YARALI AĞABEY
Yıllar önce halılar için araştırma sırasında konuk olduğum bir evde gece sohbet bir ara Çanakkale’ye döndü. Evin yaşlı nenesi birden ayağa kalkıp sandığın kenarlarına ayetler işlenmiş beyaz bir bohça çıkardı. Büyük bir saygıyla bohçayı açtı içinden çıkan bir Türk bayrağıydı. Yavaşça dualar mırıldanarak bayrağı da açtı. Bayrağın ortasında katlanmış soluk bir mektup duruyordu. Titreyerek mektubu bana uzattı. Çanakkale’den ağabeyi tarafından gönderilmişti uzun bir selam faslından sonra: “Bu mektubu sahra hastanesinden yazıyorum. Altı yerimden yaralıyım. Fakat imanım kavidir. İyileştim. Tebdil-i hava verdiler. Kabul etmedim. Fakat cepheye arkadaşlarıma dönüyorum.” diyordu. Mektubu okuyup bitirdim nenenin buruşuk yanaklarından yaşlar süzülüyordu. Bu mektubun gelişinden üç gün sonra ağabeyinin şehit düştüğü haberinin geldiğini söyledi.
ÇANAKKALE YADİGÂRI
Ali Kadir amca babasını Çanakkale’de yitirmiş: “Babam Çanakkale’ye gittiğinde ben altı aylıkmışım. Ben onu hiç tanımadım. Resmi de yok. Ama ben kendimi bildim bileli annem eve her geldiğimde ayağa kalkar, Beyimin yadigarı diye benim elimi öperdi. Bayramlar bizde bir göz yaşı seli olurdu hep. Halalarım amcalarım her bayram ile dedem nenemin elini öptükten sonra hep benim elimi de öperlerdi. Ben onlar için Çanakkale’de kalan ağabeylerinin bir hatırasıydım. Bu hep böyle oldu.Yıllar sonra evlenme hazırlıkları sırasında kayın validem, öpmem için elini bana uzattığında birden irkildim. Bir anda el öpmem gerektiğini idrak edemedim.’’
ŞEHİT ALİ OSMAN
Bir sıhhiye eri, Ali Osman’ın şahadetini şöyle anlatmıştır: “Anafartalar’da bir taarruz anında tabur bomba yağmuruna tutuldu. Ateşkes sırasında Ali Osman’ı gördüm. Bir şarapnel sırtını ve belden aşağısını tamamen parçalanmıştı. Yanına vardığımda: ‘Benden iş geçti, sen ötekilerine bak.’ dedi ve biraz su istedi. Matarayı ona bıraktım. Biraz sonra yanına geldiğimde şehit olmuştu. içtiği su parçalanmış midesi içinde duruyordu. Anafartalar da üç çınar vardır. Onları oraya gömdük.”
Anafartalarda çınarların, çamların dibinde kabir taşları olmayan, unutulmuş nice Koçyiğitler yatmaktadır.”