“Şükraaan Şükrannn”
Yardımlaşmayla insanların sevgi ve saygısını kazanmış oluruz. Ancak bu duyguyu yaşamak yada hissedebilmek özel bir şereftir bence. Karşındaki kişinin bakışlarındaki minnettarlığı hiç bir sözcükle ifade edemezsiniz. Bunu görebilen kişilerde huzuru ve mutluluğu doruklarında yaşayan kişilerdir.
Ben dünyanın en huzurlu insanlarının cömert kişiler olduğunu düşünüyorum. Bu kişiler karşılık beklemeden, düşmanları bile olsa zor durumdayken onlara, düşünmeden yardım edenlerdir.
Ben de yakın zamanlarda, buna benzer, kelimelerle tarif edemeyeceğim bir duygu yaşadım. Bu küçük hikayemi sizlerle paylaşmak isterim.
Bizim evin etrafı süpermarketlerle dolu. Hepsi birbiriyle rekabet içinde. Ben de bir akşam okuldan gelince, eve çıkmadan, o marketlerin birinden kardeşimi sevindirmek için ona bir çikolata aldım. Eve gittiğimde annem hemen “nerden aldın o çikolatayı” diye sordu. “Marketten,” dedim. Annem, “hangi marketten,” diye tekrar sordu. “Of anne ya buna mı takıldın şimdi,” dedim. Annem gözümün içine şöyle bir baktı. “Bak yavrum alt kata bir Suriyeli, bakkal dükkanı açmış. Bu aralar alışverişlerimizi ordan yapıyoruz. Sen de ordan al. Üç beş kuruş fazla olsa da önemli değil marketlerden herkes alıyor nasılsa. Bizim o insanlara yardımcı olmamız gerek. Sonuçta komşumuzda oluyor, değil mi çocuğum?” Dedi. Ben de esprili bir şekilde “peki annem benim sen yeter ki iste,” deyip yanağına bir öpücük kondurdum. Aslında hiç bir şeyin farkında değilmişim.
Neyse bir kaç alışverişten sonra, bir gün annem beni su almam için gönderdi. Aşağı indiğimde bu sefer bakkalda her zaman ki abi yoktu. Yaşlı, güler yüzlü, sevimli bir amca vardı. Türkçeyi çat pat konuşuyor ama kollarını açarak çok güzel “hoş geldin” diyordu. söylediklerini anlayabiliyordum.
Hemen masadan kocaman bir çikolata kutusu aldı ve bana ikram etti. Ben “teşekkür ederim, daha önce de çok geldim,” dedim. “İkram, ikram, ben seni ilk gördü,” dedi güler yüzle. Ben teşekkür ettim, oda teşekkür etti. “Şükran, şükran…” dedi bana.
“Ben Halep’ten. Halep Üniversitesinde Arapça öğretmen ben. İngilizce çok iyi bilmek, ” dedi. Ben de, “üst katta oturuyorum, komşuyuz biz,” dedim. Tekrar bana “hoş geldin hoş geldin, şükran, “dedi. Ardından “dükkan senin komşu,” dedi. Ona tebessüm ederken içimden de “biri öğretti herhalde diye düşündüm. “Ancak koskoca bir üniversite hocasının, küçücük bir bakkal dükkanı işletmesi, üstelik bakkalda da üç beş tane ufak tefek şeyler olması, hepsini satsan dükkan kirasını çıkaramazsın, ” gibi düşüncelerin aklımdan geçmesine sebep oldu. Benim aklım böylesine karışmışken O ise bana hala güler yüzle, muhabbetle bakıyordu. Çok şaşkındım. Sonra bana, “Halep” dedi. “Halep. Açık mezarlık. Çok üzgün biz. Çok Teşekkür Türkiye” dedi. Sonra bende bir şeyler söylemek istedim ancak boğazım düğümlendi, O bana Halep’ i anlatırken, internette gördüğüm Halep katliamının resimleri gözümün önünden bir bir geçiyordu. Çok üzgün olduğumu söyledim. Sonra “Ben,” dedi. “Burda boş bekliyor. Yardım etmek istiyor. Her kim olursa,” diye devam ederken ben ne demek istediğini anlamadım önce. Sonra, “Arapça, İngilizce öğrenmek isteyen komşu çocuklar, arkadaşların ya da her kim varsa bildiğin bana söyle, Ben Türk’e kardeşlere hizmet etmek istiyor. Ücret yok. Para yok, sadece yardım etmek ben.” Dedi. Tamam olur dedim. Yavaşça oradan uzaklaştım. Hayretler içindeydim. Hiç beklemediğim bir durumdu. Maddi durumları göz önündeydi, ancak çok kibar, beyfendi biriydi. Bu durumda bile insanlara yardım edebilmek, ona ve ailesine kucak açan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin evlatlarına minnettarlığını sunmak istiyordu. Çok duygulandım. Koca yürekli bu adam, beni çok etkiledi. Bizler rahat ve huzur içinde yaşarken, yokluğun ve yardımlaşmanın ne olduğunu aslında tam anlamıyla öğrenememişiz. Bizler toplum olarak çok bencilleşmişiz.
Ben o Halep’li amcanın gözlerinde acı ve yokluktan başka, Türk Halkına teşekkürü ve minnettarlığı da gördüm. Çok teşekkürler bana bu duyguları yaşattığınız için bu kısacık zaman zarfında bana yardımın ve minnettarlığın ne kadar önemli olduğunu öğrettiğiniz için Sevgili hocam. Şükran şükran.
Yunus Emre AJDER
çokkkkkkkkkkkkkk güzellllllllllllllllll
Güzel ve bir hikâye Suriyelilerle ilgili can sıkıcı haberlerde geliyor maalesef