Dini HikayelerMurat Canpolat

Dini Hikayelerden, “Babam Ve Ben” 4. Bölüm

Dini Hikayelerden

Dini Hikayelerden, “Babam Ve Ben” 4. Bölüm

O gün akşama kadar tartışma sürmüş sonunda bir karara varılmıştı. Alınan karara göre performanslarını artırmak için her şeyi yapacaklardı. Gerekirse zor kullanarak bu işleri yapacaklardı. Böylece toplantı bitmiş herkes evlerine dağılmıştı.

Herkes eve dağıldıktan sonra Atilla Bey’in kapısı tekrar çalındı. O, bunu beklemediği için ‘Acaba bir şey mi unuttular’ düşüncesiyle hizmetçiyi bile beklemeden kapıyı açtı. Kapıda başları olan Baron Turan Bey vardı ve kendisine kızgın bir şekilde bakıyordu. Onun kızgın bir şekilde baktığını görünce:

‘Bir emriniz mi var?’ dedi, korku içerisinde.

Turan Bey, burnundan soluya soluya:

‘Atillaa, duyduklarım doğru mu?’ dedi, bağırarak:

‘Ne dudunuz efendim?’ dedi Atilla Bey, yutkunarak.

‘Oğlun, oğlun, benim nefret ettiğim ve yıllarca engellemeye çalıştığım şeyleri yapıyormuş’ dedi, Atilla Bey’in yakasına yapışarak.

Atilla Bey, ne olduğunu anlamıştı ama anlamazlığa vererek:

‘Efendim, ne dediğinizi anlayamadım’ dedi, hırlamalı bir sesle.

‘Sen, ne olduğunu çok iyi biliyorsun. Eğer, oğlunun namaz dedikleri o şeyi yaptığını duyarsam ne seni yaşatırım ne de onu’ dedi, yumruğunu Atilla Bey’in burnuna atarak.

Atilla Bey, aldığı darbeyle burnu kanamış yerde kıvranıyordu. O, iniltiyle kıvranırken Turan Bey karnına bir tekme daha atarak:

‘Şimdilik bununla kurtuldun, ama oğlunu engellemezsen hem gördüğün bütün malını mülkünü hem canını alırım. Öyle alırım ki kılın bile duymaz’ dedikten sonra yere hınçla tükürerek çıkıp gitti, arkasında koca bir enkaz bırakarak.

Turan Bey gittikten on dakika sonra ancak kendine gelebilmişti Atilla Bey.

O kendine geldikten sonra lavaboda elini yüzünü yıkadı. Ardından salona geçerek bir kaç kadeh içki içti.

‘Ahh’ dedi kendi kendine ve eliyle içki şişesine vurarak yere düşürdü.

Kırılan şişeden dağılan cam parçaları her tarafa dağılmış, salon cam parçalarından geçilmez olmuştu.

Ayağına batan cam parçalarından dolayı yer yer kanama olmuş her tarafa bulaşmıştı.

Atilla Bey, ayağının kanamasına aldırış etmeden kadehteki içkiyi içmeye çalışıyor ‘Ulan ben sana git gez dolaş kafanı toparla dedim sen gittin din denilen o şeye yöneldin. Üstelik birde Turan Bey’e rezil oldum’

O kendi kendine söylenirken hizmetçi kırılan şişelerin çıkardığı sesten dolayı salona koşmuş ve Atilla Bey’in cam parçaları üzerinde gezdiğini görmüştü.

‘Efendim ayaklarınız, ayaklarınız kanıyor’ dedi telaşla.

Atilla Bey, kırmızı görmüş boğa gibi hizmetçiye bakarak:

‘Söyle lanet olası, oğlum ne zamandan beri namaz kılıyor’ diye bağırdı.

Onun sorusu karşısında hizmetçi yutkunarak:

‘İki aydır efendim’ dedi titrek bir sesle.

‘Bunu biliyordun ve bana söyledim’ dedi Atilla Bey, tükürürcesine.

‘Efendim, size söyleyecektim ama Yener Bey engelledi’ dedi hizmetçi, korkudan tir tir titreyerek.

‘Yener ha Yener! Tabii ya Yener’ dedi Atilla Bey, sarhoş ağzıyla. ‘Ben sana şimdi gösteririm engellemeyi’ dedi ve sallana sallana oğlunun odasına gitti. Yener, o sırada huşu içinde namaz kılıyordu.

‘Hey bana bak!’ dedi Atilla Bey, kükreyerek. Ondan ses çıkmayınca aynı sözleri tekrarladı. Yine ses çıkmayınca ona öyle bir tekme savurdu ki bu yüzden namazını bozmak zorunda kalmıştı Yener.

‘Ne istiyorsun baba?’ dedi Yener, çakmak çakmak gözlerle.

‘Ne mi istiyorum?’ dedi Atilla Bey sallana sallana ‘şu namaz dediğin şeyi bırakmanı istiyorum’

‘Baba, şu an oldukça sarhoşsun ve ne dediğini bilmiyorsun’ dedi Yener ‘O yüzden bunu sonra konuşalım’

‘Olmaz bugün konuşacağız’ dedi babası ve birkaç adım attıktan oğlunun üstüne yığıldı. Ertesi gün kendine geldiğinde müthiş bir baş ağrısı vardı. Bu yüzden hizmetçiden ağrı kesici istedi. Hizmetçi ağrı kesiciyi getirip onu içtikten sonra hizmetçiye:

‘Yener’e söyle çabuk gelsin, onunla konuşacaklarımız var’ diye emir verdi. Hizmetçi aldığı emri ikiletmeden Yener Bey’e iletti. O gelince Atilla Bey:

‘Şimdi anlat bakalım bu namaz saçmalığı nedir?’

Bu söz oğlunun titremesine sebep olmuş, bu yüzden de babasına kızgın bir şekilde bakmıştı.

‘Bana öyle bakma?’ dedi Atilla Bey ‘Anlat yoksa…’

‘Evet, baba biliyorum. Anlatmazsam ya zorla anlattırırsın ya da seve seve anlatmam için beklersin, ama zorla anlatmayı tercih edersin’ dedi Yener Bey.

Murat CANPOLAT

1.Bölüm

2.Bölüm

3.Bölüm

4.Bölüm

5.Bölüm

hikaye oku, hikayeler, din, dini hikayeler, islami hikayeler, namaz, namaz kılmak,  İslam, hikaye, din, dini hikaye arşivi, hikaye oku, hikaye okuma, yaşanmış dini hikaye, duanın gücü dini hikaye, 

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu