Masallar

Kastamonu Masalları; “Hacı Mahmut Ağa”

Kastamonu Masalları; “Hacı Mahmut Ağa”

Masal oku; Vakti zamanında memleketin birinde Hacı Mahmut Ağa namında bir ağa varmış. Bu adamın Yemen’den senede otuz yük para geliri varmış. Aziz Bey namında da bir oğlu varmış. Aradan epeyi bir zaman geçince paranın günü gelir fakat para gelmez. Para gelmeyince Aziz Bey, babasına:

“Baba, bize Yemen’den para gelecekti fakat gelmedi.”

“Oğlum hiç alâkadar olmuyorsunuz ki! İnsan biraz ilgilenir.”

“Tamam, baba. Ben gideyim de para neden gelmedi öğreneyim.” der.

Aziz Bey, iyi bir at ayarlayıp üstünü başını da tam tekmil giyindikten sonra Yemen’e gider. Yemen’e gelince, “En iyi otel nerede?” diye sorar. Daha sonra Arap Ömer’in otelinin daha iyi olduğunu öğrenir. Arap Ömer’in oteline giderler, atını ahıra bağladıktan sonra kendisi de otele girip oradakilerle uzun bir sohbete dalar. İlerden geriden konuşurken konu Hacı Mahmut Ağa’ya gelince Arap Ömer:

“Aziz Bey, ben sizin oraları pek makbul bulmuyorum.”

“Neden öyle olsun?”

“Ben senin ailenin ufak bir numunesini getirirsem, söyl

Akşam geç vakit olup herkes derin uykuya dalınca Arap Ömer sandığı açıp dışarı çıkar. Etrafa iyice baktıktan sonra bir odaya girip bakınca uyuyan üç-dört kişiyi görür. “Kız burada yok.” diyerek başka odalara bakmaya başlar. Başka bir odaya girip bakar ki, kız orada yatıyor. Kızın bileziği, kol saati, altınları başucunda duruyor. Kendi de uzanarak yatakta yatıyormuş Arap Ömer, ilk önce altınları falan alıp giderken aklına:

“Bunlar pazarda, çarşıda bulanan şeyler; adam bunları kabul etmez.” deyip geri dönerek kızın vücudundaki on para büyüklüğünde olan beni görür. Tekrar odadan çıkıp sandığa girer. Sabah olunca yaşlı kadın gelerek:

“Hay Allah razı olsun sizden.” diyerek hamalla sandığı alıp gider. Arap Ömer koca kadının evinde sandıktan çıkıp, kadının ücretini verdikten sonra hemen Yemen’e döner. Yemene varınca Aziz Bey’in yanına gider. İlerden geriden konuşurlarken Arap Ömer, elindeki altınları masanın üstüne koyunca Aziz

Bey:

“Bunlar çarşıda bulunan şeyler.”

“Aziz Bey gerisini söylemeyeyim. Şöyle şöyle miydi?”

“Tamam.” der.

Aziz Bey, Arap Ömer’in emrinde sakalık etmeye başlar, öbür tarafta Aziz

Beyin karısı:

“Baba, oğlanın nerede kaldı?”

“Kızım nereden bileyim. Bir araştırın bakalım.”

“Baba, ben bugün çarşıya çıkacağım.”

“Olur mu kızım?”

“Ben çıkacağım.” der.

Gelin, Aziz Bey’in bir takım elbisesini giyer, şapkasını da takıp çarşıya çıkar. Çarşıda bir demirciye rast gelir. Demircinin demirini dövmek için kullandığı çekiç tam yüz kilo geliyormuş. Gelin, demirciye:

“Şu çekici bana biraz verir misin?”

“Veremem, onun günlüğü şu kadar.”

“Senin bugünkü gelirin ne kadar?”

“İşte, beş yüz bin.”

“Al şu parayı da dükkânı kapat.” der.

Adam iki üç gün de kazanacağı parayı alır ve dükkânı kapatınca:

“Hanım size ne lazım?”

“Yemen’e gideceğiz. Vurmak, kırmak, dövmek, kesmek, biçmek gibi efelik lazım.”

“Bana yüz kilo demir alıver, ben güzel bir kılıç döveyim.” der.

Kadın, demirciye yüz kilo demir alıverir. Demirci de bu demirden güzel bir kılıç döver, ucuna da bir halka takıp sırtına takar. Demirci (Zıplatma Mehmet Ağa) iri yapılı, güçlü kuvvetli birisidir.

Kadın, otuz katır yükü de hazırlatıp doğruca Yemen’e giderler. Yemen’e varınca:

“Burada en iyi otel neresi?” diye sorunca Arap Ömer’in oteli olduğunu  öğrenir ve otele gider. Kadın, otele gitmeden demirciye:

“Eğer ben otelde rakı içmeye kalkarsam, bana şu şişelerden ver, karşımdakine de şu şişelerden ver.” der.

Kadın, bir şey döndüğünü anlar fakat ne olduğunu bir türlü çözemez. Otele gelince Arap Ömer:

“Hoş geldin, beş gittin beyim.”

Bizim Aziz Bey nerede kaldı, buraya geldiydi?”

“Aziz Bey aşağıda sakalık ediyor. Otuz yük para geliratını da bana hibe çekti.”

“Nasıl oldu bu?”

“Aziz Bey buraya para almaya gelince ben Aziz Bey’e:

“Senin ailenin birisinden şu kadar numune getirirsem parayı bana hibe edip, bir de sakalık yapar mısın?” dedim. O da kabul etti. Ben de memleketine gidip böyle böyle yapıp Aziz Bey’e anlatınca o da hem paradan vazgeçti hem de sakalık yapmayı kabul etti.” der. Kadınla Arap Ömer bir taraftan sohbet edip bir taraftan da rakı içerler. Arap Ömer:

“Hâlâ gelini öpmediğime yanıyorum. Gelinin kol saatini, bileziğini aldım fakat bunu kabul etmez diyerek gelinin üstü açılmış imiş şöyle bir bakınca benini gördüm.”

“İyi öpmemişsin Ömer Ağa.”

“Öpmediğime yanıyorum daha.” der.

Bunlar içtikten sonra gelin Zıplatma Mehmet Ağa’yı çağırıp:

“Al bunu ahıra at.”

“Zıplatayım mı?”

“Zıplatma, ahıra at.” der.

Zıplatma Mehmet Ağa, Arap Ömer’i ahıra atar. Arap Ömer’in sarhoşluğu geçince, Aziz Bey’i çağırtıp bir dolaba sokar. Demirciye de:

“Git, Arap Ömer’i al da gel.”

“Zıplatayım mı?”

“Yok zıplatma. Sen al da gel.” der.

Kadın, demirciye “Zıplat” dese demirci hemen Arap Ömer’i kesecek. Demirci, Arap Ömer’i getirip kadınla beraber tekrar içmeye başlar. Kadın:

“Ömer Ağa, bana demin konuşuverdiğini tekrar başından konuşuver.”

“Ben, Aziz Bey’le iddiaya girdiydim. Daha sonra Aziz Bey’in memleketine gidip bir kadın tuttum. Kadın beni sandığın içinde Aziz Bey’in evine soktu. Ben de orda böyle böyle yaptım da geldim.” der.

Aziz Bey’de dolaptan Arap Ömer’in anlattıklarını dinler. Ailesine herhangi bir şey olmadığını, Arap Ömer’in hileyle evlerine girdini öğrenir. Kadın, demirciye:

“Al da şunu ahıra at.” der.

Demirci, Arap Ömer’i ahıra atar. Aziz Bey de Arap Ömer’in evindeki iki tane oturağın ayağının altına beyin mührünü basar. Orada hatırı sayılır birisi daha varmış. Aziz Bey bu adamın yanına giderek:

“Bizim senelik otuz yük para geliratımız vardı. Bu para nerde?”

“O para, Arap Ömer’in imzasıyla gelir.”

“Sizin Arap Ömer dediğiniz kim? Bizim kapımızın lalası o.”

“Nasıl olur ya! O bu otelin sahibi.”

“Bizim lalamızın oturaklarında iki tane mühür vardır. Alın da gelin şu oturakları.” der.

Zıplatma Mehmet Ağa, gidip oturakları getirince bakarlar ki oturakların ayaklarında iki tane mühür var. Aziz Bey:

“Bakın bu bizim lalamızdır. Takın şunun boynuna urganı da biz giderken götüreceğiz.” der.

Arap Ömer’in boynuna bir urgan takıp Zıplatma Mehmet Ağa’nın eline verirler. Otuz yük para gelirini de hayvanlara yükleyip, Aziz Bey de hanımının getirdiği elbiselerini de giyerek yola çıkarlar. Giderken Arap Ömer, atından inmeye çalışınca Zıplatma Mehmet Ağa:

“Rahat dur, yoksa zıplatırım seni.” deyince Aziz Bey:

“Bırak Mehmet Ağa! Şuradan geçerken atıver göle.” der demez, Zıplatma Mehmet Ağa, Arap Ömer’i hemen göle atar. O devirde de Aziz Bey’e birkaç kişi öldürmesi sorulmazmış. O kadar söz sahibi birisiymiş. Aziz Bey, karısı ve Mehmet Ağa evlerinin önüne kadar gelirler. Getirdikleri yükleri falan yıkınca Hacı Mahmut Ağa da önlerine inip bunları karşılar. Aziz Bey, Zıplatma Mehmet Ağa’ya bir yük altın vererek gönderir. Aziz Bey ve karısı da yeniden bir nikâh yaparak mutlu bir şekilde yaşamaya devam ederler. Ondan sonra her sene otuz yük paraları da gelmeye devam eder.
MEHMET ATASOY

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu