Mesneviden Hikayeler; “Aslanın Payı”
Aslan, kurt ve tilki, üçü bir olmuşlar, avlanmak üzere ormana girmişlerdi. Akşama kadar bir dağ öküzü, bir keçi, bir de tavşan avlayan üç arkadaş, avlarını sırtlayarak bir mağaraya getirmişler, sofraya oturmuşlardı. Aslan, kurda dönerek:
“Gel bakalım aziz dostum, şu hayvanları paylaştır da karnımızı doyuralım,” emrini verdi.
Kurt, ezile büzüle avı şöyle paylaştırdı:
“Ey, ulu sultanım! Şu dağ öküzü, senin payın. O büyük, sen de büyük ve çeviksin. İzin verirseniz, yaban keçisi de benim olsun. Tilki kardeş, tavşanı sever; şu semiz tavşan da onun olsun.”
Aslan bu paylaşıma kızdı:
“Sen kim oluyorsun budala! Unutma ki, ormanlar şahı aslanın huzurundasın. Ben varken, paylaşımda sana söz düşer mi!” diyerek, bir pençede zavallı kurdu yere serdi.
Durumu gören tilki, korkudan titriyordu. Aslan bu sefer ona döndü:
“Ne bakıyorsun öyle! Haydi sen pay et şu avları!”
Tilki başına gelecekleri bildiğinden, korkuyla:
“Ey büyük sultan! Pay etmek haddim değil ama, söyleyeyim: Bu tavşan, sizin sabah kahvaltınız. Keçi öğle yemeğiniz için nefis bir yahni olur. Öküzü de akşam yersiniz.”
Aslan, bu paylaşımdan çok hoşlanıp tilkiye sordu:
“Bu kadar adaletli paylaşımı nereden öğrendin dostum?”
Tilki, boynunu bükerek yerde cansız yatan kurda bir göz attı, aslana:
“Şu haddini bilmez kurdun halinden,” diye yanıt verdi.
Bunun üzerine aslan:
“Sen bizim aşkımıza kendi payından vazgeçtin; üçü de senin olsun, üçünü de al götür,” dedi.
Tilki de, “Aslan, bana kurttan sonra teklif etti; bunu pay et diye önce bana teklif etseydi, ondan canımı kurtarabilir miydim?” diyerek içinden yüzlerce kez şükretti.
Akıllı o kişidir ki, dostlarının başına gelenlerden ders alır. Eğer ululanmayı bırakmaz, ders almazsa, onun azgınlığından başkaları ders alır.
Mesnevi Hikayeleri