Kötülüğün Doğuşu (3. Bölüm)

Korku Hikayeleri

Kötülüğün Doğuşu (3. Bölüm)

Canavarca şeyler yapmış olabileceğimin yarattığı suçluluk duygusu, göğüs boşluğumu doldurdukça doldurdu ve sanki karanlık bir denizin ortasında ezilircesine, nefes almakta zorlandım.

Var gücümle koşarak dere kenarına atmış​ olduğum çuvalı aramaya başladım. Bir çalının yanında duran, alt kısmından kanlar süzülmüş olan çuvalın düğümünü, titreyen ellerimle güçlükle açtığımda, tam da korktuğum gibi kesik insan başlarıyla karşılaştım.

O anda Ahmet bana ileriden “Ne yapıyorsun? O ne?” diye seslendi.

Ben de “Hiçbir şey” diyerek çuvalı, ağzını tekrar bağlayarak olduğu yerde bıraktım.
Akşama doğru Ahmet’le birlikte tedbir amaçlı evin pencerelerini tahtalar çakarak kapatmaya çalışırken köyden gelen silah seslerini duyduğumda, köye yeni gelen güvenlik güçlerinin ve habercilerin de diğerleriyle aynı akıbeti yaşadığından hiçbir şüphem yoktu. Olan bitenden haberi olmayan eşim, kuyudan akan suyun kırmızı renkli olduğunu söyleyince, gövdesinden kırmızı sıvı süzülen ceviz ağacıyla bir bağlantısı olduğunu düşündüm. Tohum satıcısının​ bahçeye geldiğinde sanki daha önceden biliyormuş gibi direkt olarak kuyunun yanına gitmesini de hatırlayınca şüphelerim iyice artmıştı. Kuyunun içerisindeki suyu boşaltmak için su motorunu çalıştırdım ve yaklaşık 5 saat boyunca, dışarıdan duyulan hırıltılara ve tıkırtılara kulaklarımızı tıkıyarak, ışıklarını söndürüp kapısını kilitlediğimiz evden dışarı çıkmadık. Saat gece yarısına yaklaşırken Ahmet’le birlikte dışarı çıktığımızda kuyudaki su iyice azalmıştı. Eşime dışarıda ne olursa olsun kapıyı asla açmamasını, Ahmet’e de tüfeğimi verip evin çevresine hiçbir şeyi yaklaştırmamasını ve kuyunun başından ayrılmamasını söyledim. Bir halat alarak merdivenle, önce su kuyusu yanındaki 6 metrelik motor kuyusuna indim ve sonra motor kuyusuyla 12 metrelik su kuyusu arasında daha önceden açtığımız 3 metrelik tünelden geçip el fenerini su kuyusuna tuttuğumda suyun boşalmış olduğunu gördüm. Bir ucunu motor kuyusundaki demir merdivene bağladığım halatla yavaşça su kuyusuna indim. Kuyu tabanında bulunan ve kuyunun daha fazla su toplaması için birbirinden farklı yönlerde kazılmış olan 5 metre uzunluğundaki 3 tüneli de kontrol ettim. Tünellerden birinin sonunda gördüğüm, arasından kırmızı sıvı süzülen ve kuyunun genelindekilere göre farklı taşlarla örülmüş duvarı kırmak için Ahmet’e seslenip kuyuya bir balyoz atmasını söyledim. Balyozla çok da zorlanmadan kırdığım duvarın arkasında, üzerinden çamurlar süzülen ve yukarı doğru çıkan taş merdiven​ basamaklarını görünce şüphelerimde haklı olduğumu anladım. Yukarı çıktığım merdivenlerin sonunda, duvarlarında kurt başı kabartmalarının olduğu ve tavanından ağaç köklerinin sarktığı büyük bir odaya ulaştım. Odanın sonuna doğu ilerlediğimde musalla taşına benzer bir yapı üzerinde yatan, tavandan sarkan ağaç köklerinin sarıp sarmaladığı genç ve çıplak bir kadın cesedi gördüm. Üzerinden kırmızı sıvı süzülen ağaç köklerinin, sanki yeni ölmüş gibi görünen bu kadının derisini delip bir damar yapısı gibi teninin altına yayıldığını görünce bu köklerin ceviz ağacına ait olduğuna dair hiçbir şüphem kalmamıştı. Bu kadın cesedi muhtemelen pagan kültürlere ait bir kurban töreninde şeytana sunulmuş bir kişiye aitti ve ceviz ağacı üzerinde görünen kadın hayaleti de bu kadındı. Dedeme ve bana “Dikkat et” diyerek dikkatimizi kuyuya çekmeye çalışıyordu ve ruhunun huzura ermesi için bizden laneti sona erdirmemizi istiyordu. Bir yardım çağrısı ya da bir işaret fişeği olarak kullandığı kırmızı sıvı da amacına ulaşmış ve dikkatimi çekerek onu bulmamı sağlamıştı. Büyük ihtimalle kötülüğün kaynağı olan ceviz ağacı cehennemle dünya arasında bir geçit sağlıyordu ve bu ağaç, kurban edilen bu kadının ölü bedeninden besleniyordu. Bu durumda da eğer kadının derisine giren kılcal kökleri kesersem ağaç beslenemeyip kuruyacak ve tüm bu kötülüğe bir son verecektim. Cebimden çıkardığım bıçağımla kökleri kesmeye başladım. Kesilen köklerden akan kırmızı sıvı ceset üzerine akıp onu tamamen kırmızıya boyuyordu. Son kökü de kestikten sonra birden kadının derin bir soluk aldığını duydum ve dehşete kapıldım. Nefes almaya başlayan kadının​ yavaşça gözlerini açıp yattığı sunağın üzerinde doğrulduğunu görünce korkudan olduğum yere yığılıp kaldım.

Genç bir görünüme sahip bu kadın, yaşlı bir kadına ait gibi bir ses tonuyla ” Beni binlerce yıllık esaretimden kurtardığın için cehennemde ödüllendirileceksin. Artık yeni hayatımda senin soyundan bir bedende yaşayacağım ve dünyaya kötülük hakim olacak. Yakında doğacak olan bedenime iyi bak, ona dikkat et” dedi ve vücudu bir kül gibi dağılıp havaya karıştı.

Yukarı çıktığımda Ahmet aşağıda neler olduğunu sorunca ona, yapabileceğim en büyük hatayı yaptığımı söyledim.

Ben umutsuzca ilerideki köyden yükselen alevlerin aydınlattığı gökyüzünü izlerken Ahmet “Ne oldu?” dedi.

Ben de”Kötülük​ serbest kaldı.” diye cevap verdim.

 Genesis

Kötülüğün Doğuşu 1. Bölüm Okumak İçin Tıklayınız.

Kötülüğün Doğuşu 2. Bölüm Okumak İçin Tıklayınız.

Kötülüğün Doğuşu 3. Bölüm Okumak İçin Tıklayınız.

 

Exit mobile version