Hoyratça
Bindim ihtiras atına gem vurdum hoyratça,
Aştım kendimden, erdem ahlak ovalarından geçtim bir menzil bulamadım
Her bir yeni varış arzu pençelerine tutulmalarının başlangıcı oldu
Nihayete erdiremedim atın gemini kaptırdım ihtiras kumpasına düştüm.
Sürükledi at, ihtiras vadilerine arzu uçurumlarına
Durduramadım, durmadım yanıldım tatlı cazibelere
İhtiras atımı her yeni vadide değiştirdim
Daha doru daha genç daha atak
Ömür atı ise değişmedi bedende kaldı
Her yeni menzilde dinlenmedi
Daha yorgun daha bitap düştü
Günden güne güç kaybediyor
Ben ihtiyarlıyorum ömür ihtiyarlıyor, ihtiras bir o kadar gençleşiyor
Ömür atı hazin sona gidiyor dörtnala
İhtiras atı da uçuruma gidiyor burnu dikine
Ne faydalı ne zararlı fark edemez olmuşum
Ömür can ihtirasa boyun eğmiş tükeniyor hoyratça
Gözlerim yumulu ellerim salınık
Bedenim bağsız, ruhum boşlukta
Akışına bırakmışım yüzüyorum hayat denizinde dümensiz
Dalgaların rüzgârın esiri olmuş bir oradan bir buraya
Kendini bilmez halde karaya adım atmadan denizin tutsağıyım
Bilinmeyen sonlara doğru yelkensiz küreksiz salda giderim
Ya bir şelale, ya bir deniz, ya bir girdap kim bilebilir son hakikati
Tutkuların hapsinde varabildiğim son nokta
Gelir peş peşe keşkeler, maziye merdiven dayayıp inmek ister
Denir: geçti, sür atını umut diyarlarına
Dedim; geçti, yok mu imkânı zamanı geri almanın
Dediler, umut var, yeni yeniden başlangıçlar var
Aldım kabul ettin nasihati keşkeleri attım kenara,
Bindim umut atına, mahmuzladım kaybedilmiş yıllara
Sürdüm umut aşılayan gönüllere dörtnala
Uçsuz bucaksızmış umut diyarları
Herkes kendini bulabilirmiş ömür şahlanırmış
Tüm aksiliklere kalkıp düşmelere rağmen
Dimdik ayakta daha dik daha ileri yürünebilirmiş,
Umut gençlik bahşedermiş, sevgiyi huzuru barındırırmış
Hayata dümen olup yön çizermiş,
Yelken olup rüzgârlara meydan okurmuş,
Kürek olup imkânsızlara sarılıp bir bir üstesinden gelinirmiş,
Şimdi keşkeler yok mazide yaralar silinmiş gelecek umut olmuş.
Mesut AKDAĞ
Allah’ tan umut kesilmez