İyi Olmak mı? Kötü Olmak mı?
İyi olmak mı? Kötü olmak mı? Tercih her zaman ki gibi yine size aittir. Siz neyi tercih ediyorsunuz önemli olan budur. Hayatın koşuşturması içerisine o kadar dalıyoruz ki bazen ne yaptığımızı, ne söylediğimizi bile umursamaz oluyoruz. Karşımızdakini kırdık mı, üzdük mü hiç önemli değil. Çünkü hayattaki önceliklerimiz sırasının ön üstündeki kontenjanı kendimize ayırmışızdır. İşte bu durum benmerkezci olduğumuzun en iyi örneğidir. Oysaki zaman zaman, durup düşünmek gerek. “Ben kendimden başka birileri için bir şey yapıyor muyum?” diye kendimize sormalıyız.
İçimizde beslediğimiz duygular davranışlarımıza yansır ve davranışlarımız bizim aynamızdır. İçimizde kötü duygular beslersek, etrafımızdakilerden aynı duygularla dönüş olur. Kötülükler bir şekilde bize geri dönerler. Oysaki biz iyiliği seçersek, karşımızdakiler başlangıçta bize aynı şekilde cevap vermese de zamanla iyiliğin onlara da bulaştığını görürüz.
Kısa vadede kötüler,
Sonunda daima iyiler kazanır. Ken Loach
Günümüz koşullarında iyi olmak ta çok zor fakat içimizdeki kötü duyguları beslersek, bizde onlar gibi oluruz. Kötülüğün iyiliği ele geçirmesine izin vermiş oluruz. Dünyada iyiler ile kötüler arasında hep bir savaş vardır. Bu savaş belki hiç bitmeyecek; fakat iyi olmakta bir seçenektir. “İyi olan kaybediyor diye iyilik yapmaktan vazgeçmeyin. İyiler kaybederken kazanır.”
Mutlu olmak için sadece güneş ışığı şart değildir. Kırık bir camdaki ışık bile bizi mutlu edebilir. Önemli olan gören gözdür. İçimizdeki iyilik ve kötülüğü konu alan kızılderili hikayesi şöyledir.
Yaşlı kızıldereli reisi kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki kurt köpeğini izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve 12 yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri kurt köpeğiydi bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için bir köpeğin yeterli olduğunu düşünüyor, dedesinin ikinci köpeğe neden ihtiyacı olduğunu ve renklerinin neden illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla, sordu dedesine: Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı.
“Onlar” dedi, “benim için iki simgedir evlat.”
“Neyin simgesi” diye sordu çocuk.
“İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları. Çocuk, sözün burasında; ‘mücadele varsa, kazananı da olmalı’ diye düşündü ve her çocuğa has, bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi:
“Peki” dedi. “Sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?”
Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa.
“Hangisi mi evlat? Ben, hangisini daha iyi beslersem!”
Siz içinizde hangisini besliyorsunuz?
Nur Koşar