Dehşet Öyküsü “ILIK BİR SONBAHAR GECESİ” 2. Bölüm
YAPRAKLARIN DÜŞÜŞÜ “İlk Kayıp”
Dehşet Öyküsü, Genç kız sinirle kapıyı çarpıp çıktı. Sevdiğinin arkasından gelmesini beklediği için adımları hızlı değildi ve sürekli arkasına dönüp duruyordu. Sokağın başına geldiği an tekrar arkasına döndü ama yoktu. Gözünden bir damla yaş süzüldü, ondan fazla bir şey istememişti ki. Sadece biraz onu önemsemesini istiyordu, zaten bu yüzden kavga etmişlerdi ama o arkasından bile gelmemişti.
Saat gecenin bir yarısıydı, sinirle evden hiçbir şeyini almadan çıkmıştı. Nereye gidebilirdi ki bu halde? Birkaç sokak sonra yol boğaza çıkıyordu, gidip biraz orda oturmaya karar verdi. Hırkasına sarıldı ve yürümeye devam etti. Gözlerinden usul usul yaşlar tekrar dökülmeye başladı, o güzel kızıl saçlarını kulaklarının arkasına atıp başını önüne eğdi. Bu eğiş onun kabullenişi ve aynı zamanda da onun yenilişinin sembolüydü. Bir süre sonra başını kaldırdığında Boğazın ışıkları görüş açısına girmeye başlamıştı, bu koca şehirde tek sevdiği şey Boğaz ve onun güzel dalgalarıydı. Keşke o dalgalar onu da alıp götürselerdi. Hedefine ulaştığında gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı, sanki bir daha nefes alamayacakmış gibi. Boğazın o tuzlu havası ciğerini yakmıştı ama bunun bir önemi yoktu, arkasına doğru dönüp boş banklardan birine yöneldi ve oturdu. Bir kaç saat otururum sonra geri giderim diye düşünüyordu, Boğazın ışıklarını izlemeye başladı. Bir ara bir hareketlilik hissetti ve o tarafa doğru başını çevirdi. Siyah kapüşonlu bir genç adam yan taraftaki banka oturmuştu, yüzünü tam olarak göremiyordu genç kız. Tek fark edebildiği işaret parmaklarıyla yaptığı hareketti, işaret parmaklarını dizine vurup duruyordu; tuhaf görünüyordu. Genç kız korkmamıştı ama tedbir amaçlı bulunduğu bankın ondan uzak olan köşesine kaydı ve tekrar ışıkları izlemeye başladı. Genç adam yavaşça yüzünü ona doğru döndü ve genç kızı baştan aşağıya süzdü. Genç adamın bakışları genç kızın yüzünde ve saçlarında gezmeye başladığında ışıklar genç kızın yüzüne ve o güzel saçlarına düşüyordu. Genç adam kızın saçının rengini fark ettiği an hızlıca önüne dönüp tekrar parmaklarını dizlerine vurmaya başlamıştı. Kızın saçları kan kırmızısıydı, adamın en sevdiği renkti. Genç adam tekrar gözlerini kızın saçlarına dikti, genç kız sanki bu durumu fark etmiş gibi yüzünü genç adama doğru çevirdi ve göz göze geldiler. Kız ona buruk bir gülümseme gönderdi, adam ise ona donuk gözlerle bakıyordu. Genç kızın yüzündeki gülümseme bu durumun aksine iyice genişledi ve adama selam vermeye karar verdi. Bu selam küçük bir baş hareketiydi. Genç adam baş hareketini gördüğünde içinden genç kızın ne kadar saf ve aptal olduğunu düşünüyordu ama onu yine de istiyordu. Bu genç kız onun en değerli oyuncağı olacaktı, diğerleri gibi oynarken onu kırmayacaktı. Yeni hedefi bu genç kızdı ve onu kesinlikle elde edecekti. Hafifçe dudakları yukarı doğru kıvrıldı ve o da genç kıza selam verdi, artık tuhaf hareketler yapmamalıydı. Sonuçta yeni oyuncağını ürkütmek istemezdi, yavaşça tekrar önüne döndü ve rahat bir pozisyonda oturmaya başladı. Parmaklarına hakim olmaya çalışıyordu, başarılı olamayacağını fark ettiği an cebinden sigara paketini çıkarıp içinden bir sigara çıkardı, paketi bankın üstüne bıraktı ve sigarayı dudaklarına yerleştirdi. Bu sırada genç kız biraz rahatlamıştı. Artık ona tuhaf tuhaf bakmıyordu, hatta ona gülümseyip selam bile vermişti. Genç kız adamın fena biri olmadığını hatta yakışıklı sayılabilecek bir suratı olduğunu fark etti ve bunu düşünerek hayatıyla ödeyeceği büyük bir hata yaptığının farkında bile değildi. Genç adam sigarasını içerken aynı zamanda kafasında uygulayacağı planı hazırlamaya çalışıyordu. Onu elinden kaçıramazdı, bunu düşündüğü an elleri sinirden titremeye başlamıştı. Tekrar kızın o güzel saçlarına çevirdi bakışlarını, sigarasından derin bir nefes aldı ve kızı izlemeye devam etti. O kan kırmızısı saçları genç adamı rahatlatıyor hatta tahrik ediyordu. Genç kızın kalkmaya hazırlandığını fark ettiğinde kendine geldi ve kızı bir şeyler içmek için mekanına davet etmeyi düşündü. Genç kız yerinden kalktığı an genç adam onu durdurmak için hey diye ona doğru seslendi. Genç kız durdu ve başını ona doğru çevirdi. Genç adam utanmış gibi eliyle kafasını kaşıyarak yakınlarda bir yerde mekanının olduğunu söyledi ve onunla bir şeyler içip içemeyeceğini sordu. Genç kız bu soruya olur yanıtını verdi, birazcık kafasını dağıtması ona iyi gelebilirdi. Bu yabancı en fazla ona ne yapabilirdi ki !
Normal bir zamanda belki genç kız bu teklifi bu kadar kolay kabul etmezdi. Genç adam onun cevabı karşısında ona büyük bir gülümseme armağan etti. Bu gülümsemenin ardında o kadar karanlık düşünceler vardı ki genç kızın bundan haberi olsa bir an önce kaçmak için yer arardı. Genç kızın bu kadar saf olması adamın gülümsemesini iyice arttırmıştı, artık rahatlamıştı. Elinde o kadar saf ve güzel bir oyuncak vardı ki onunla oynamak için sabırsızlanıyordu genç adam. Birlikte yokuş aşağıya doğru yürümeye başladılar, bu arada rüzgar birazcık daha şiddetlenmişti. Genç kız hırkasına birazcık daha sarıldı ve adamı takip etmeye başladı. Birlikte karanlık ve ıssız sokaklardan geçtiler ve bir ara sokağa girdiler. Adam sokağın sonunu göstererek tabelası kırık dökük bir mekanı işaret etti. Genç kız karanlıkta uzaktaki tabelayı okumaya çalışıyordu, gözlerini iyice kısmıştı. Biraz daha ilerlediklerinde tabeladaki yazıyı net bir şekilde okuyabildi, Diablo. Genç kız sanki bu kelimeyi daha önce bir yerde okumuştu, anlamı neydi acaba diye düşündü. Diablo’nun kapısının önüne geldiklerinde adam kapüşonlusunun cebinden anahtarını çıkarıp kapıyı açtı ve genç kızı eliyle içeriye geçmesini işaret etti. Genç kız yavaş adımlarla içeriye geçti, ardından genç adam. İçeride hiçbir ışık yanmıyordu, ayın o güzel ışığı pencerelerden içeriye vuruyordu sadece. Bir süre içeride öylece dikildikten sonra genç adam bir düğmeye basarak içerideki tüm ışıkları yakmıştı ama hala içerisi loştu. Geç kız meraklı gözlerle etrafı inceliyordu, mekan o kadar otantik ki gözlerini alamıyordu. Adam ise barın arkasına geçmiş fırsattan yararlanarak içkileri hazırlıyordu. Genç kız için hazırladığı içkinin içine toz haline getirdiği ağır uyuşturuculardan atmıştı, hazırladığı içkiyi masanın üstüne bırakarak genç kıza seslendi.
“Sana öyle süper bir şey hazırladım ki buna bayılacaksın, özel tarif.”
Genç kız ona gülümseyip masadaki içkiyi eline aldı ve her şeyden habersiz içkiden büyük bir yudum aldı. Bir yudum, bir yudum daha derken bütün bardağı bitirmişti ve hafiften başı dönmeye başlamıştı, kendini koltuklardan birine bıraktı. Normalde alkole bünyesi baya dayanıklıydı ama şimdi kendinden geçmek üzereydi. Genç adam bu manzaraya bayılmıştı, çok yakında oyuncağı onun olacaktı. Genç kız ise kendini toparlamaya çalışıyordu ama ne fayda, başı daha da fazla dönmeye başlamıştı. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Bu lanet baş dönmesi de nerden çıkmıştı, şimdi sırası mıydı? Hiç tanımadığı biriyle birlikteydi şuan, ne diye olur deyip buralara kadar gelmişti ki zaten. Genç kız ayağa kalktı ve adama seslendi, her şey için teşekkürler gitsem iyi olacak sanırım dedi ve yürümeye başladı. Tam iki adım atmıştı ki sendeledi ve yere düştü. Adam bu durum karşısında sinirlenmişti, oyuncağı hem gitmek istiyor hem de kendisine zarar veriyordu ondan izinsiz. Hemen genç kızı yerden kucaklayıp koltuklardan birine oturttu, lanet ilaçlar daha tam etkisini göstermemişti. Adam keşke birazcık daha koysaydım diye düşünürken genç kız ona mahmur gözlerle bakıyordu. Adam ise bu üzerindeki bakışları hiç sevmemişti. Çünkü bu tarz bakışlar onun zayıf yönlerini ortaya çıkarıyordu, gözlerini bakışlardan kaçırdı ve planına sadık kalması gerektiğini kendisine hatırlattı. Genç kız bu arada adama en başında sorması gereken o önemli soruyu sordu, “kimsin sen?” Adam bu soru karşısında kıza kocaman sırıttı, alaycı bir tavırla, “bu soruyu sormak için biraz geç kaldın sanki” dedi ve küçük bir kahkaha attı. Bu kahkaha o kadar soğuk ve ürperticiydi ki genç kız bir an için titremişti. Genç kız kapanmaya ramak kalmış gözleriyle adama “kimsin sen” diye sordu. Adam yavaşça kızın kulağına doğru eğildi, “senin efendinim” diye fısıldadı ve kızın suratındaki ifadeyi görmek için yüzünü ona doğru çevirdi. Genç kız ise çoktan kendinden geçmişti.
Yazan – Hediye Nur Bulanık
Sizden Gelenler
hikaye, öykü, dehşet, dehşet hikayeleri, dehşet öyküleri, ölüm, korku, korku hikayeleri, korku öyküleri, cinayet, ceset, sapık, katil, ruh hastası, oyuncak,
Cok güzel harika olmuş devamini bekliyorum…
Teşekkür ederim ^^