Hasan İle Emine’nin Acı Hikayesi; Hasan Boğuldu Efsanesi
Hikayeye göre, 1800’lü yıllarda Edremit pazarı çarşamba günleri kurulurmuş. Yörenin tüm köylüleri pazara gelir malını satıp, ihtiyaçlarını pazardan giderirlermiş.
Kazdağı’ nın, bin beş yüz metre yükseklikte bulunan Sarıkız zirvesinin eteğinde kurulu bir oba varmış. Obanın güzel kızı Emine, her çarşamba
pazara gelir, beş saatlik yoldan getirdiği sütü, peyniri ve balı Hasan’a verir, Hasan’dan sebze alırmış. Pazar dönüşü birlikte Zeytinli Köyü’ne kadar yürürler, Emine daha sonra dört saatlik dağ yolundan obasına dönermiş.
Emine ile Hasan bir gün evlenmeye karar vermişler. Emine’nin obasının geleneklerine göre Hasan’ın, Emine’nin obasında yaşaması zorunluymuş. Hasan’ın annesi, yalnız kalacağını bilerek bu olaya sıcak baksa da Emine’nin ailesi, Hasan’ın zorlu dağ hayatına uyum sağlayamayacağı düşüncesindeymişler. Bu yüzden Hasan’ın zorlu doğa koşularına uyum sağlayıp sağlayamayacağı konusunda onu sınamaya karar vermişler. Sınavda başarılı olursa Emine ile evlenmesine izin vereceklermiş.
Hasan, annesi ile vedalaştıktan sonra tuz dolu bir çuvalı, anlaşma gereği Emine’nin obasına kadar sırtında taşımak üzere Emine ile birlikte dört saatlik dağ yoluna koyulmuş. Bir saatlik yürüyüş sonunda Beyoba Köyüne varmışlar. Tuz, Hasan’ın sırtını yakmaya başlasa da iki saatte Sutüven Şelalesine ulaşmışlar. Yol şelalenin oluşturduğu derenin içinde kaybolmuş olduğundan taştan taşa atlayarak ilerlemek Hasan’ı çok yormuş. Gökbüvet’e geldiklerinde Hasan yorgunluktan yere yığılmış. Emine ne kadar teşvik etse de Hasan düştüğü yerden kalkamamış ve Emine’ye başka bir yere kaçmalarını teklif etmiş. Emine çok inatçı ve ailesine bağlı bir kız olduğundan tuz çuvalını da sırtına alıp, Hasan’ın “Beni burada bırakma, bir yere gidemem, burada ölürüm” haykırışlarına kulak asmadan yoluna devam etmiş. Obasına vardığında Hasan’ı geride bıraktığı için pişman olmuş, ancak akşam olduğu için Hasan’a bakmaya da gidememiş.
Sabah olduğunda Emine Gökbüvet’e gitmiş; Hasan’ı orada bulamamış. Hasan’ın annesinin de her yerde aramasına rağmen, Hasan hiçbir yerde yokmuş. Günlerce aramışlar ama Hasan’ı bulamamışlar. Emine o günden sonra Hasan’ın onu çağıran sesi kulaklarında çınlayarak Gökbüvet’te mecnun mecnun dolaşır dururmuş. Günlerden bir gün Hasan’a hediye ettiği çevreyi Gökbüvet’ in sularında bulmuş ve o çevre ile kendini ulu bir çınar ağacına asmış. O günden sonra Gökbüvet ‘in adı Hasan Boğuldu, çınarın adı ise Emine Çınarı olmuş.
Bugün Kaz Dağı’nda Gökbüvet’e gidenler bu efsanenin söz ettiği yerleri gezerken Emine’nin”Hasan, Hasan!’’ diyen sesini duyar gibi olurlarmış.