Aşk Alfabesi

Aşk Hikayeleri

Aşk Alfabesi

gelincikOkuyucularımızdan Gelenler,

Bir masaldır yaşamak…

Bir masaldır yaşamak…. Nice ejderhaların ateş püskürten nefesleri altında soluk alıp veririz doğumdan ölüme kadar. Nice uzak diyarlarda kayboluruz, nice tek gözlü devlerin önünde tir tir titrer yüreğimiz. Bütün canavarların, bütün cadıların, bütün kötü kalpli büyücülerin maske yakmış yüzüne gülümseriz. Bizden öncekilerden alıp sonramıza bırakırız bu acı, hüzün, ayrılık dolu hayat şarkısını. Tilkilere şarkı söylerken dilimizdekilerden çok yüreğimizdekileri düşünürüz.

Her şeye rağmen, bir masaldır yaşamak.

Bir masaldır yaşamak… Kötülerin galip geldiği anda bir aşk dokunur yüreğimize. Ekmek kırıklarının kaybettirdiği yolumuzu kalbimiz bir deniz feneri olup gösterir bize. Hiçbir tabircinin, hiçbir yorumcunun, hiçbir yazarın yüreğimizdeki en ufak bir karşılığına bile yorumlayamayacağı eski zaman rüyasıdır aşk. Eskidir çünkü yeni dünyadan nasiplenmemiştir. Hâlâ uzun çayırların süslediği o kırlarda uçarcasına birbirini kovalamak gibidir. Hiçbir şehrin tattıramayacağı bir haldir o. İşte bu yüzden, bir masaldır yaşamak.

Bir masaldır yaşamak… Gerçeğe dönüşsün diye kurduğumuz tüm hayallerin, dinsin diye beklediğimiz hasretlerin, kavuşsun diye beklediğimiz ellerin arasındaki uçurumda uyandığımızda anlarız bunu. Tüm sorularının tek seçeneği imkansız olan cevap anahtarını göz yaşlarımızda işaretlerken biliriz ki, yaşamak bir rüya, yaşamak bir hayal, yaşamak bir masaldır.

Sonra masallarımızın prensi/prensesi gider ve bu masal biter, bu rüya sona erer. Çepeçevre sarıldığımız haydutların arsında yapayalnız kalırız. Bütün acımasız cadılar, kötü kalpli büyücüler, zalim devler aynı anda uzatır zehirli kırmızı elmalarını. Isırırız, bizi bırakıp giden prensimiz/prensesimiz için, sonsuza kadar sürecek bir uykuya dalmak istercesine. Üç elmadan ilkidir bu.
Gökten üç elma düşer, ikisi yanaklarımıza…

Meryem Sude Küçükbaş

Exit mobile version