MASAL ABLA HİKAYESİ

MASAL ABLA HİKAYESİ

Çocukluğumda çekingen, uzaktan izleyen ve bir türlü duygularını aktaramayan çocuklardan biriydim.

Yeteneklerim çoktu. Müzik kulağına sahiptim, şarkı söyleyebiliyordum. Çok iyi resim yapardım. İlkokuldayken mahalle pazarı resmi yapmıştım. Çeşit çeşit insan figürleri. Limon satan çocuk, pazarlık yapan şişko teyze, müşteri çekmek için avaz avaz bağıran patatesçi…

Çocukken kitap okumayı da çok severdim ben. Yazarlığım belki de oradan gelir. Okuduğum kitapların özetini çıkaracağım diye neredeyse tamamını deftere yazardım.

Şimdi bilgisayar var. Daha rahat tabi ama o sessiz gürültü beni stresli yapıyor. Hemen klasik müzik açıyorum.

Çocukluğumda çok dinlerdim. Sözsüz olması hayal gücümü zenginleştirirdi. Klasik müzik dinlerken hayalinizde istediğiniz yere gidebilirsiniz. Hatta çok güzel hikayeler yazabilirsiniz.

Şimdiki mesleğimi bulana kadar hep yanlış yerlerde zaman harcadım. Çizimim iyi diye mimarlık okudum. Masa başında saatlerce çizim yapmak hareketli iç dünyama ters düşüyordu. Rahat olmalıyım, özgür çizmeliydim.

Grafikerliğe geçtim. Özgün tasarımlar yapabilir, özgürce çalışabilirim sandım. Yine masabaşı ve üzerine bir de bilgisayarda bir sürü program öğren… Programların üst versiyonlarına ayak uydur… vs vs…

Nereye gitsem hep çocuk görme isteğim gün geçtikçe artıyordu. Kendimi parklara atıyordum. Hem geçimimi sağlayacak hem de beni mutlu edecek bir işim olmalıydı. Oyunculuk yönümü biliyordum ama büyüklere oynamak çok sıkıcıydı. Çünkü ruhum hep çocuktu.

Her yerde çocuk sesleri duymalıydım. Onların hayallerini görmeli ve ne hissettiklerini bilmeliydim.

İçine kapanık diye tabir ettiğimiz çocuklar, aslında kimsenin göremediklerini görürler. Ağlamaklı ve kaçamak bakışları her şeyi anlar ama henüz önyargı oluşmadığından anlam yükleyemezler. Çok sonra, hafızalarında yer etmiş bazı şeyleri büyüdükçe anlarlar.

Çocukluğunu unutmayan insanlar, büyüdükleri zaman, çocukları en iyi anlayan insan olurlar.

Ben geç de olsa çocuk tiyatrosunu seçtim. Kendimi burada buldum. Özgürüm, mutluyum, üretiyorum, hareket ediyorum ve geçmişte yeteneğimin olduğu ama yapmak istemediğim meslekleri şimdi kullanıyorum. Afiş, broşür, kartvizit, web sitesi, oyun şarkıları, kostüm… Hepsini kendim yapıyorum.
Yanlış seçimler yapsak da, işe yarayacağı zamanlar geliyor.

Tiyatro eğitimi almaya başladığımda kimse benim bu işi yapabileceğime inanmadı. İş hayatında öyle ciddi bir giyimim ve ifade tarzım vardı ki; oyunculuktaki mimik hareketleri, duruşları yapmakta çok zorlanıyordum. Koyu renk kıyafetler, topuklu ayakkabılar, yapılı saçlar… Ne alaka? :)))

Masal Abla olmadan önce hanımefendi duruşumla kimseleri inandıramadım.
Bana sadece çocuklar inandı. Çünkü onlar bizi herkesten daha iyi görüyor.

Pembe tulumum, renkli ayakkabılarım ve kısa saçlarımla şimdi mutluyum. Mutlu olan insan mutlu eder.
Diyeceğim şu ki; İçine kapanık çocuk yoktur. Keşfedilmemiş yetenek vardır.
Sevgiyle…
Masal Abla

 

Exit mobile version