Korku Hikayeleri

Hayalet Denizci Adalet Peşinde

Korku Hikayesi

Hayalet Denizci Adalet Peşinde

Amerikalı genç bir denizcinin ruhu esrarlı ölümündeki gerçeğin aydınlanması için, 2 yıl boyunca annesini Portland’daki evlerinde ziyaret etti. Teğmen James Sutton yüzyılın başlarında yaşamış büyük bir orta sınıf aileden gelmekteydi. Ailesi onun Annapolis Askeri Akademisi’ne kabul olmasına çok sevinmişler, bununla gurur duymuşlardı. Artık dört gözle ondan gelecek mektupları bekliyorlar, postacıyı kapıda karşılıyorlardı. 14 Ekim sabahı postacı geldiğinde annesi heyecanla posta kutusuna koştu ve her zaman olduğu gibi mektubu daha kapıda okumaya başladı. Düzgün yazılmış satırlar neşeli olaylar ve esprilerle doluydu. Fakat Bayan Sutton mektubu eline aldığında elleri titremeye başladı. İçi garip bir kuşku ve korkuyla doldu. Sanki çok kötü birşeyler olmuştu. Ertesi akşam ailesiyle birlikte otururken birden bire bir acıyla sarsıldı. Koşarak üst kata çıktı ve oğlunun mektubunu hiçbir şeyi kaçırmadığından emin olmak için bir daha okudu.

Ertesi gün, hâlâ kendine gelememişti Bayan Sutton. Kiliseye gitti, daha sonra eve dönüp günlük işlerle oyalandı. Fakat o garip hissi bir türlü atamıyordu içinden. Oğlu James’in zamansız bir şekilde eve döneceği doğmuştu içine. Hatta kızı Loui-se’e ağabeyinin odasını hazırlamasını söyledi. Bay Sutton’un işinden ayrılıp aniden eve gelmesi, hepsini şaşkına çevirdi. Yüzü bembeyazdı ve yıkılmış görünüyordu. “Size kötü bir haberim var” dedi ve o gün Annapolis’ten bir telgraf aldığını ve oğullarının kendini vurarak intihar etmiş olduğunu söyledi. Bayan Sutton koyu bir Katolikti ve oğlunun kendini öldürebileceğine inanmıyordu. “Tam o sırada” diye daha sonra yazdı Bayan Sutton, “James tam önümde durdu ve dedi ki: ‘Anne hâlâ beş yaşındaki kadar günahsızım. Ben hiçbir zaman kendimi öldürmem”. Bayan Sutton’dan başka kimse ne bir şey duymuş, ne de görmüştü. Fakat onun bu konudaki ısrarı karşısında, James’in ölümünün onu çok sarstığını ve bir şok geçirdiğini düşündüler.

Buna rağmen Bayan Sutton’un görünmeyen varlığı dinlerken ağzından dökülenler inkâr edilecek gibi değildi. James’in başına tabancanın kabzasıyla vurulmuş, diğer üç adam onu dövmeye, yüzünü toprağa sürtmeye başlamışlar. James’i tekmelerken de kol saati kırılmış. “Eğer alnımı görebilseniz, elinizi alnıma koysanız bana neler yaptıklarını anlardınız, Anne!” diye mırıldandı ruh. Gitmeden önce adını temize çıkarmalarını, aksi takdirde ruhunun hiçbir zaman huzura ermeyeceğini söyledi.

James’in ruhu 16 Ekim’de tekrar göründü. Bayan Sutton’un iddiasına göre ölümüyle ilgili daha detaylı bilgiler verip, yüzündeki yaraları, tahribatı gizlemek için başını nasıl bandajladıklarını anlatmış:

“Bütün yüzüm paramparça ve alnım kırık, çenemin sol tarafında bir şişlik var.” Daha sonra bunlara bir ispat olacak Bayan Sutton oğlunun hayaletini yüzü dağılmış ve bütün kanı gitmiş olarak gördü. Hayalet “Apoletlerimin birini bulamıyorum” diye acıklı bir yüzle imada bulundu annesine. Artık bütün ev hayaletin varlığı ile dolmuştu. Denizcinin küçük kardeşi Dan ağabeyini gördüğüne yemin ediyor ve kızkardeşi Louise onun varlığını içinde hissediyordu. Diğer kız kardeşi Daisy bir gece rüyasında kendisine kalabalık genç denizcilerin olduğu bir fotoğraf gösterildiğini gördü. Bu fotoğraftaki James’in arkadaşı Utley adındaki bir subaydan gözlerini alamıyordu. Rüyasında daha sonra, Bayan Sutton oğlunun bedeninin bir bodrumda saklanmış olduğunu ve bundan da Teğmen Utley’in sorumlu olduğunu anlattığını söyledi.

James’in ölümünden 3 hafta sonra Louise Annapolis’teki cenazeden döndü ve kardeşinin eşyalarını da beraberinde getirdi. Bunların arasında camı kırılmış bir kol saati de vardı ve bu James’in yaşadıklarının doğruluğunu kanıtlıyordu. Resmi kayıtlara göre Teğmen Sutton ve birkaç arkadaşı o gece bir eğlenceye gitmişlerdi. Kampa döndüklerinde oldukça içkiliydiler ve aralarında bir münakaşa başladı ve münakaşa kavgaya dönüştü ve birbirlerini tartaklarken James yere düştü ve onları öldüreceğine dair tehditler savurarak silah almak için çadırına koştu. Bundan dolayı onu tutuklamak için peşinden gittiklerinde aniden silahını kendine doğrultarak ateşledi. Yetkililerin bu açıklamasına Sutton ailesi inanmadı. Yapabilecekleri fazla bir şey olduğunu sanmıyorlardı. Askeri doktor soruşturmada James’in yüzünde en ufak bir tahribat olmadığına dair yemin etti ve intihar olduğuna karar verildi. Fakat bundan iki yıl sonra, James’in ailesi oğullarının cesedine otopsi yapılmasını istediler ve otopsi sonuçları gerçekten şaşırtıcıydı. Yapılan incelemeler James’in hunharca dövüldüğünü, yüzünün vurularak parçalandığını, alnının kırık ve sol çenesinin altında da bariz bir şişlik olduğunu ortaya çıkardı. Ayrıca otopsiden sonra kurşunun giriş açışının, insanın kendi kendine böyle bir açıyla vurmasının, olanaksız olduğu ve giysilerinde yapılan incelemede apoletlerinden birinin kopuk olduğu meydana çıktı. Daha sonra Sutton’lar Teğmen James’in bir cinayete kurban gittiğini açıklayan isimsiz bir mektup aldılar. El yazısından mektubu yazanın, cinayetin işlendiği gece partide bulunan bir hizmetkâr olduğu saptandı. Fakat onu bulmak için yapılan bütün girişimler boşa çıktı. Buna karşın hayalet huzura ermiş görünüyordu, iyi bir Katolik olarak adına sürülmüş “intihar” lekesinin silinmesi onu tatmin etmişti. Bayan Sutton ara sıra hâlâ onun hayalini görüyordu ama zamanla bu görüntüler zayıfladı ve sonra kayboldu. Adalet yerini bulmuştu.

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu