Kelebeğin Hikayesi
Kız kelebekleri çok seviyordu. Resimlerini çizer, hatta koleksiyonunu yapardı o güzelim nadide sanat eserlerinin… Kendi halinde mutlu, güzel, sade, kelebekli bir hayatı vardı kızın. Aşka da inanırdı, sevgiye de… Bir gün kız o erkekle karşılaştı kader kaleminin kesiştirdiği yolda. Çok sevdi onu, hissetti tüm ruhunda… Kalbimin ince sızısı dedi erkeğe, erkek de ona kelebeğim dedi. Erkek ona bulduğu kelebekleri verdi; kız erkeğe kalbinin dışarıdan açılmaz kapılarını, içeriden açtı ardına kadar. Kız mektuplar yazdı erkeğe aşkını sevdasını anlasın diye, erkek kızın gittiği şehirde aynı havayı soluyayım diye cebindeki son kuruşunu harcadı.
Kız erkeğin yüzüne bakamaya kıyamıyordu, erkek de kızın ellerini tutamazsam diye bırakmaya… Hasret özlem daha da perçinledi aşkı; ah bir de mesafeler olmasa, arada hayat denilen, yasam tarzı denilen farklılıklar olmasa… Ayrılalım dedi erkek. Çok seviyordu, özlüyordu, sabah ilk onun sesini duymak istiyordu oysa. Peki neden ayrılalım demişti.? Tamam dedi kız sormadan, sorgulamadan. Kolay olmayacaktı elbet. Haftalar aylar geçti. Olmadı yapamadı erkek. Seni seviyorum dedi hasretle. Olmuyordu. Tek ruh tek beden olmuşlardı. Ayrılık çok basit ve maddeye bağlı bir kavramdı onlar için. Daha çok bağlandılar ne olursa olsun ayrılamayalım dediler. Yan yana olunca aynı nefesi alıyorlar, sarıldıklarında kalplerinin aynı anda çarptığını duyuyorlardı. Elleri birbirine değerken ürkek ve tutkuluydu sevgileri… Gerçek ask bu diyordu kız onunla birlikte çimenlere uzanıp gökyüzüne bakarken…
Sonunda ne mi oldu? Erkek dayanamadı ve gideceğim dedi ağlayarak.. Gitme dedi kız. Yapamam dedi erkek, bu dünya dar geliyor, şehir dar geliyor, ağır geliyor, bir sonumuz yok dedi ve başka diyarlara gitti, kıza bütün yükü yükleyip, yapayalnız bıraktı. Kız onu ne suçlayabildi, ne de affedebildi. Ama çabaladı kız, aradı sordu, beklerim dedi. Beklerim içimdeki kelebekleri sen yeniden uçurana dek. İster burada ister başka dünyada. Beklerim yine aynı şehirde aynı ezanları dinleyeceğimiz günü. Hayır dedi erkek bekleme. Geleceğinde beni düşünme dedi ve kızı öldürüp gitti. Kız bu vurgundan sonra kendine gelemedi, hastalandı, hayata küstü, kelebeklerden de nefret etti üstelik. Kimseye bir şey diyemedi. Ağladı ağladı ağladı. Mesajlar gönderdi erkeğe. Erkek ağlamaktan bakamadı, sildi yırttı hepsini…
Kız bir şey diyemedi kimseye dedik ya. Biri çıktı karşısına, kız daha fazla yara almamak için nasip dedi evlendi biriyle… Kalbinde nefret, hüzün, özlemle… Kimseye bir şey diyemedi. Nasılsa o olmayacaksa hayatında şimdiki kişilerin ne önemi vardı olup olmamasında..
Erkeğe gelince pişman oldu olmasına. Hem de ilk o anda. Ama, amaları vardı işte… Pişman ve tek başına bir hayat sürdü. Kızı hep uzaktan uzağa sevdi. Kız bambaşka bir şehre gitmişti. Aynı şehirde kalamazdı elbet, o şehirden nefret etmişti kelebekler gibi. Her yerde o ve anıları vardı çünkü. Sanki kalbinin kırıkları tüm şehre dağılmıştı ve attığı her adımda batacaktı kıza….
Hiç bir ask güzel bitmiyor, en iyisi sevmemek diye kilitledi kız kalp kapısını aşka… Yapayalnızdı ruhu, Kim olursa olsun yanında…
Okuyucularımızdan Gelenler