaya alışmanız gerek sonrası çok kolay olacak. siz dediğim gibi yazın en çok ben övecem sizi bundan kuşkunuz olmanız. okumuşmuydun sen o bahsettiğim yazıyı. birde siz yazarlar hiç bir birnizin yazılarına eleştiri yapmıyorsunuz buda hoş değil bak bir birinizi olumlu olumsuz yönde eleştirmekten çekinmeyin gerçi herkes eleştiri kabul etmiyor bu sitede ama ibrahim bey o konuda çok iyi istediğini söyle hiç kızmıyor anlayışla karlışıyor keşke her yazar böyle olsa sizde çok iyisiniz bu konuda o yüzden gönül rahatlığı ile eleştiriyorum :) , neyse iyi akşamlar.
Evet, yazarımızın sıkı takipçisiyim. Rol model alabileceğim biri. :) Eskiden gördüğüm her yazıya yorum yapardım aslında ama gittikçe bu olanağım bazı koşullar yüzünden kısıtlanmaya başladı. Yorumlamayı ben de severim, insanın kendisine de çok şey öğretiyor. Sizin yorumlarınız gibi. Teşekkür ederim, iyi akşamlar. :)
Bazen bende bu gibi duyguların içinde dönüp duruyorum. Bunlar güzel şeyler.
Heyecanla yorum yapacak mısınız diye bekliyordum. :) Teşekkür ederim. Sevgiyle kalın.
birden fazla okuyucu nicikini kullanan var sanırım o beklediğiniz kişi bendim :) ama yorum yapmadım okudum yazınızı. ne demeliyim bilemiyorum keşke o hikayeden devam etseydiniz daha güzel olurdu bu hali ile nasıl desem sanki kişinin iç konuşması gibi olmuş karakter yine yok bir diğer nokta yazıda okuyucuya çok fazla soru yöneltiyorsunuz bu okuyucuyu hem yorar hem sıkar o kadar düşünmeye sevk etmeyin. sizin sorununuz ne biliyormusun parçaları bir araya getirmekte zorlanıyorsunuz bunun nedeni ise yazınızda bir karakter olmayışı ve bir kurgu halinde yazmamanız. güzel yazı kötü değil asla ama keşke bir öykü formatında olsaydı, saygılar .
Olsun, tüm okuyucuları severim. ^^ Aslında bu yazıyı yayınlamayacaktım, blog yazılarımdan biriydi fakat çok sevdiğim bir okuyucunun ricasını kıramadım. :) Hangi yazım türünde daha iyi olduğumu bulmak için her türden yazıyorum, görüşleriniz çok önemli. Öylesine okuyup geçmiyorum yani. :) Yorumunuz için teşekkür ederim. İyi akşamlar. :)
yoo neden yayınlamıyorsunuz iyi yapmışsınız yayınlamakla tabiki güzel olmuş. ellerinize emeğinize yüreğinize sağlık ama ben sizden içinde karakter ya da karakterler olan bellirli bir kurgu dahilinde yazılmış bir hikaye ya da öykü bekliyorum umarım bir ara denersiniz benim için inanın öyle yazmaya başlayın hem daha kolay yazacaksınız hemde daha etkili ve güzel olacak inanın bana . aslında bugün sizden bahsetmiştim bir yorumda okudunuz mu bilmem ben gördüğünüzde cevap yazarsınız diye bekledim ama yazmadınız.
Görmedim açıkçası. Normalde takıntılı gibi yorumları kontrol ederdim ama bugün pek fırsat olmadı. Hangi yazının yorumunda olduğunu söylerseniz mutlu olurum. :)
Not: Dediğiniz şekilde yazmayı mutlaka deneyeceğim, görüşleriniz önemli. :)