“06.02.2023”

DEPREM

“06.02.2023”

Bilmem, böylesi acı sözlere nereden başlanır, nasıl başlanır?

Bilmem, böylesi acı olaylar neden olur, niçin olur?

Ve bilmem, böylesi güzel çocuklar ölünce ne hisseder, nereye gider?

Bana sorsalardı, yani dün diyorum, dün sorsalardı, “Ölmek ne demek?” diye, “Yoruluncaya kadar yaşamak, sonra yazlık evinin denize bakan bir koltuğunda huzurla uykuya dalmak.” derdim. Bugün sorsalar, boğazım tıkanır, “Acı.” diyebilirim sadece, “Çok acı.”.

Yani bir daha konuşmayacağız, sesini hiç duyamayacağım, yüzünü göremeyeceğim, acı… Yeni şeyler olacak, sen bilemeyeceksin, yeni şarkılar çıkacak, dinleyemeyeceksin, bir mesleğin olmayacak, o çok istediğin köpeği de sahiplenemeyeceksin, yarım kalmak çok acı…

Ölenler -nereye gidiyorlarsa- yalnız gitmiyorlarmış. Ardında kalanları da götürüyorlarmış kendileriyle.  Yalnız sen ölmedin o karanlık enkazda, ben de bir parça öldüm, benden bir şeyler aldın götürdün kendinle. Gülemiyorum artık, her gün geçtiğim yollar o kadar kirli, baktığım her yüz o kadar üzgün ki… Kuşlar bile kederli ötüyor sanki, kediler dalgın dalgın yürüyor sokaklarda. Yüzümde bir ıslaklık hissedince fark ediyorum ağladığımı, gözyaşlarım kendiliğinden düşüyor kirpiklerimden. Yatağıma uzandığımda artık seni örten şeyin kara, soğuk bir toprak parçası olduğunu hatırlıyorum, içim ürperiyor. Çok tuhaf, sanki varsın gibi, uzakta da olsan varsın, hayattasın, arasam konuşuruz, mesaj atsam dönersin, gecelere kadar yazışırız. Çok tuhaf, yok olmak çok tuhaf.

04:17… Depremi duydum, ciddiye bile almadım, hatta içten içe kızdım aileme uykumu böldükleri için. Ayıp olmasın diye “İyi misin?” yazdım bir iki arkadaşıma ve sana. Sonra uyudum tekrardan. İhtimal bile vermedim, sabah olurdu, “İyiyim.” yazardın, “Dikkat et.” derdim, günlük hayatıma dönerdim. Yazmadın. Sabah oldu, bir sabahın ne kadar karanlık olabileceğini o zaman anladım. Yıkımı gördüm, korktum, dua ettim, aradım, açmadın.  Acı haberi aldım, o kadar ani, o kadar beklenmedikti ki, ağlayamadım bile. Bir sabahın ne kadar karanlık olabileceğini o zaman anladım, sabahların her zaman aydınlık getirmediğini…

Ölüme yaklaşanlar hayatın film şeridi gibi gözlerinin önünden aktığını söyler. Biri ölünce de bu oluyor, onunla ne yaşadıysanız hatırlıyorsunuz. Ben de hatırlıyorum. “Büyüyünce ne olacaksın?” demiştin, “Doktor veya belki yazar… Politikacı da olabilir.” demiştim. “Olursun.” demiştin, sanki dünyanın en başarılı insanına bakar gibi, belki öyle görüyordun. Ama vazgeçtim ben… Ne doktor olacağım ne yazar ne de politikacı… Ben inşaat mühendisi olacağım. Çalmayacağım, hiçbir hata yapmayacağım. Yıkılmayan güzelim evlerle donatacağım memleketin dört tarafını. Bahçelerinde çiçekler olacak, çocuklar mutlu mutlu koşacak, oynayacak ve ölmeyecekler karanlık enkazların altında…

EZGİ

hikaye, hikaye okuma, ağlatan hikayeler, acıklı hikayeler, duygusal hikayeler, aşk hikayeleri, deprem, deprem gerçekleri, inşaat mühendisi, gerçek hikaye, yaşanmış hikaye, yaşanmış deprem hikayesi, gerçek deprem hikayesi,

Exit mobile version