Ağlatan Hikayeler

Acıklı Bir Hikaye; “Huzur Evinde Ölen Kadının Geride Bıraktığı Mektup”

Acıklı Bir Hikaye

Acıklı Bir Hikaye; “Huzur Evinde Ölen Kadının Geride Bıraktığı Mektup”

Her gün binlerce yaşlı ve  bakıma muhtaç insan huzur evlerinde yaşamlarına devam etmek zorunda kalıyor. İnsanlar yaşlılıklarının son döneminde yalnızlık ve hayal kırıklıklarıyla dolu yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Ailelerinden gelecek bir telefon, ses yada güzel bir haber bekleyerek günlerini geçiriyorlar.  Ancak ya unutuluyorlar, ya gerçekten kimsesizler ya da….

Az sonra okuyacağınız hikaye huzur evinde kalan yaşlı bir kadın acı dolu hikayesidir. Huzur evi görevlileri yaşlı kadının kısa bir ömrü kaldığını biliyor ve bu durum onları kahretse de son nefesini vermekte olan kadını izlemek zorunda kalıyorlar.

Yaşlı kadın vefat ettikten sonra huzur evi çalışanları yaşlı kadının dolabında birkaç kez katlanmış olan mektuplar buldular.  Bu mektuplar hepsini de çok duygulandırdı. Aslında okuyacağınız hikaye  bu mektuplardan biridir.

Görün Beni

Ne görüyorsunuz hemşireler, ne görüyorsunuz?

Bana baktığınızda, pasaklı yaşlı bir kadın, yarım akıllı, ümidini kesmiş, gözleri toprağa bakan, lokmalarını çiğneyip duran ve cevap vermeyen, yüksek sesle ‘Biraz gayret et’ dediğinizde umursamayan bir kadın mı görüyorsunuz?

Sizin yaptıklarınızdan memnun kalmayan, yıllardır eskimiş bir ayakkabıyı giyen, yaşama isteği olmayan, her istediğinizi yapan, uzun iş gününü doldurmak için banyo yaptırıp yemek yedirdiğiniz yaşlı bir kadın mı görüyorsunuz? Ne görüyorsunuz? Açın gözlerinizi hemşireler. Açın.

BANA bakıyorsunuz…

Hala burada otururken size kim olduğumu anlatayım.

Bana sıradanmışım gibi bakarken hikayemi dinleyince şaşıracaksınız.

10 çocuklu bir ailenin en küçüğüydüm. Birbirlerini seven ağabeylerim, kız kardeşlerim vardı. On altı yaşındaydım ve bir kuş kadar özgürdüm. Bir süre sonra hayalimdeki erkekle tanışacağımı hayal ederdim. 20 yaşında gelin olacaktım. Evlilik yeminimi ölene dek saklayacaktım. 25 yaşına geldiğimde mutlu ve huzurlu bir ailenin özlemini çeken bir çocuğum vardı. 30 yaşına geldiğimde çocuğumun göz açıp kapayıncaya kadar büyüdüğünü fark ettim. Birbirimize çok bağlıydık. 40 yaşımda oğullarım büyüdüler ve yuvadan uçtular. Kocam oğullarımın gidişine yas tutmadığımı gördü. 50 yaşında geldiğimde bacaklarımın yanında gezinen torunlarım oldu. Hep beraberdik; torunlarım, oğullarım ve eşim.

Kader ağlarını ördü. Kocam öldü. İleriye baktığımda içime kurt düştü. Çocuklarım çocuklarıyla ilgilenecekti. Geçmişi düşünüp sahip olduğum sevgiyi özlediğimi fark ettim. Artık yaşlı bir kadındım ve hayatın gerçekleriyle yüzleşiyordum. Suratı ve elleri yıpranmış yapayalnız yaşlı bir kadındım.

Gençliğimden eser kalmadı. Ellerim, suratım ve vücudum yaşlandı, kırıştı. Şimdi burada bir mezar taşı var. İçinde ise hala genç bir kız. Temiz kalbim sevgi dağıtmaya devam ediyor.

Mutluluklarımı ve hüzünlerimi hatırlıyorum. Hayatı yeni baştan yaşıyorum. Hıphızlı geçen onlarca yılı gözlerimden geçiriyorum. Fani dünyanın acımasızlığından dem vuruyorum. Açın gözlerinizi hemşireler, açın! Görün beni! Sadece yaşlı bir kadını değil! Daha yakından bakın hemşireler! Görün BENİ!

Herkesin yaşlanacağını unutmayın. Yaşlanırken de sürekli genç kalmak istersiniz. Ancak vücudunuz genç bir vücudun ki gibi davranmaz.

Yaşlı kadının sözlerini aklınızda tutun. Bir daha ki sefere yaşlı birisini gördüğünüzde ona sevgi ve saygıyla yaklaşın.

Mektubu ve hikayemi tanıdığınız herkesle paylaşmayı unutmayın.

 

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu