Zibil, Zibildir! Bir Adanaca Sözcüğünün Öyküsü
Adana Hikayeleri: 60’lı yıllar… Beş arkadaş (Ölmez Beşler) üniversite için İstanbul’da ev tutmuş okula gidip geliyoruz. Soğuk ve yağmurlu bir kış akşamı reis Ahmet Özuzun (Demir Spor’un Yenilmez Armada Sutopu takımından) o yıllarda İstanbul Yüzme İhtisas Kulübüne yeni transfer olmuş; o akşamda kulübün toplantısına katılmak için evden çıkıp otobüs durağına gitmişti. Hava yağmurlu olduğu için kapüşonunu başına geçirip durakta otobüs beklerken (Barbaros Bulvarı) kaygan yolda direksiyon hâkimiyetini kaybeden bir kamyon gelip bizim reise çarpmıştı. Acele Şişli Etfal Hastahanesine kaldırılan Ahmet’in cebinden çıkan bir telefon numarası sayesinde Ölmezlerden Alican Demirdöven’e ulaşılmış, Alican da süratle hastaneye gitmişti. Neyse ki Ahmet’te fazla hasar yok (bir iki kırık dışında).
Gece geç vakit Alican eve gelmiş bize haber vermişti, bizim bir şeyden haberimiz yok tabi. Ahmet’in kanlı elbiselerini önümüze atıp durumu anlatınca şok olmuştuk. Soluğu hastanede aldık ancak kapıdan içeri bırakmadılar. Tekrar eve dönüp beyaz laboratuvar önlüklerimizi aldık ve hastanenin arka kapısından doktor taklidi yaparak içeri sızdık. Ahmet’in yattığı odayı bulduğumuzda durumu iyiydi ama başında bir polis vardı trafik kazası olduğu için ifade almaya çalışıyordu. Polise arkadaşı olduğumuzu söyleyince çok sevindi: “Yahu iyi ki geldiniz bu arkadaştan ifade almaya çalışıyorum ama ne dediğini bir türlü anlayamıyorum bana yardımcı olursanız sevinirim.” dedi. Polis Ahmet’e sormuş:
– Sana ne çarptı?
– ZİBİL kamyonu.
– Bu kamyon ne taşıyor peki
– ZİBİL taşıyor.
Polis bir türlü anlamamış.
– Peki bu zibiller nereye gidiyor?
– ZİBİLLİĞE
– Bu zibil dediğin şey nerden alınıyor?
– ZİBİLCİLER topluyor.
– Nerden topluyorlar,
– ZİBİL tenekelerinden
Polis çıldıracak. Bir türlü zibilin ne olduğunu anlayamadığı için tutanağı yazamamış meğerse. Bize dönüp: “Allah aşkına nedir bu ZİBİL?” diye sordu?
Biz kendimizi tutamayıp kahkahalar atarak zibilin “Çöp” olduğunu anlatırken içeri nöbetçi doktor girmez mi! “Ne oluyor burada, siz kimsiniz, içeri nasıl girdiniz ?” diye de fırça atmaya başlamaz mı!
“Biz arkadaşlarıyız ön kapıdan bırakmadılar, arka kapıdan ZİBİL kutularının arasından içeri girdik” deyince bu sefer de polis kendini tutamayıp gülmeye başladı.
Sonradan bizi ispiyonlayanın hademe olduğunu öğrendik.
Benim beyaz önlüğümün arka kısmında laboratuvarda adet olduğu veçhile araba plakası 01 SO 2167 şeklinde tükenmez kalemle yazılmış kimliğimi görünce doktora haber vermiş meğerse…
Selçuk ONUR
Adana Markasının Öyküleri