Aşk HikayeleriKıymetli Yazarlarımızdan SeçmelerSizden Gelenler

Esilâ’ya Mektup 3. Bölüm

Mektup

Esilâ’ya Mektup 3. Bölüm

Hikaye, “Esilây’a Mektup”, “Birgün gitsen bile hatıran yeter!” diyor Ferdi Tayfur o isyankar sesiyle. Yetmiyor…Hatıran yetmiyor. Hiçbir şey ‘yer’ini dolduramıyor. ‘Yer’ dediğim sol yanım, yani ömrüm… Nefesini boşa alıyormuşsun gibi amaçsızca yaşamak, sanki sen yanımda olsan göğsüme giren oksijenin bir anlamı olacak gibi. Yanımdaymış gibisin’in ne olduğunu biliyor musun? O his alıp çeksin beni yuvasına, anlamlandırsın beni. Mana yüklemek istiyorum hayatıma sadece. Ve o manada sebat etmek, yetsin o bana, tüm yalnızlığımı alsın, açlığımı gidersin, bir çocuğun başını okşar gibi okşasın başımı, kaygılarımı alsın istiyorum üzerimden.

Pencereden dağları izliyorum bu şarkıyı dinlerken. Dağlar bile yürüyormuş. “Dağları görür, onların durduğunu sanırsın; oysa bulutlar gibi hareket ederler…”* Ben de şu dağlar gibi sana geliyorum, içten içe, kaderin bilinmezliğinin ardında bir ‘olur’ var sanki, kalbimden öyle geliyor. Bu dağlar gibi yerimde sabit olsam da duruyor sanma beni, bulutların aktığı gibi geliyorum. Kim bilir belki de göle yoğurt çalıyorum; ‘ya tutarsa…’

Biraz şarkılı, türkülü, sigaralı, kahveli efkardan sonra, çarşıya indim. Ne zaman çarşıya insem her köşe başında sen varsın, ben varım, biz yokuz. Kaç defa ‘hayırlısı olsun’ dediğimi bilmiyorum. Dilimde pelesenk olmuş neredeyse bu söz. Bir de ‘seni benim kadar kimse sevemezdi’ bu cümleyi ben kurmuyorum ama kalbimin bir yerinde saklı olduğunu, arada bir çıkıp kendini hatırlattığını hissediyorum.

Bir insanın yanında kalması için çok sevilmesi yetmiyor olabilir. Sen, onda aradığını bulmuş olsan da seni tam anlamıyla tamamladığını hissetsen de onun aradığı şeylerin sen de olmadığını ve onu ruhen tamamlamadığını bilemiyorsun. Sevgi de mi karşılıklı olmalı, takas gibi; al gülüm ver gülüm… Al sana, kalbimi, tüm vaktimi, ömrümü veriyorum ama buna karşılık sen de bana tüm bunları aynı mükemmellikte vermelisin ki mutlu olalım mı? Bu mudur ilişki? Ben senden bunların hiçbirini istemedim. Sevdiğim kadar sevilmek istemedim. Bir damla da sevsen ben onu yağmur bilirdim. Bildim de…

Sevdiğini hissediyorum ama nasıl bir sevgi olduğunu bilmiyorum; anne şefkati gibi mi, baba eli gibi mi, vefalı dost gibi mi, aşk gibi mi bilmiyorum. İlk başlarda ‘aşk’ diyordun, hani gitmeden önce. Sevgimin kalbinde bir değeri olsun istiyorum. Hani diyor ya şair; “beni güzel hatırla.”

Süper markette standları gezerken bunları düşünüyorum. İnsanlar fiyatların pahalılığını mırıldanıyor sağımda solumda. Ürünlerin son kullanma tarihlerine bakanlar var. Benim de sende son kullanma tarihi geçmiş bir yığın düşlerim kaldı. Canın sağ olsun. En azından sende kaldı. Nelerim kalmadı ki sende?

Günlük yazmış olsam, her günün sayfasına, ‘bugün de seni özledim’ yazar öylece bırakırdım, çünkü tüm günüm böyle geçiyor. Bu özlemleri hak ediyor musunun hesabını tutmuyorum, çünkü bu ne senin suçun, ne de benim suçum. Kalpteki ismi yazan kalem ile alındaki ismi yazan kalem aynı kalem.

Üzülme, bugün de özledim seni, kusura bakma yalnızlıkla oldu…

Can parçan

Nazım Köyce

Neml Suresi – 88 . Ayet

1.Bölüm

2.Bölüm

3.Bölüm

4.Bölüm

Hikaye, aşk hikayesi, aşk mektubu, mektup, aşk mektupları, hikaye okuma, aşk, aşk öyküsü, öykü,

 

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu