Askerimizin Yaşadığı Korkunç Hikaye “Kömür Dumanı”
Acemi birliğimi Isparta da tamamladıktan sonra usta birliğim olan Hakkari Şemdinli’de olan hudut karakoluna gitmiştim. Bulunduğumuz tepe karakol olduğu için imkanlarımız kısıtlıydı, konteynırda kalıyoduk benim bir alt devrem Emre, yan konteynırda kalıyordu. Birlikte kaldığı devrelerinden şikayet gelmeye başlamıştı, “geceleri ses yapıyor, tuhaf konuşuyor, bazen nöbet tutarkende tuhaf davranıyor, korkuyoruz. Bize bir şey anlatmıyor, seni sever sen konuşur musun onunla?” diye. Hudutta olduğumuz ve asker sayısı az olduğu için nöbetler 12 saat tutulur. Ben de Emre ile konuşmak için gece nöbetinden gündüz nöbetine geçtim, nöbet tutarken Emre ile konuşmaya başladım. “Arkadaşların senin hakkında bazı şeyler söyledi bir sıkıntın varsa yardımcı olmaya çalışayım,” dedim. Bir iki gün pek yanaşmadı ama üçüncü gün kurtulamayacağını anlayınca anlatmaya başladı. Gece yatarken yatağının ucunda gölge gibi bir şey görüyomuş ve Emre’nin ayaklarını sımsıkı tutup küfür etmeye, canını yakmaya başlıyomuş. Kaldığımız konteynırlarda cam yok aydınlatmak için bir tane lamba var içeri hiç bir şekilde ışık girmiyor zifiri karanlık bir ortam. Emre’ye,” o karanlıkta nasıl gölge görüyosun,” deyip gülmeye başladım. “Arada sırada buraya da geliyor, şu köşede duruyor, gölge bana doğru dönük oluyor genellikle. Bana baktığını hissediyorum,” dedi. Benimde bu konulara biraz merakım birazda bilgim olduğu için bir kaç sure okumasını önerdim, fakat hepsini bildiğini ve okuduğunda bir şey olmadığını hatta muska taktığını söyledi. Bende bu gece benim yanımda yatmasını önerdim ve eski deneyimlerimden bahsettim kısacası biraz güven verdim. Gece olmuştu nöbeti devretmiş, yemeğimizi yemiş, yatma zamanı gelmişti. Emre’nin başının üzerinde surelerin olduğu bir kitap vardı. Ordaki surelerden bir kaçını okuduktan sonra uyumaya koyuldu. Karşılıktı yatıyorduk fakat, o alt ranzada, bende üst ranzada yatıyordum. Gece saat 3 suları Emre’nin seslerini duymaya başladım. Gözlerimi açtım ama zifiri karanlık olduğu için bir şey göremiyordum. Konteynırda kalan diğer 3 kişide uyanmış ama korktuklarından yataklarından kalkamamıştı. Lambada Emre’nin baş ucundaydı. Emre’ye lambayı açmasını söyledim. Emre bir anda konuşmayı bırakmış sadece homurdanmaya başlamıştı ne dediği anlaşılmıyordu.Yatağımda dik pozisyona gelip Emre’nin yatağına doğru baktığımda gerçektende gölge gibi bir şey vardı. Besmele çekip bir anda yatağımdan aşağıya elimi uzatıp gölgeye vurmaya çalıştım duman gibi yavaş yavaş dağılmaya başladı hemen ranzadan atlayıp, ışığı açtım, Emreyi uyandırdım. diğerleride başımıza toplanmıştı. Emre ne oldu diye birden uyandı, ona olanları anlatırken elimin siyah olduğunu fark ettim. Ne olduğunu anlamaya çalışırken elimi çarşafa sürdüğümde çarşafada bulaşmıştı sanki elimi kömür çuvalına sokmuş gibiydim, elim simsiyahtı. Aklıma elimi gölgeye sürdüğüm geldi ve ondan olduğunu anladım ağrı veya şişkinlik falan yoktu, sadece elimi bir yere sürdüğümde orasıda siyah oluyordu. Hemen elimi yıkamaya gittim, elimi yıkadım siyahlık geçmişti fakat elimi yıkadığım su siyah olmamıştı su normal gözüküyodu. Diğerlerinin yanına gidip olanı anlattım fakat su çoktan akıp gittiği için kanıtlayamamıştım. Daha fazla düşünüp kendimi korkutmamak için yatmaya gittim sabah olduğunda elim yine siyahtı, korkmaya başladım hemen üstümü giyinmeden kol komutanımın yanına gittim elimi gösterdim. Dün yıkadığımı fakat bu sabah tekrar siyah olduğunu söyledim elime baktı, “sabah sabah benimle dalgamı geçiyorsun Alihan,” dedi. Nasıl yani dedim elimde bir şey olmadığını söyledi neye uğradığımı şaşırmıştım. Arkadaşlara da gösterdim onlarda normal olduğunu söyledi elimi duvara sürtüp duvardaki siyahlığı gösterdim. Duvarın temiz olduğunu söylediler. O an elimi yıkamak aklıma gelmemişti, korkmuştum. Dün gece olanları komutana anlattım fakat yapabilceği bir şey olmadığı için başından savup, “yıka geçer,” demişti. Bende öyle yaptım yıkamıştım ve geçmişti. Fakat ertesi gün yine aynısı olmuştu.
Çok uzun olmasın arkadaşlar burda kesiyorum beğenirseniz devamınıda anlatırım…
Okuyucularımızdan Gelenler – Alihan