Eğiten, Öğreten Hikayeler; “Mehmet Ailesi ile Piknikte”
Mehmet ve ailesi beraber pazar günü kahvaltı yapıyorlardı. Tatil olduğu için tüm aile bir arada idi. Mehmet’in ailesi, kendisi, babası, annesi ve kız kardeşinden oluşan küçük fakat mutlu bir aile idi. Mehmet ailesini çok seviyor. Tüm aile de birbirlerini seviyordu. Mehmet böyle mutlu ve huzurlu bir aile ile birlikte yaşamaktan son derece sevinçli ve mutlu idi.
Mehmet ve ailesinin kahvaltısı bitince, Mehmet pencereden dışarı baktı. Hava günlük güneşlikti. Güneş o sımsıcak ışıklarını her yere yaymış sevgi ile her şeyi kuşatmıştı. Ağaçlar, çimenler, mahallenin kedileri güneşten aldıkları sıcaklıkla etraflarına neşe dağıtıyorlardı.
Mehmet havanın güzel olduğunu ve tüm sıcaklığıyla doğayı ısıttığını görünce bu tatil gününde ve bu güzel havada ailemle birlikte dışarda vakit geçirmek için büyük bir fırsat diye düşündü. Ailesi ile birlikte güzel bir vakit geçirmek istedi. Ailesi ile birlikte oynayacak, gülüp eğlenecek, hoşça vakit geçirecek ve gün sonunda eve döndüklerinde beraberce güzel bir günün geçirmenin mutluluğu yaşanacaktı. Fakat bunlar nasıl gerçekleşebilir diye düşündü. Mehmet biraz düşündükten sonra tabi ya dedi. Piknik yaparsak beraber oynarız, güler eğleniriz, kırlarda bahçelerde dolaşırız ve mutlu olarak eve döneriz dedi. Ve piknik yapmak güzel bir fikir dedi.
Mehmet hemen babasının yanına giderek piknik yapma fikrini söyledi. Babası pencereden dışarıya bakıp havanın güzel olduğunu görünce “tamam, hava sıcak. Güneş tüm sıcaklığıyla her tarafı sarmış. Tam piknik yapılacak hava. Annene söyleyelim hazırlığını yapsın Çamlık Ormanı Piknik Alanına gidelim.” Dedi.
Mehmet, sevincinden yaşa babacığım diyerek babasından önce annesinin yanına koştu.
– Anne, anneee! Yaşasın! Pikniğe gidiyoruz. Haydi, hemen hazırlanalım gidelim.
– Oğlum bu ne telaş böyle. Sakin ol. Tamam, hazırlanır hazırlanmaz gideriz. Bugün ben de piknik yapmak istiyordum. Bu kararınıza çok sevindim. Hemen hazırlanmaya başlıyorum.
Berra’ya söyle siz de hazırlanın.
Berra, Mehmet’in kız kardeşi idi. Mehmet odasında oynayan kardeşinin yanına gitti.
– Berra çabuk hazırlan gidiyoruz.
– Nereye gidiyoruz abi?
– Pikniğe gidiyoruz.
– Oleey!
– İyi daha ne duruyorsun öyleyse.
– Ne yapacağım ki abi?
– Piknikte oynayacağın oyuncaklarını bir çantaya koy. Topunu almayı da unutma. Top oynarız. Babam ve annemle de yakan top oynarız.
– Tamam, abi, oyuncaklarımı toplamaya hemen başlıyorum. Bir bilsen ne kadar sevinçliyim. Beraberce annem ve babamla vakit geçireceğiz, oynayacağız. Belki gittiğimiz yerlerde sincap görürüz. Sincapları çok seviyorum.
– Ben de sevinçliyim. Babamın elinden tutup ormanda gezeceğim orada gördüklerimi babama sorup ormandaki ağaçları ve bitkileri öğreneceğim.
Mehmet ile kardeşi böyle sevinçli sevinçli konuşurlarken anneleri çoktan hazırlanmıştı. Onların bu mutlu hallerini görünce gülümsedi ve onlara seslendi.
– Mehmet, Berra aferin sizlere, sizler de hazırlanmışsınız. Çok mutlu olduğunuzu görüyorum. Haydi öyleyse bir an önce pikniğe gidelim. Orada hoşça vakit geçirelim.
Mehmet ve ailesi evden çıkarlar. Piknik yerine varırlar. Annesi hemen yemek hazırlamaya başlar. Berra da getirdiği oyuncak çantasından oyuncaklarını çıkartıp oynamaya başlar. Mehmet ve babası da el ele tutuşarak ormanda yemek hazırlanınca ya kadar yürüyüşe çıkarlar.
Mehmet ağaçlara baktığında bazılarının çok büyük olduğunu bazılarının ise küçük olduğunu gördü. Babasına sordu.
– Baba.
– Buyur oğlum.
– Bu ağaçlar neden böyle bir değil de kimisi küçük kimisi büyük?
– Hepsi farklı ağaç oldukları için. Bu ağaç çeşitleri çam, sedir, kayın, ardıç, meşe, gürgen, çınar ve daha nice ağaçlar var. Bunun için gördüğün ağaçlar farklı büyüklüklere sahip oğulcuğum.
– Bu ağaçlar hangileri baba?
– Bak şu iğne yapraklı olan ve yüksek dallarına doğru kısalan ağaçlar çam ağacı. Bak şu bir tane olan ulu ve büyük olan çınar ağacı. Bak şuna da ince uzun fındık gibi dallarında meyveleri olan ağaçlar da meşe ağacı.
– Neden bu ağaçlar farklı farklı baba?
– İlk önce öyle yaratılmışlar. Böyle farklı farklı yaratılmalarının bir hikmeti ve sebebi vardır. Hepsi farklı olduğu gibi bizlere ve doğaya çeşit çeşit faydaları vardır.
– Yaratılmış ne demek baba?
– Bizleri ve şu gördüğümüz her şeyi ağaçları, çiçekleri ve hayvanları Allah yaratmıştır. Biz ve bu üzerinde yaşadığımız dünya yoktu. Allah bizleri ve dünyayı yarattı.
– Allah neden bizleri yarattı?
– Sen sınıfta arkadaşlarını tarafından bilinmek istersin değil mi?
– Evet.
– Güzel resim yaptığını başta öğretmeninin ve arkadaşlarının bilmesini istemez misin?
– Evet
– Bu yüzden onlara göstermek için en güzel resimlerini yapar ve onlara gösterirsin değil mi?
– Evet baba.
– İşte Allah da sonsuz ilme ve güce sahip olduğunu göstermek ve bilinmek için bizleri ve dünyayı yarattı.
– Anladım baba. Peki bu ağaçlar neden var ve niçin farklı farklı.
– Bu ağaçlar bizlerin hayatına güç kuvvet katmak için ve hayvanlara da ev olmak için vardır.
– Nasıl bize güç ve kuvvet oluyorlar baba?
– Biz nefes alıp verirken ne ile nefes alıp veririz? Yani içimize ne çekeriz?
– Oksijen babacığım.
– İşte ağaçlar oksijen yaparak bizim en önemli hayat kaynağımızı meydana getirdikleri için bize can olurlar. Kayısı, şeftali, portakal ve zeytin gibi meyve veren ağaçların o meyvelerini yiyince beslenir güçlü ve kuvvetli oluruz. Ormandaki ağaçlar da hayvanlara barınak olur. Onların yaşaması için besinleri ve ihtiyaçlarını giderecek her şeyi verir ağaçlar. Ağaçların bir faydası da yağmuru çekmeleridir. Yağmurlar ağaçların bol olduğu yerlere yağarlar. Ormanın olduğu yerde hem insanlar hem de hayvanlar için bir hayat merkezidir. Bak bak! Şu sincaba hem ağaçta yaşar hem de meşe ağacının meyvesi olan palamudu toplar onunla beslenir ve hayatta kalırlar.
– Evet, gördüm. Ne güzel şey o öyle. Keşke Berra burada olsaydı da sincabı görseydi.
– Daha buralarda çok var. Muhakkak ona gösteririz.
– Tamam, baba ağaçların neden yaratıldığını ve faydalarının ne olduğunu öğrendim. Bana verdiğin bilgiler için teşekkür ederim.
– Bir şey değil evlat. Anlattıklarımı anlamana sevindim.
Tam bu sırada Mehmet’in annesi “yemek hazır çabuk sofraya” diyerek babası ile ikisini çağırdı. Mehmet ve babası hemen kardeşi ile annesinin olduğu yere giderek sofraya oturdular afiyetle yemeklerini yediler. Yemeği yedikten sonra beraberce yakan top oynadılar, saklambaç oynadılar ve daha nice oyunlar oynayarak gülüp eğlendiler. Pikniği neşeyle tamamlayıp tatil gününü ailecek eğlenceli geçirdiler. Akşam, evlerine neşeli ve mutlu olarak döndüler.
Mehmet ve ailesi piknikte çok oyun oynadıkları için yorulmuşlardı. Bu yüzden hemen hepsi banyolarını yaptılar. Birbirlerine iyi geceler diyerek yattılar.
Mehmet yatağına yattığında bugün yaşadıklarını düşündü. Piknikte yaşadıklarını ve ailesi ile birlikte geçirdiği mutlu zamanı düşündü. Bilhassa babasının ağaçlar hakkında verdiği bilgileri hatırladı.
“Yarın sınıf arkadaşlarıma anlatacağım çok şey var. Onlara ağaçları anlatacağım.” Dedi. Ailesi ile birlikte güzel bir gün geçirmenin mutluluğuyla gözlerini yumdu ve hemen uyudu.