Sabah Ayazı
Yıllar önce, ergenliğe adım atanlar listesine beni de eklemişlerdi. Biraz geç girsem de bende de aynı psikolojik etkiler belirgin bir şekilde tavırlarımın değişmesine sebep oluyordu. Evimiz bir mahallenin en ücra köşesine inşa edilmiş bir dönüm arazi içerisin de etrafı ağaçlarla çevrili olan bir alandaydı. Aileden kalan miras üzerine yapılmış ıssız mı ıssız bir ev. Daha belediye sokak lambası bile getirmemiş çünkü çevrede bizim ev gibi iki üç evden başka yerleşke yoktu. Mezarlık bize bir kilometre uzakta olsa da onun varlığını hep daha yakınımızdaymış gibi hissederdik tüm aile. Aileden kastım da üç kendi başına birey, üçü de kadın. En azından evde erkek olsa geceleri tereddütle başımızı yastığa koymaz rahat uykular uyayabilirdik. Bu da kaderin bir parçası bizi orada hayata tutunabilmek için bir araya getirmişti. Evimizin önünden otoyol geçiyor, akşamları arabaya hasret yine yalnız, yanı başında da gölet vardı.
Her yaz gecesi semaver de çayımızı demler bahçede ki çardağımız da cırcır böceklerinin vazgeçilmezi olan senfonilerinin tadını çıkarırdık. Topraktan yansıyan buharlı sıcak hava akımı ve esen rüzgarın karışımıyla oluşan entegrasyonda güzel tablolar bırakırdık gelecekte ki anılarımıza.
Yine akşam karanlığı çökmüş, semaverde çayımızı demlemiş, anonim bir türküdür dilimizde çimlerin üzerin de yayılmış vakit dolduruyorduk. Annem yatsı namazını kılmaya eve geçti. Kız kardeşim ve ben anlamsız espiriler yapıp gülüşüyorduk. Artık uyku vaktimiz de yaklaşmış olduğundan bir esnemedir bizi almış gidiyordu. Sıcaklığını etkili derecede hissettirecek bir bunaltıcı yaz akşamının gece uyumak için seçilecek en güzel bölgenin balkon olduğu kanaatiyle döşeklerimizi hazırladık. Her insanın tabiatına yakışır bir şekilde uykuya dalmış bulunmaktaydık. Gecenin bir vakti annem bizleri uyandırıp içeri geçmemiz gerektiğini söylüyordu. Uykumuzun en tatlı yerin de ısrarla içeri geçmememizi istemesini anlamasakta somurta somurta eve geçtik.
Sabah kahvaltı faslı derken en samimi komşularımızdan biri bizi ziyarete geldi. Kahve servisinden sonra bana dün gece neden çığlıklar atıp gecelikle koşuşturduğumu sordu. Ailecek şaşkındık, çünkü dün gece böyle bir şey yapmadığımdan yüzde yüz emindik. Komşumuz da benim gecelikle koşuşturduğuma ve çığlıklar attığımda ısrarcıydı. Ziyaretinin asıl sebebinin de bu olduğunu söylemişti. Eğer bir problem oldu ise saklamamızı istiyor ve haliyle merak ediyordu.
Bir problem olmadığını, böyle bir davranış şekli gerçekleştirmediğimi ısrarlılıkla kendisine ilettik ve komşumuzu uğurladık.
Ve yine akşam oldu. Yine uyku vakti, yataklar hazır herkes yerlerinde. Uykumuzun en derinin de bir çığlık sesi. Üstelik bu anlamsız ses benim sesim. Sıçradık, hepimiz uyanmışız. Dışarı da genç bir kız, bana benziyor değil ikizim. Üstünde gecelik koşuşturuyor. Çığlık atıyor, bağırıyor. Annemin dizlerine yapışmış titriyorum. Annem dualar okuyor… Kardeşim ağlıyor, tam anlamıyla bir belirsizlik. Üstelik rüyada değil. Yaklaşık yarım saat evin etrafında ikizim olan beyaz gecelikli genç kız çığlıklar atıp, bağırıp, ağıtlar yakarak dolanmaya devam etti. Annem dualar edip teslli ediyor. Korkmayın ayetlerden ve Allah’tan başka büyük yoktur. Bize bir şey olmaz. Ve kayboluş.. Aniden çöken sessizlik. Kız gitmiş.
Sabah komşumuz yine bize gelmişti. Bu sefer annemin saklayacak gücü kalmamış, itiraf etmişti. İki gecedir dadandığını ne olduğunu anlayamadığını söyledi. Balkonda uyduğumuz gece yine gelmiş ve annemin üstünde ki battaniyeyi çekiştirmeye başlamış ve annemi uyandırmıştı. Şaşkınlıkla battaniyeyi çekiştirirlerken benim aslında uyuduğumu fark eden annem battaniyeyi almasına izin vermiş ve kısa bir şok geçirmiş zaferle giden kızın ardında bizi uyandırmış ve hemen eve geçirmişti. Komşumuz da gerçekleri öğrenince rahat etmişti. Değişik bir tecrubenin ardından, bunu da böyle bir şaşkınlıkla atlattık sayılmaz.
Hala merak ederiz, ruh, hayalet, in, cin var mı diye ?
Evet, olduklarını biliyorum… Yaşanmış ve tecrübe edinilmiştir… Ve nicelerimiz belki de inanmayanlara dil dökmekteyiz. Bir gün inanmayanlarda karşılaşırsa ne anlatmak istediğimizi anlarlar…
Okuyucularımızdan Gelenler
Melek