Aşk HikayeleriQayıbova Aytac  

Bir Hikaye “Sen Yoksun ‘Son Tebessümü'”

Bir Hikaye

Bir Hikaye “Sen Yoksun ‘Son Tebessümü'”

4.Bölüm

Bir Hikaye, İbrahim yıllarca uzaktan sevmeye devam etti Süreya’yı. Hiç vazgeçmedi ondan. Yıllar yılları kovalarken ben sanıyordum ki bıkar, vazgeçer ne bileyim evlenir çoluk çocuğa karışır. Ama İbrahim’i tanıdıkça ona olan hayranlığım daha fazla artmıştı. Hiç o yollu değildi o. Bambaşka bir adamdı. Yılların geçmesi, yapılan tedaviler, doktorlar hiç biri Süreya’yı iyileştirememişti. İbrahim de artık canının yanmaması için ilaçları ve iğneleri kesmemizi istemişti. Belliydi onu her haliyle sevip, kabullendiği. Yıllarca imrenerek izledim ben bu büyük aşkı. Bu ızdıraplı ayrılığı ve bu bağlılığı. Ama katiyen kıskançlıkla değil. Sadece her kadının yaşamak isteyeceği bir aşktı bu. Her ne kadar hüsranla sonuçlansa da. Aradan tam 42 yıl geçti.. Koskocaman 42 yıl…

Dile kolay desem dile bile kolay değildi. Ama en beteri Süreya’nın ölümüne intahar süsünün verilmesi olmuştu. Ben hayatım boyunca hiç bir zaman o kadar yılmamıştım. Sonbahar yeni yeni esintilerini hissettirirken Eylül’ün son perşembe gecesiydi. Yarın yine Cuma olacak ve İbrahim gelecekdi. Süreya her zamankinden farklıydı sanki o gece. Zaten güzelliğini almamıştı yıllar ama o gece ayrı bir güzellik çökmüştü yüzüne. Gece yarısı son kez odasına gittiğimde hala uyanıktı. O gece ilk defa o kadar geç saatlere kadar uyumamıştı. Sürekli yıldızlara bakıyordu. İlk kez gülümsemişti bana. Gözleri parlıyordu sanki. Saçlarını okşayıp yatağına yatırmıştım onu. Tam küçük lambasını yakacakken elimden tutmuş kalkarak sarılmıştı bana. Garip bir sevinç gelmişti bana o an. Heyecan o kadar sarmıştı ki bedenimi koşup İbrahim’i aramak bile geçmişti içimden. Ama nasıl olsa yarın erkenden gelecek diye aramamıştım. Süreya yattıktan sonra odadan ayrılmıştım. Ama…

Benim odam Süreya’nın odasının karşısındaki odaydı. Mahsus o odaya geçmiştim yıllar önce. Cuma günü öğlen saatlerinde 12,13 gibi kapımın kırılmasıyla açmıştım gözlerimi. Ama kalkamıyordum. Başım dönüyor, gözlerim kararıyordu. Kapıyı kıran İbrahimdi. Zar zor kalkmaya çalışıp doğruldum ve ne olduğunu anlamaya çalıştım. Her kes yüzüme endişeli bir şekilde bakıyordu. İbrahim Süreya’nın kapısını neden kilitlediğimi sorduğunda donup kalmıştım. Dahası da benim kapım da kilitlenmişti ve anahtar da yoktu. Neler olup bittiğini asla anlayamazken İbrahim başına vurarak karşı kapıya, Süreya’nın odasına doğru koştu. Kapıyı kırıp içeri girdiğinde peşinden koşan ben öyle bir çığlık atmıştım ki. Tüm hastahane çınlamıştı sanki. Süreya tavandan asılı duruyordu…

İbrahim sesini bile çıkarmamıştı… Başını 42 yıl önce Süreya’yı buraya getirdiği ilk günki gibi iki elinin arasına almış ve yere çökmüştü. Bu intahar olamazdı. Kesinlikle intihar değildi. Süreya’nın odasının anahtarı benim çekmecemden çıkmıştı ama benim odamın anahtarı kaybolmuştu. Dahası da kapı dışarıdan kilitlenmişti son defa. Nasıl uyutulduğum ve nelerin olduğu konusunda en ufak bir fikre sahip değildim. Yıllarca çalıştığım bu hastahane artık bana da deliymişim gibi bakıyordu…

Yazar: Qayıbova Aytac

1.Bölüm

2.Bölüm

3.Bölüm

4.Bölüm

hikaye, hikaye oku, aşk hikayesi, aşk hikayeleri, öykü, aşk öyküleri, hikayelerimiz, hikaye okuma, hikaye örneği,

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu