Dağdaki Talih
Şaşkınlığa düşen oduncu kekeleyerek adını söyleyince, “Bak” demiş kız, “Sen beni tanımazsın. Ama ben seni tanırım. Ben senin talihinim. İşte o dalları kestiğin yerde hak ettiğin paralar duruyor, al onları.” “Para mı, ne parası” demiş, oduncu ürküntü içinde. “Elbette sen bunca hakkınla yıl çalıştın, çok paran oldu. Hiç korkma, al onu. Bu paranın hepsi senindir. Ne istersen yapabilirsin onunla.”
Başka soru soramadan almış adamcağız paraları. Tüm olanları bir düş sanıyormuş. Yarı şaşkın yarı sevinçli evine dönmüş. Evde eşi de inanamamış anlattıklarına. Kısa zamanda hayatları birden farklılaşmış, mutlu olmuşlar. Herkes görüyormuş yaşamlarının değiştiğini. Başlamışlar bu parayı nereden buldunuz diye zavallıları sorgulamaya. Merak ediyorlarmış nasıl elde ettiklerini, böyle evi yeniden döşeyecek, yeni mobilyalar, giysiler alacak zenginliği. Adam sorulara cevap verirken yalnızca diyormuş ki, “Dağda talihimle konuştum.”
Köyün en tembeli olan bir adam bunu duyunca acele koşup dağa çıkmış talihini aramaya. Dağın içinden bir kocakarı çıkmış
“Ya nasıl olmalıydım sence? Hiç çalışmadan talih istiyorsun. Önce çaba göster, sonra görelim ne ola…”
Tembel adam çalışmak lafını duyunca kuyruğuna neft yağı sürülmüşçesine yokuştan aşağı doğru koşmuş, sonra da bir şeycik edinememiş yaşamında. Eren ermiş muradına, biz de geldik masalımızın sonuna.
Meksika Masalı