Dağdaki Büyülü Altın (13+)
Hikaye Oku; Bu ay yine elektrik faturası fazla gelmişti, artık evi idare edemiyor resmen batıyorduk evimizin kirasını ödemeyince yıkık dökük yağmur yağdığında içeri su damlayan içeri soğuk alan kötü bir evde yaşamak zorunda kalmıştık. Babamın işindeki en yakın arkadaşının yaptığı hainlik yüzünden babam işten atılmıştı, yeni bir iş bulmuştu tabi ama ne sigortası vardı ne de bizi geçindirebilecek bir maaşı bu yüzden bize bir yerden para lazımdı ama nasıl gelecekti o para.
Hemen şehrimizin tarihini okudum ve köyümüzdeki dedeleri dinledim.
Köyün hemen önünde görkemli bir dağ vardır dağ çok büyük olduğundan tepesindeki kar daha erimemiştir. Köyün ilk ışıklarıyla mükemmel bir görüntü ortaya çıkar. Dedelerimizin dediğine göre o dağda dolu altın var, eskiler altınlarını oraya gömermiş. Ama kazıp almaya kimse cesaret edemezmiş.
Bu cümlenin üzerine çok düşündüm altı üstü kazıp altını alacaklar bunu cesaretle ne ilgisi var diye düşündüm durdum, ama bu benim kazıp altın almamla değişecekti aileme haber vermeden aldım elime kazma küreği direk dağın yolunu tuttum.
Dedemin dediğinde göre altın olan yerlerde genellikle taşa konmuş bir işaret vardır demişti bende aramaya koyuldum. 1 – 2 saat aradıktan sonra üzerinde bir simge olan garip bir taş parçası buldum, vakit kaybetmeden hemen kazmaya başladım kazarken garip bir şey oldu toprağı yaklaşık 1 metre kazdıktan sonra toprağın içinden kara bir kedi çıktı ben bunun üzerine bayağı şaşkındım kedi bana garip garip bakıp etrafımda dolaşıyordu herhalde küçük bir köstebek deliğinden girmiştir diye düşündüm kazmaya devam ederken kedi beni seyrediyordu bu beni biraz ürkütmüştü dağın yarısını tırmandığımdan dolayı bayağı hava soğumuştu rüzgar dağa vuruyor çok korkunç bir ses çıkartıyordu biraz daha kazdıktan sonra kedi saldıracakmış gibi sesler çıkarmaya başladı kalın bir mont giymiş kafamı kapatmıştım kedi yanaşıp kolumu tırnaklamaya başladı kedi çok sinirliydi, kediyi kovdum ama dönüp tekrar geldi sanki orayı kazmama sinir oluyordu en son kazmayı vurduğumda metalik bir ses geldi elimle biraz toprağı aldıktan sonra bir kutu buldum kutunun içinde sadece bir not vardı biraz daha elimle eşeledikten sonra içi altın dolu bir testi buldum.
Bayağı mutluydum bu arada kediden ses çıkmıyordu etrafıma bakındım ama ortada kedi yoktu. Testiyi boynumdaki şala sarıp köye indirdim.
Eve babamın gelmesini bekledim ve babam gelince gösterdim babam altınları görünce korktu bunları nereden bulduğumu sordu ben de dağdan bulduğumu söyledim kazıp çıkardım dedim babam gözüyle beni süzdükten sonra altın dolu büyük testiyi alıp çıktı ve akşama döndü.
– Hadi kalkın yeni evimize gidiyoruz.
Annem şaşkın şaşkın bakarken ben babamın altınları harcamaya başladığını anlamıştım annem ne yeni evi diye sorunca babam yeni bir iş bulduğunu ve yüksek miktarda maaş aldığını söyledi buna inanan annem hemen eşyaları toplamaya başladı 2-3 günde yeni evimize taşındık yeni evimiz bayağı büyük ve güzel bir evdi. Ama mutlu olmamız gerekirken hiç kavga etmeyen ailem kavga etmeye başladı artık hiçbir günümüz mutlu geçmiyordu. Her gün kabuslar görüyordum. Kabuslardan uyandığımda penceremin önünde tıpkı dağdaki kedi gibi bir kedi görüyordum.
Kedi nerdeyse her akşam camın önünden beni izliyordu perdeyi çekmeme rağmen kedinin gölgesi yatağımın önündeki duvara yansıyordu.
Artık bunlara dayanamıyınca mahallenin hocasına gittim olanları bir bir anlattım hoca iyice dinledikten sonra;
“Ah be oğlum sen niye kimse o altınları çıkarmıyor zannediyorsun o altınları gömen kişiler altınlarının başkasının eline geçmesin diye altınlarına büyü yaparak gömüyorlar o seni izleyen kara kedi bedenine girmiş bir ifrittir sen o altını kullandığın için sana musallat oldu şimdilik kedi bedeninde sadece seni izliyor ama altını kullandığın ilerleyen günlerde artık odana girmeye ve gerçek bedeninde sana gözükmeye başlayacak ama inan oğlum onun gerçek bedenini görmek istemezsin sonra akıl kaybı yaşamaya başlayacaksın evinize lanet çöktüğünden ailenin kavgaları gün geçtikçe daha sert olacak ve ayrılacaklar ya da birbirlerini katledecekler, bundan iki yıl önce gözünü para bürümüş bir yetişkin vardı bu altın işini çok kafaya takmıştı ve bir gün altın aramaya gideceğini söyleyip dağa gitti, gittiğinden bir kaç gün sonra ne onu nede ailesini görmeyen halk evine gitmeye karar verdi kapıyı ne kadar çalarlarsa çalsınlar kapıyı açan olmadı kapıyı kırarak içeri girdiklerinde iğrenç bir kokuyla karşılaştılar altını bulan adamın annesiyle babası birbirlerini kesmişler, ortalık kan revan içinde altını bulan adam ise onların etini yerken bulundu insanlara saldırmaya çalışırken bir çoban tüfekle vurdu. Evi yakmaya karar verdiler ve evi yaktılar ev yanarken arka camdan kara bir kedinin kaçtığını görenler olmuş.”
Duyduklarım beni perişan etmişti hocaya bundan nasıl kurtulunacağını sordum bana altınla ne aldıysak aldığımız şeyden uzaklaşmamız altınları ise bulduğumuz yere gömmemiz gerektiğini söyledi bu olanları babama anlattım. Ama ne yazık ki para babamın gözünü kapatmıştı bile, sonra anneme anlattım annem anlattıklarımı mantıklı bulup hemen evden gitmeye karar verdi annem babamı ikna etmeye çalıştı ama babam bağırıyor gitmek istemiyordu, sonra ben altınları bulamaya çalıştım her yeri aradım sonunda babamın kıyafetlerinin olduğu dolapta bulup hemen altınları alıp bulduğum yere gömmeye gittim.
Altınları gömdükten sonra annemle eski evimize gittik akşam rahat bir uyku çekmiştim şimdi sıra babamı ikna etmekti ama babam delirmiş gibi davranıyordu onu ikna etmeye gittiğimizde kapıyı çalmamıza rağmen kapıyı açmadı yandaki ayakkabının içinde her zaman yedek anahtar olurdu onu alıp kapıyı açtık, salonda babamı görünce ikimizde yıkıldık babam salonun köşesinde olmayan biriyle konuşup bağırıyordu gözleri garip olmuş delirmişti.
2 hafta geçti babam şuan akıl hastanesinde tedavi görüyor üzerimizdeki lanet kalktı bir daha kesinlikle böyle bir şey yapmayacağım yemin ederim.
Sizden Gelenler – Mansur