Hikaye Oku; “Sahte Sevinç”
Hikaye Oku; 50 yaşlarında kırışık yüz hatları ve torba torba gözleri ile televizyon karşısında oturan Sermet Kestane elindeki bilete bakarak şanslı rakamları takip ediyordu. Sunucu rakamları söyledikçe içini heyecan kaplıyordu. 4, evet 3, 2, 6 , son bir rakam haricinde hepsi tamamdı. Son olarak 8 rakamını duymuş “kazandım” diyerek bağırmaya başlamıştı.
Biraz sonra en küçük odadan hizmetçisi Şermin hanım
– Beyim sakin olun yine kalbiniz sıkışacak canım beni üzmeyin.
– Tamam Şermin kızım tamam dedikten sonra ne olduğunu merak eden Şermin Sermet Bey’in yanına geldiğinde hemen kanal değişti. Elindeki bileti yastığın kenarına attı. Hiç öyle heyecanlandım, diye geçiştirince Şermin de üstelememiş ve mutfakta yarım bıraktığı işinin başına geçmişti. Sermet Bey, de yastığın arkasındaki bileti alıp odasına çıktı. Şermin mutfaktan başını uzatıp;
– Beyefendi yemek hazır olacak yemeyecek misiniz?
– Biraz uzanayım inerim.
– Rahatınıza bakın Sermet Bey deyince yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle merdivenleri üçer beşer çıktı. Beyaz ışıklarla aydınlatılmış odasına girdi. Elindeki bilete baktı evet kazanmıştı. Yıllardır hiç bir işi iyi gitmeyen Sermet Bey sonunda dudak uçuklatan bir servete sahip olmuştu. Bilet aldığından ve kazanan numaraları bulduğundan kimsenin haberi yoktu. Haberleri olsaydı kapının önünde kuyruklar oluşurdu. Yok ben senin eski karından olan oğlunum, yok ben senin amcanın torunuyum daha bir sürü saçma akraba olma çabaları beklenen sondu. Bileti ceviz ağacından özel imal edilmiş dolabının gizli çekmecesine yerleştirdi. Üstüne de dolaptaki en değerli şeyi bastonunu bıraktı. Kapağını yavaşça kapatıp aşağıya indi sofra hazırdı. Birbirinden leziz yemekler onu bekliyordu. Yaşıtlarından çok dinçti ve göze çarpan bir hastalığı yoktu sinirlendiğinde tansiyonu yükselirdi. Ama bu sayılmazdı. Doktor bile onun bu yaşta nasıl böyle dinç ve sağlıklı olduğuna şaşırır nasıl beslendiğinden tut ne kadar uyuduğuna kadar her şeyi sorar öğrenmek isterdi.
Güzelce yemeğini yedikten sonra erkenden uyumak için odasına çekildi. Sabah saatlerinde güneşin ilk ışıkları ile gözlerini açmış kahvaltısını yaptıktan sonra bileti dolabından alıp piyango idaresine doğru yola çıkmıştı. Geldiğinde otomatik kapıdan içeri girip vezneye doğru ilerledi. Ve biletini görevliye uzattı. Yanında getirdiği çantayı açıp paraları içine yerleştirdikten sonra piyango idaresinden dışarı çıktı. Etrafına endişeli gözlerle bakarak evinden içeri girdi. Sermet Bey’in günü gününe tutmadığından hizmetçisi
– Hoşgeldiniz Sermet Bey lafı ile yetinmişti. Gür bir “Hoşbulduk” tan sonra rahat koltuğuna oturmuştu. Şermin hanım mutfağa çayı getirmek için gittiğinde oda paltosunun altındaki çantayı odasındaki ceviz ağacından dolaba yerleştirdi. Kapağını kapatıp kilitleyecekti ki Şermin’in sesini duyunca telaşlandı ne yapacağını bilemedi anahtarı aceleyle cebine koyup aşağı indi. Ama unuttuğu bir şey vardı. Dolabı kilitlememişti. O aşağı indi sandalyesine oturup kahvaltıya başladı. Bu sırada Şermin Hanım da odayı toplamak için yukarı çıktı. Tabi bundan Sermet Bey’in haberi yoktu. Odanın kapısını açıp içeri girdi. Yatağın kırmızı renkli yorganını düzeltti, yatağın ve koltuğun üzerindeki elbiseleri katlayarak dolaba yerleştirdi. Elbiseler dolaba sığmayınca geri kalanını alt çekmece ye yerleştirmek için açınca siyah renkli çanta yere düşünce açık olan taraftan paralar yere saçıldı. Şermin çok şaşırmıştı. Acaba bunlar neyin nesiydi. Sermet Bey emekli bir öğretmendi bu kadar parayı nereden bulmuştu. İlk önce hırsızlık yapabileceği aklına gelmişti. Bu düşünceyi aklından sildi. Hem yaşlıydı hemde hırsızlık yapamayacak kadar dürüst biriydi. O zaman bankadan kredi çekti diye düşündü. Ondan da vazgeçti. Geçen sene kızı Selin için kredi çekmiş ev borcunu ödemişti. Sonradan aklına geçen günkü tuhaf halleri gelince kesin birşey sakladı benden dedi evet beni görünce yastığın arkasına kağıt saklamıştı. Televizyon izlerken birden kazandım. Sesi ise piyango talihlisi olduğunu anlamıştı. Buna kendisi de çok sevindi. Yıllardır ona hizmet ediyor. Bir dediğini iki etmiyor babası gibi seviyordu. Elbet kendisine de küçük bir ödül verebileceğini düşünüp sessizce beklemeye karar verdi. Nasıl olsa sonunda yardım isteyecek birine anlatacaktır dedi ve çantayı güzelce eski yerine yerleştirdi. Üstünü örttü, artık çanta var mı yok mu belli olmuyordu. Odadan dışarı çıkıp kapıyı kapattıktan sonra Sermet Bey eve gelmişti. Paltosunu askıya astıktan sonra koltuğuna oturup televizyonu açtı.
Bütün kanallarda piyango talihlisinin kim olduğu merak konusuydu. Herkes geçen seneki talihli olduğunu düşünüyordu. Ama öyle değildi. Adam televizyonda kendisinin bir şey kazanmadığını ispatlamaya çalışıyordu. Neyse ki piyango idaresi genel bir duyuru yapıp yanlış anlaşılmaya son verdi. Sermet Bey haberi dinledikten sonra televizyonu kapattı odasına geldiğinde Şermin kapısının önünde duruyordu.
– Kızım sen ne yapıyorsun burada
– Hiç temizlik beyim istediğiniz bir şey var mıydı? – Yok sağol işinin başına dönebilirsin. Şermin odasına doğru geçti. Yalnız kalınca paraya nasıl sahip olacağını düşünmeye başladı. Her gün Sermet Bey evden gidince dolabı açıyor paradan biraz alıyor tekrar kapatıyordu. Sermet Bey ise her şeyden habersizdi gözünü para hırsı bürümüş endişe ve kaygı yaşamaya başlamıştı. Bu arada Şermin de parayı 1 hafta sonra yarıya indirmişti. Tam 3 ay sonrada daha iyi bir iş bulduğu yalanını uydurup paranın geri kalanını da alıp evden uzaklaşmıştı. Sermet Bey Şermin’in evden gittiğini anlayınca sevinmişti. Odasına doğru çıkıp dolabı açtığında yüzüne çarpan gerçek dışında bütün paralar uçup gitmişti. Geç olmuştu ama anlamıştı. Haydan gelen Huya gider.
Cihat Turan