Çocuk Hikayeleri

Oz Büyücüsü Hikayesi XXI. Bölüm

Oz Büyücüsü Hikayesi XXI. Bölüm; “Hayvanlar Kralı Aslan”

Yolcularımız porselen duvardan indikten sonra, uzun, sık otlar ve bataklıklarla dolu ilerlemesi zor bir araziyle karşılaştılar. Uzun otlar görülmelerini engellediği için çamur çukurlarına düşmeden yürümek çok zordu. Ama adımlarını dikkatle atarak sert toprağa ulaşmayı başardılar. Ama etraf daha da vahşileşmişti, çalıların arasındaki uzun ve yorucu bir yürüyüşten sonra bir ormana girdiler, ağaçlar daha önce hiç görmedikleri kadar yüksekti.

“Bu orman harika,” dedi Aslan, etrafına neşeyle bakarak, “daha önce bu kadar güzel bir yer görmemiştim.”

“İç karartıcı görünüyor,” dedi Korkuluk.

“Hiç de değil,” diye yanıtladı Aslan, “hayatımı burada geçirmek isterdim. Kuru yaprakların ne kadar yumuşak olduğuna, ağaçlara yapışan yosunların ne kadar yeşil olduğuna bakın. Eminim her vahşi hayvan böyle bir yerde yaşamak ister.”

“Belki ormanda vahşi hayvanlar vardır,” dedi Dorothy. “Olduğunu sanıyorum,” diye yanıtladı Aslan, “ama etrafta görünmüyorlar.” İlerlenemeyecek kadar karanlık olana dek ormanda yürümeye devam ettiler. Teneke Adam ve Korkuluk her zamanki gibi nöbet tutarken Dorothy, Aslan ve Toto uyudular.

Sabah olduğunda yeniden yürümeye başladılar. Çok fazla ilerlememişlerdi ki birçok hayvanın hırlamasına benzeyen hafif bir uğultu duydular. Toto biraz sızlandı ama diğerleri korkmamışlardı ve her çeşit vahşi hayvanın toplanmış olduğu bir açıklığa gelene kadar düzleşmiş patikadan ilerlemeye devam ettiler. Kaplanlar, filler, ayılar, kurtlar, tilkiler ve bilinen bütün hayvanlar oradaydı, Dorothy bir an için korkmuştu. Ama Aslan hayvanların bir toplantı düzenlediklerini ve hırlayıp gırlamalarından anladığı kadarıyla büyük bir sorunları olduğunu açıkladı.

O konuşurken bazı hayvanlar onu fark etti ve ortalığı büyü yapılmış gibi ani bir sessizlik kapladı. Kaplanların en büyüğü Aslan’a doğru geldi ve eğilerek şöyle dedi:

“Hoş geldiniz, Ey Hayvanlar Kralı! Düşmanımızla dövüşüp ormana tekrar barış getirmek için tam zamanında geldiniz.”

“Sorununuz nedir?” diye sordu Aslan, sakince.

“Hepimiz ormana yakın zamanda gelmiş bir düşmanın tehdidi altındayız.” diye yanıtladı kaplan, “Fil kadar gövdesi, ağaç kütüğü kadar bacakları olan, kocaman bir örümceğe benzeyen korkunç bir yaratık. Sekiz bacağı var ve ormanda dolaşan bir hayvan gördüğünde bu bacaklarından biriyle onu yakalıyor ve bir örümceğin sineği yemesi gibi yiyor. Bu korkunç canavar sağ olduğu sürece hiçbirimiz güvende değiliz, siz geldiğinizde ne yapacağımıza karar vermek için bir toplantı yapıyorduk.”

Aslan bir süre düşündü.

“Ormanda başka Aslan var mı?” diye sordu.

“Hayır, birkaç tane vardı ama canavar hepsini yedi. Hem hiçbiri sizin kadar büyük ve cesur değildi.”

“Düşmanınızı ortadan kaldırırsam önümde eğilip, bana Ormanın Kralı olarak boyun eğer misiniz?” diye sordu Aslan.

“Memnuniyetle yaparız,” diye yanıtladı kaplan, ve bütün hayvanlar hep bir ağızdan kükrediler:

“Yaparız!”

“Şu sizin büyük örümcek nerede şimdi?” diye sordu Aslan.

“Ötedeki meşe ağaçlarının orada,” dedi kaplan, ön patisiyle göstererek.

“Arkadaşlarıma iyi bakın,” dedi Aslan, “ben şimdi canavarla dövüşmeye
gidiyorum.”

Yol arkadaşlarına el salladı ve düşmanıyla dövüşmek için gururla yürüyerek uzaklaştı.

Aslan onu bulduğunda büyük örümcek uyuyordu, o kadar çirkindi ki Aslan yüzünü ekşitti. Bacakları kaplanın söylediği kadar uzundu, gövdesi sert, siyah kıllarla kaplıydı. Her biri otuz santim uzunluğunda sivri dişlerle dolu kocaman bir ağzı vardı, ama başı dev gibi gövdeye eşek arısının beli kadar ince olan bir boyunla bağlıydı. Bu, Aslan’a bir ipucu vermişti ve canavarla o uyuyorken dövüşmenin daha kolay olacağını bildiğinden zıpladı ve canavarın sırtına çıktı. Keskin tırnaklı, ağır pençesinin bir vuruşuyla canavarın başını gövdesinden ayırdı. Aşağı atladı ve uzun bacakları hareketsiz kalıncaya dek bekledi, canavar ölmüştü.

Aslan ormandaki hayvanların beklediği açıklığa gitti ve gururla konuştu:

“Artık düşmanınızdan korkmanıza gerek yok.”

Hayvanlar önünde eğilip onu kral ilan ettiler ve Aslan, Dorothy Kansas’a güvenle gittikten sonra dönüp onları yöneteceğine söz verdi.

L. Frank Baum – Çeviren – Volkan Yalçıntoklu

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu