Bir Aşk Hikayesi; “Kış Haritası”
Hikaye Oku; Soğuktan korunmak için sıkı sıkıya kapıyı örtmüştü. Oturduğu sandalyeden doğrulup uyuduğu sırada sönen beyaz mermer ve granit taşlarla yapılmış şöminenin başına geçip güzelce sönen odun közlerini temizledi. Sağ tarafında duran sabah saatlerinde kesmiş olduğu odunları iyi tutuşsunlar diye itina ile yerleştirdi. Ve eline bir çakmak aldı. Gazetenin ucunu tutuşturduktan sonra odunları altına attı. Ateş harlansın diye yavaşça üfleme ye başladı. Birden alev parlayınca tekrar sevinçle koltuğuna yerleşti.
Burası ona babasından miras kalan tek yerdi. Şehirden uzak sessiz bir ortamdan başka bir şey istemeyen insanoğlu için ideal bir yerdi. Sarı parlak cilalı masanın üzerinde duran kitabını eline alıp okumaya devam etti. Birden dışarıdan gelen bir ses duydu. Gitti kapıyı yavaşça araladı kim olduğunu merak eden gözlerle dışarıya baktı. Yerde biri yüzüstü düşüp kalmıştı. Ne yapacağını şaşırdı. Hemen sırtına aldı. İçeriye taşıdı. Kırmızı kare desenli koltuğa yerleştirdi. Uyandırmak için yavaşça yüzüne bir iki tokat attı. Kız sersemlemiş bir vaziyette gözlerini açtığında karşısında adamı görünce bağırmaya başladı.
– Sakin olun hanımefendi ben sizi kapının önünde buldum. Herhalde soğuktan bayılmış olmalısınız isterseniz size sıcak çikolata getireyim içiniz ısınır.
– Buraya nasıl geldiniz?
– Ben çevreciyim bizim bir ekibimiz vardı. Ama ben onlardan ayrılıp kendim araştırma yapmak istedim. Kar bastırınca da kayboldum. En sonda yorgunluktan ve soğuktan bayılmış olmalıyım.
– Çok geçmiş olsun şimdi iyisinizdir inşallah ısındınız mı şömineyi de yeni yakmıştım. Bakın koltuğun yanında battaniye de var onuda üzerinize alın.
– Çok sağ olun – Buyurun hanımefendi sıcak çikolatanız afiyet olsun.
– Siz kimsiniz ne yapıyorsunuz burada? burası benim evim ben şehirden sıkıldığımda atlarım arabaya buraya gelirim. Ama şimdi yollar kapalı olduğu için buradayım. Yollar açılınca sizi de evinize bırakırım yada bir otobüs durağına en iyisi o olacak sanırım.
– Çok sağ olun ama zaten benim şehre dönmediğimi öğrenince almaya gelirler. Öyle diyorsanız tamam o zaman
– Telefon var mı sizde beyefendi, hayır yok yani çekmiyor kar fırtınası bastırdığı için herhalde.
– Bu arada adım Seyfi sizin adınız nedir?
– Feyza – Nereden aklınıza geldi çevreci olmak ?
Baba mesleği diyebiliriz birde merak işte o ikisi beni bu mesleğe itti zaten çocukken de toprakları eşeler çiçekler eker soğan yetiştirdim. Sonradan işi ilerletip serada çalışmaya başladım. Bu işte daha ileriye gitmek için okumanın en iyi yol olduğunu düşündüm. Çevre mühendisliği okumaya karar verdim. İşte böyle hikayesini merakla dinlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. İşte o anda aşık oldum. Hiç böyle bir his duymamıştım. Kalbim sanki bu senin ruh eşin diye bağırıyordu. Ben çayları tazeleme ye gitmiştim. Geldiğimde masum bir çoçuk gibi uyuyordu. Sarı saçları lalelere, gözleri masmavi denizlere yüzü bembeyaz kar tanelerine benziyordu. Bende diğer küçük odaya gidip uyumak istemiştim. Ama bir saniye olsun gözlerimi kapattığımda onun güzel gözleri aklıma geliyordu. Bu nasıl olabilirdi. Soğuktan korunmak için içeriye aldığım birine nasıl aşık olabilirim. Bu fikrimi kafamdan çıkarıp atmalıydım. Hem belki evlidir yakışıklı bir kocası ve çoçukları vardır. Yanlış bir yolda olduğumun farkına varıp vazgeçtim. Sabaha kadar bir gram uyku uyumamıştım. Ama kendimi çok dinç hissediyordum. Bu nasıl olmuştu bir anlam verememiştim. Yatağımdan kalkıp terliklerimi giydikten sonra elimi yüzümü yıkadım. Sonra mutfağa geçip nefis bir kahvaltı hazırladığımda Tanrı misafirim de çoktan uyanmış elini yüzünü yıkamıştı.
– Günaydın iyi uyudunuz inşallah
– Çok sağolun beyefendi bebekler gibi uyudum bu gün yollar açıldıysa artık ben gitmeliyim. Zaten şehirde de bir sürü işim var.
– Kar yağışı kesildi. Ama daha yollar açılmadı yarın sabaha doğru anca biter sabredin bir gün daha
– Ne yapalım artık yarın yola çıkarım bende
– Sizin şirketinizin adını neydi bu arada hanımefendi ?
– Yeşil Alan Holding.
– Çok güzel başarılar dilerim size
– Sağ olun beyefendi. Siz ne iş yapıyorsunuz ?
– Ben inşaat mühendisiyim ama şimdilik çalışmıyorum. Kendime vakit ayırıyorum ve buraya kaçıp geliyorum. Bir çok aktivite yapıyorum. Mesela yazın dağ da bisiklet sürüyorum yürüyorum. İlerde bir yüzme salonu var oraya gidiyorum. Ama şimdilik kapalı bende burada kitap okuyorum yeni yapılan inşaatları kontrol ediyor uzaktan da olsa kendimi geliştirmeye çalışıyorum. İşte böyle biraz sonra odun kesmeye gideceğim isterseniz sizde gelin kar yağışı yokken biraz etrafı gezmiş olursunuz.
– Çok iyi olur vallahi kapıdan dışarı çıkıp ormanın bembeyaz ışıkları altında yürümeye başlamıştık. Etrafı kar kapladığı için yürümek zor oluyordu. Ben bunları düşünürken Feyza Hanım konuşmaya başladı.
– Siz olmasanız soğuktan ölmüştüm size çok teşekkür ederim.
– Tamam yeter artık sürekli teşekkür edip durmayın ben insanlık görevimi yaptım. Dedikten sonra daha konuşmamış sus pus olmuştuk. İkimizin de ağzını bıçak açmıyordu. Bu sessizliği bozanın ben olacağını düşünürken Feyza Hanım konuşmaya başladı.
– Artık kulübeye gidelim isterseniz hava çok soğudu dedikten sonra konuşmasını bitirdi. Kulübeden içeri girdiğimizde hemen şömineyi yaktım. Buzdolabından ne bulduysam hızla bir şeyler pişirip misafirime servis ettim. Çok sevmiş olmalıydı iştahla yedikten sonra erkenden uyumak istedi. Bende kitabımı alıp odama çekildim. Saatler geçmesine rağmen yarım sayfa dahi okuyamamıştım. Sonra bende gözlerimi kapatıp uykuya daldım.
Kalktığımda sabah olmuştu. Karlar erimiş güneş yeni doğmuş bir çoçuk edasıyla parlıyordu. Odaya geçtiğimde Feyza Hanım çoktan uyanmış ve gitmişti. Sehpanın üzerinde bir kağıt vardı. Hemen açıp okumaya karar verdim. Bu iki gün için teşekkür ederim. Beni anlayan biriyle sohbet etmek beni rahatlattı. Ama ben şehre dönmek zorundayım. Size teşekkür ederim. Ha bu arada size de bir hediye bıraktım. Kitap okumayı çok sevdiğinizi evinizdeki kitaplıktan anladım. Sefillerin sizde eksik olan ikinci cildini size bırakıyorum çok teşekkür ederim. (Feyza) Bir Aşk Hikayesi de başlamadan bitmişti…
Cihat Turan