İnegöllü Kahraman Çocuk Durmuş’un Hikayesi
Bu hikaye Kurtuluş Savaşında Durmuş adında İnegöllü kahraman bir çocuğun hikayesini anlatıyor. Okumadan geçmeyiniz.
Top sesleri duyulmuş, herkes gene ‘düşmanın gelmekte olduğunu anlamıştı. İnegöl, Bursa ile Eskişehir arasındaki yol üzerinde bulunuyordu. Düşman, Bursa’dan gelip yurdun daha içerilerine girebilmek için ilerlerken, Eskişehir önlerinde yeniliyor, gerisin geriye kaçarken gene İnegöl’den geçiyordu. Bunun için, kasaba halkı, düşmanın yapacağı kötülüklere karşı savunmaya hazırdılar. Şehrin bütün erkekleri, hattâ sağlam, güçlü kadınları cepheye gitmiş, düşmana karşı yiğitçe girişilen savaşa katılmıştı. Şehirde yalnız silâh kullanamayacak kadar yaşlı kimselerle çocuklar kalmıştı.
Silâh kullanamayacak kadar genç… Sepiciler’in on bir yaşındaki oğulları Durmuş bunu kendine yediremiyordu. Büyükleriyle birlikte o da cepheye gitmek istemişti ama, babası da, ağabeyleri de onu yanlarına almamışlardı.
Düşman askerleri, şehre girer girmez, evleri yağmalamaya başlamışlardı. Durmuş, ninesini evin bodrumuna indirmiş, kendisi de babasının eskiden kalma, bozuk tüfeğini almış, ninesinin yanında pusuya yatmıştı.
Çok geçmeden evin kapısının kırıldığı duyuldu. Düşmanlar önce mutfağa saldırdılar. Orada güzel yemekler bulmuşlar, vahşi hayvanlar gibi sesler çıkararak yiyip içmeye başlamışlardı.
Durmuş onlara baskın vermenin tam sırası olduğunu düşündü. Sonra, aklına bir şey geldi: Tüfekte belki’ pek az kurşun vardı, belki de hiç yoktu. Bu durumda, sayıları hayli olan düşmanlarla başa çıkamazdı. Bunu düşünürken kafasında bir düşünce parladı!
Hemen bodrumun bahçeye bakan alçak, daracık penceresinden dışarı süzüldü. Yerdeki ufak taşlardan avuç avuç alarak ceplerine doldurdu. Tüfeğini de eline aldı, evin yanındaki ağaçtan, usulca, dama çıktı… Başladı taşları birer birer kiremitlerin üzerine atmaya. Sonra, kendi kendine: «Bir deneyeyim…» dedi, tüfeğin tetiğini çekti. Tüfekte kurşun varmış. Patladı. Tüfeğin patlamasıyla da, evdeki düşmanların sesleri kesildi. Durmuş da gene ceplerindeki taşları avuç avuç alıp kiremitlerin üzerine atıyordu. Düşman askerleri, arada bir tüfek sesi de işittiklerinden, evin sarıldığını, kurşun yağmuruna tutulduklarını sandılar. Kapıdan dışarı fırlayıp kaçmaya başladılar. Yalnız, bir tanesi, kaçarken, samanlığa girdi, kibritini çaktı. Yangın çıkarmak için otları ateşe vermek niyetinde olduğu anlaşılıyordu.
Bizim kahraman Durmuş, hemen onun ardından içeri daldı, saman balyalarını siper ederek, tüfeğini düşman askerinin üzerine doğrulttu. Bir yandan da düşünüyordu:
“Ya tüfekte kurşun kalmadıysa?”
Artık her tehlikeyi göze almıştı. İyice nişan alıp tetiği çekti.
Düşman askeri, kurşunun acısından çok, şaşkınlıktan, korkudan haykırarak yere serildi.
Durmuş, samanlığı, evi, ninesini yangından kurtarmıştı. Koşup yaşlı kadının boynuna sarıldı. Nine, kahraman torununu bağrına basarken, gözyaşlarını tutamamış, sevinçle, kıvançla ağlıyordu.