+18 Hikaye Kedilerin Aşkı “Mart Kedisi”
Hikaye; “Mart Kedisi” Bu gece inanın uyutmadılar. Aman kardeşim az huzur verin, bu da kafa yani. Deli gömleği giydirip götürmeyeceklerini bilsem pencereden çıkıp bağırıcam rahat bırakın oğlum şurda beş dakika uyuyalım, ama maalesef. Deliliğimi özgürce yaşayamıyorum, elin günahsız kediciklerine sarıyorum sonra böyle.
Bilmem bilir misiniz? Almanya’da sokak hayvanı diye bir kavram yok. Bizim mahallede toru topu sahipli iki kedi var. İkisi de erkek. Bir bayan bulmuşlar galiba, sabaha kadar, bu bayan kedi için ölümüne kavga etmesi bütün mahalleyi ayağa kaldırdı.
Evin arka bahçesini porno film stüdyosuna çevirdiler: Ne zaman pencereden dışarı başımı çıkarsam bu kedilerden birini bizim sokakta görürüm. Arkadaş bu günlerde bunlara bir şey oldu. Normal zamanlarda uslu duran aklı selim hayvancıklar, klon makinesine dönüştü. Mart ayı gelince iyice işin ayarını kaçırdılar. Bütün gece kedi dinliyoruz evde. Hemen hemen komşuların hepsi istemsizce de olsa bu kedilerin cinsel hayatına dahil olduk. Durmuyorlar efendim. Ne uyku bıraktılar insanda ne de tünek. Böyle giderse mahallede nüfus patlaması olacak diye korkuyoruz.
Hayır gerçekten anlıyorum. Doğası bu tabi ki engel olacak değilim. Ama artık beni ciddi derede psikolojik olarak etkilemeye başladı. Uyutmuyorlar kardeşim. Mahallemizin kedilerini çok severim esasında, onlarda beni sever sağ olsunlar. Her yürüyüşe çıkışımızda pisi pisi dememle çıkarlar gizlendikleri yerlerden. Kendini sevdireni de var, saldıranı da ama hepsi sevildiğini bilirler. İki tane tavşan suratlı kedi var bizim mahallede. İkiside balık etinde, hele biri iyice obez. O tombul nazlım şeyler bahar gelince canavara dönüştüler. Mahallede hiç dişi kedi yok ama gece olunca galiba komşu mahallelerdeki genç bayanlar bunları ziyarete geliyorlar. Bu günlerde bizim mahalle bayağı şenlendi, geceleri ses hiç kesilmiyor.
Korkmadığım nadir hayvanlardan olan kedilere her zaman ayrı bir sempati ile yaklaşmışımdır. Bu sevgimi de sokak kedilerinden birine “Şişko”, diğerine “Cambaz” adını koyarak ve onlara Türkiye’den getirdiğim alışkanlıkla manevi babalık yaparak iyice uç noktalara çıkarttım. Normal zamanlarda mahallenin aklı başında kedileri Şişko beyle Cambaz mart ayı gelince af buyurun oldular kırk yıllık zampara. Her gün evlerinin önlerinden geçerken çiçekler arasından kafasını çıkararak beni selamlayan o nazlım kediler gitti; yerine başları sürekli havada ağaçların dallarından inmeyen haylaz şeyler geldi. Yavrum diyorum, pisi pisi diyorum, yapmayın etmeyin diyorum. Bir türlü laf anlatamıyorum. Her gece başka bir kuytu köşede ne idüğü belirsiz kedilerle işi pişiriyorlar. Bizim mahalle oldukça mazbut ailelerin yaşadığı bir yer, burada böyle bir şeyler hoş karşılanmaz, biraz dikkat edin diyorum, ama dinleyen kim.
Yattığım yerden dinliyorum her gece ve anlıyorum ben bu kedileri, kelimesi kelimesine hem de. Hayır, kedi dili bilmiyorum ama çok net bir şekilde tercüme edebiliyorum. Ya ben kafayı yiyiyorum ya da bütün erkekler o veya bu şekilde, hangi cisme bürünmüş olurlarsa olsunlar aynı dili konuşuyorlar. Öyle güzel dil döküyorlar ki bu şerefsizler mahalleye misafir gelen bayanlara, seslerindeki tınıyı bir duysanız, “meaaw meaaw” diye bağırmıyorlar bir kere kesinlikle, en silik notasına varıncaya kadar testosterona bulanmış ağıtlar yakıyorlar her gece uzun uzadıya. Sonra basbayağı konuşuyor herifler, yalan söylüyorlar, bildiğiniz alalade gülüp geçilecek yalanlar hem de, öyle yaratıcılıktan uzak, basit… Ama öyle bir söylüyorlar ki, kendi yalanlarına kendileri bile inanıyor. Hakkını vermeli görüp görebileceğiniz en mükemmel kuru yapıyorlar, ben bile inanıyorum bir an diyorum lan acaba doğru mu söylüyor. Bu flörtçü iblisler…
– Mmmraaeaahmeahhrrrmhh yemin ederim doğru tatlım, ben hayatımda böyle gözler, böyle patiler, böyle kuyruk görmedim. Noolurrmmeaawrrhh dinle bi dakka bana bak lütfen, diyor biri. O yabancı kendini hiç görmediğim, ama sesinden iyice tanıdığım dişi kedi:
– Defol git lütfen, geçen mart da Anna’ya söylemişsin aynılarını, inanmıyorum sana.
– Anna kim oluyor bebeğimmewaarrhrhr lütfen o bir sanrıydı, yanılgıydı, gelip geçiçi bir şeydi. Şimdi seni görünce daha iyi anlıyorum her şeyiimmieeawrrhhr… O göbeğindeki beyaz lekeye de ayrıca bayılıyorum.
– Peki Anna 6 bebesini emzirirken aynı damda sıkıştırdığın Emma’ya ne demeli. Git diyorum bak tersim pistir.
– Mmyaawwwmmewahrhh kim sokuyor bunları aklına bilmiyorum ki. Mmmhhff meeaavveh bu arada ne kadar güzel kokuyorsun sen ömrü hayatımda böyle bir şey ne gördüm, ne duydum, ne de kokladım, gel burayaaaamaeeaaeww!!
– Mieh?! ehi!
Hiç mi hiç şansı yok garip dişi kedinin. Önce bir iki höt-zöt edecek sonra cart diye indiricek cırmığı burnuna ama sonunda her zaman olduğu gibi, zafer “önemli olan ne söylediğin değil neyi nasıl söylediğin” diyen yalancı Şişko’nun olacak. Saftirik dişi kedi de ensesine sivri dişler geçirildiğinde anlayacağını anlayacak elbet ama ne çare… İş işten geçmiş olacak.
Cinselliğini yaşamaktan, ulu orta çiftleşmek isteğini ifade etmekten çekinmeyen, özgürlükçüdür kediler bayılıyorum onların bu hallerine.
Mart ayı dert ayıdır, haliyle mart kedisi için dert dolu bir ay başlamıştır. 11 ay araba altında, balkon, bahçe kenarlarında dertsiz tasasız uyurken ne gereği vardır bu üreme telaşının…Git gecenin ayazında bafiliycek dişi ara…zordur işi mart kedilerinin. Geçenlerde konuştum biriyle ”zevk alıyorsam terbiyesizim abi” dedi. Vazife işte. Herkes yattıktan sonra karda kışda mart türküleri çağırmak kolay mı? Eskisi gibi değil kedileri bu işlere erken girişiyor efendim. Benden bu kadar söylemesi, hanımefendi ama o bebelere kimin bakacağı da belli eskidendi o… şimdi ar, namus kalmadı; hava şartları ağır olmadıkça hemen kurulumu gerçekleştiriyolar.
Kediler dama çıkıp miyavlamaya başlayınca küçük kedi abisine sormuş,
– Nereye gidiyorlar, ne yapıyorlar diye. Abisi de,
– Dama çıkıp sevişiyoruz demiş. Küçük kedi bu lafların ne anlama geldiğini sormuş,
– Sen de akşam gel dama, kendin görürsün, demiş abisi.
Akşam olmuş, dama çıkmışlar. Bir soğuk, bir ayaz ki sorma. Ortada da soğuktan ayazdan ötürü bir tane bile dişi kedi yok. Erkek kediler mayuv da mavuy bağırıyorlar. Her bir yerleri donmuş, mayuv mayuv bağırmaktan takatleri kesilmiş bir hale gelmişler. Küçük kedi hala daha bir şey görmediği için olayın ne olduğunu da anlayamıyor tabii. En sonunda abisinin yanına gitmiş,
– Bana bak, ben beş dakika daha sevişir sonra giderim, demiş.
Küçücük çocuğum. Arkadaşlarla mahallede saklambaç oynuyoruz. Çok güzel bir yer bulmuş, bir güzel saklanmışım. Pusuda ebenin yerinden ayrılmasını, gidip sobe yapmayı bekliyorum. Derken, birden bir bebek ağlama sesi duydum. Dikkatlice dinledim, vallahi bebek ağlıyordu. Fırladım çömeldiğim yerden, sesin kaynağına bir baktım ki bir de ne göreyim! Bir kedi diğerinin üzerinde, bir çaba bir gayret. Ayaklandığımı görünce onlar da en az benim kadar şaşkın bana baktılar ve apar topar olay yerinden uzaklaştılar. O an bir de ne duyayım;
Ve bunların hepsini toplasan 10 saniye içinde gerçekleşmişti.
Şerefsizler yüzünden tüm planlarım alt üst olmuştu. Muhtemelen ben de onların planlarını “alt-üst” etmiştim. Ne yapacaksın hayat bu. Her zaman işler planlandığı gibi gitmeyebilir.
ilkbahar, mart, kedi sobe, miyav, mart kedisi, cinsellik, aşk hikayesi, +18 hikayeler,