Hikaye “Önyargı ve Çocuklar”
Minik Örümcek Okulda
Minik örümcek kendini ilk kez aynanın karşısında görmüştü. Siyah rengi ve birden fazla olan ayakları onu şaşırtmıştı. Bir farklılık vardı fakat çözememişti. Aynaya biraz daha yanaştı o da neydi? Kocaman 4 tane gözü vardı. Sınıftaki çocuklara hiç benzemiyordu. Onların 2 gözü 2 ayağı ve 2 kolu vardı. Bazılarının saçları sarı bazılarının da siyahtı. Acaba bu görüntüm onları korkutur mu diye düşünmekten kendini alamadı. Usulca az önce duvarın kenarına ördüğü ağa doğru adım attı. Artık minik örümcek sınıftaki çocuklarla arkadaş olmak, onlarla birlikte oyunlar oynamak istiyordu. Onun tek arkadaşı sınıfta olduğunu fark eden Selma Öğretmendi. Selma öğretmen onlara boyama yaptırırken aralarına sızmak, resimlerine karışmak, boya kalemleri arasında dolaşmak istiyordu. Uzaktan izlemek canını çok sıkıyordu. Bir gün tüm cesaretini toplayıp çocukların arasına katılabileceğini hayal ediyordu. Minik örümcek hayallere dalarken çoktan gece olmuştu. Usulca pencerenin kenarına yanaştı. İşte! Oradaydılar. Yıldızlar… Her gece hayal kurarken o minik, parlayan yıldızları izlemek, onlarla konuşmak ve hayallere dalmak onu çok mutlu ediyordu. Yıldızları sürekli görebilmek için sabah olsun hiç istemezdi. Fakat öyle olursa sınıftaki arkadaşlarını göremezdi. Yıldızlara iyi geceler dileyip yatağına doğru yürüdü. Sabah olup çocukların oyunlarını izlemek için sabırsızlanıyordu.
– İyi geceler çocuklar, İyi geceler yıldızlar, İyi geceler Selma öğretmen.
Her sabah olduğu gibi bu sabah a Selma öğretmenin sesiyle uyandı.
-Günaydın çocuklar! Herkes minderlerine otursun ve dersimize başlayalım.
Hep bir ağızdan çıkan ”Günaydın öğretmenim” bağırışları minik örümceği çok mutlu eder ve güne bu şefkatli sesle gözünü açmaya bayılırdı.
-Güzel kızlarım ve güzel oğlanlarım bugünkü dersimiz hepimizin dostu olan sokak hayvanlarıyla ilgili. Bugün onlar için ne yapabileceğimizi, onlara nasıl davranmamız gerektiğini öğreneceğiz. Aramızda evcil hayvanı olan arkadaşlarımız var mı?
-Öğretmenim benim bir tane kedim var ismi de Arya.
-Öğretmenim bizim de bir köpeğimiz var adı da Tina.
Aldığı cevaplardan mutlu olan Selma öğretmen, çocuklara hayvanlar için ne yapabileceklerini kısaca anlatarak derse devam etti.
Minik örümcek tüm cevapları duyduktan sonra çocukların merhametle ışıldayan gözlerine baktı. Bir gün onu da çok seveceklerini, beraber oyunlar oynayacaklarını düşündü. Artık harekete geçmeliydi cesaretini topladı ve çocuklara daha yakın olabileceği bir yere gitmeye karar verdi. Uzaktan ağını nereye koyabileceğini, çocukları daha yakın nereden görebileceğini düşündü. Evet! Bulmuştu. Sınıf tahtasının yanındaki duvara örecekti ağını. Oradan bütün çocukları rahatlıkla görebilecek, Selma öğretmene de daha yakın olacaktı. Hızlıca eşyalarını topladı ve sırt çantasına koydu. Duvarların kenarlarından yürümeye başladı. Boyası dökülen yerlerden geçmek ne kadar da zordu. Köşeye geçip biraz dinlendikten sonra çantasından su şişesini çıkarıp suyunu içti. Biraz dinlendikten sonra tekrar yola koyuldu. Çocuklarla arkadaş olabilmesi için bu yolu tamamlamalıydı. Çok yorulmasına rağmen istediği yere geldi. İlk iş olarak kendine bir ağ örmeye başladı. O sırada çocuklar sınıfta koşturuyor, şarkılar söylüyordu. Minik örümcek bir an önce onlarla birlikte koşturmak ve şarkılar söyleyebilmek için hızlıca ördüğü ağına geçip eşyalarını yerleştirdi. Ağından rahatça çocukları ve Selma öğretmeni görebiliyordu. Selma Öğretmen şefkatle çocukların başlarını okşuyor, yanaklarına öpücükler konduruyordu. Bu Selma öğretmenin çocukları eve gönderme vakti geldiğinde yaptığı bir hareketti. Minik örümcek bugün çocukları izlemeye pek vakit ayıramadım diye üzülürken yarın onları daha yakından izleyebileceği düşüncesi onu rahatlattı. İçini kaplayan mutluluk ve merak duygularıyla uyuyakaldı.
Sabah erkenden uyandı. Elini yüzünü yıkayıp saçlarını taradı. Bugüne özel temiz ve şık olmalıydı. Yastığının kenarından papyonunu alıp boynuna taktı. Büyük bir heyecanla çocukların gelmesini bekliyordu. Yüzünden hiç eksik olmayan güzel gülüşüyle Selma öğretmen içeri girdi. Çocukların başını okşayıp teker teker hepsine sarıldı. Gördüğü bu sevgi karşılığında çocuklar ne yapacağını bilemez öğretmenlerinin etekleri etrafında döner dururdu. Selma Öğretmen çocukları büyük bir keyifle izlerdi. Tabii ki bizim örümcekte.!!!
Çocuklarla tanışmak için yavaşça yerinden kalktı şimdi tam vaktiydi. Çocuklar sessizce minderlerinde oturup Selma öğretmenin okuduğu kitabı dinliyorlardı. Onlar otururken aralarına katılmanın daha iyi olabileceğini düşündü. İlerledi, ilerledi, ilerledi… Duvardan aşağıya inmek ne kadar da zordu. Düşmemek için kendini zor tutuyordu. Arada durup papyonunu düzeltiyor, heyecandan küt küt atan kalbinin sesini dinliyordu. Son bir adım kalmıştı yere inebilmesi için önce sağ ayağını koydu yere sonra geri kalan 7 ayağını. Evet! Başarmıştı. Artık yerdeydi. Mutluluktan ağlarken bir yandan da papyonunu düzeltiyordu. Yavaşça çocuklara doğru adım atmaya başlayan minik örümcek en ön minderde oturan sarı ve uzun saçlarını kocaman pespembe kelebekli bir tokayla bağlayan küçük kıza doğru yürüdü. Biraz daha yaklaşıp merhaba diyerek seslendi. Merhaba ben minik örümcek! Galiba küçük kız dinlediği hikayeye kendini o kadar çok kaptırmıştı ki onu duymuyordu. Kendini duyurabilmek için küçük kızın kırmızı kadife pantolonuna tırmanmaya başladı. Küçük kız bizim minik örümcekle göz göze geldiği zaman koparmış mı büyük bir çığlık. Bizim minik örümcek küçük kızın ayağa kalkmasıyla yere düşmüş. Örümceği gören her çocuk birden çığlık atıp ağlamaya başlamıştı. Minik örümcek yere düşmenin şaşkınlığı içerisindeyken çığlıklara hiçbir anlam veremiyordu. Kendini ve papyonunu düzelttikten sonra acaba papyonumdan mı korktular diye düşünmekten kendini alıkoyamadı. Çocukları sakinleştirmeye çalışan Selma öğretmen. Onları neyin bu kadar çok korkuttuğunu merak etmişti. Çocuklar hala örümcek diye bağırıp etrafa kaçışıyordu. Minik Örümcek ise kalakalmıştı ortada. Selma öğretmen örümceği yerde fark edince usulca yanına yaklaşıp çocukların koşuşmaları arasında ezilmesinde korkarak eline aldı. Öğrencilerine sakinleşmesini söyleyen Selma öğretmen elindeki örümceği öğrencilerine göstererek :
– Çocuklar örümcek arkadaşımızı çok korkuttunuz. Bakın nasıl da ürkmüş gözlerle size bakıyor. Kalbi küt küt atıyor. Galiba tek amacı sizinle tanışmaktı! Sevgili çocuklar örümceği korkuttuğumuz için ondan özür dilemeliyiz. O da sizin gibi her gün dersimizi dinliyor. Minik örümcek bizim sınıfımızın bir üyesi sadece siz onunla bugün karşılaştınız. Onunla tanışmaya ne dersiniz? Sakinleşip herkes yavaşça yanıma gelip onu görebilir.
Teker teker öğretmenlerinin yanına gelen çocuklar örümceği yakından görünce minik örümcekten korkmaları gereken bir durum olmadığını anlayıp onunla arkadaş olmaya karar verdiler.
Minik örümcek uzun zamandır hayalini kurduğu arkadaşlar ile tanıştığı için çok mutlu olmuştu. O günden sonra her gün sınıfın en ön sırasında yerini alıp arkadaşlarıyla beraber derslere katılıyor, boyamalar yapıyor, resimler çiziyordu.
Fatmanur Çelik
5/6 yaş aralığı için yazılmış amatör bir hikayeye bu denli kötü bir yorum ancak kötü kalpli bir insandan gelebilir. Ufacık bir sözün ne kadar tesiri olabileceğini hayal bile edemezsiniz.
Benim kalbimin kötü veya iyi olduğunu sen nerden bileceksin. Ve sen bizim aramızdaki samimiyeti de nerden bileceksin?
Vay be Selma öğretmenimiz de ne kadar anlayışlı bir öğretmenmiş. Gerçek hayatta da Selma öğretmen gibi öğretmenlerle daha çok karşılaşabilmek dileğiyle. Elinize sağlık.
Seri şeklinde kesinlikle devamı gelmeli :)
Hikaye çok güzel Minik Örümceğin devamı gelsin lütfen :)
Okuduktan sonra hayvanların iç dünyasını düşünmeye ve örümcekleri sevmeye başladım. Yaşım 21 :)))
Merak uyandırıcı bir hikaye☺Devamı gelsin lütfenn