Macera HikayeleriMurat Canpolat

Gizemli Yolculuk Hikayesi -Mektup- 2. Kısım 21. Bölüm

Gizemli Yolculuk Hikayesi

Ahmet, bu ikazdan sonra mahçup bir şekilde boynunu eğerek:

– Haklısın Fatih Baba, öyle yapmamam gerekiyordu, ama kızının hasta olduğunu duyunca dayanamadım ve o tepkiyi gösterdim, dedi ve yere eğilip Kerim Ağa’nın kolundan tutarak koltuğa oturmasını sağladı. Daha sonra yaptığı hareketten dolayı ondan özür dileyerek:

– Kızını sevdiğimi bildiğin halde neden bize bu revayı gördün, dedi ve ayağını göstererek ona:

– Bak, senin yüzünden topal kaldım.

Kerim Ağa, koltuğun üzerinde yediği dayağın etkisini üzerinden atmaya çalışırken bir taraftan da ‘kızım, kızım kızım çok hasta ne olur ona yardım edin. Ne olur bir de Ahmet’i çağırın.’ diyor bunu sürekli tekrar ediyordu.

Ahmet, Kerim Ağa’nın kendini dinlemediğini görünce endişe içerisinde Fatih Baba’ya dönerek:

– Fatih Baba, Kerim Ağa beni dinlemeyecek kadar kendinde olmadığına göre Selma çok hasta. Ne olur ona yardım edelim. Belki, yaptığımız bu yardım sonucunda Kerim Ağa, kızını bana vermeye razı olur.

Fatih Baba, gülümseyip Ahmet’in heyecanını giderdikten sonra ona:

– Ahmet, heyecanını anlıyorum, ama ilk önce Kerim Ağa’nın kızına ne olduğunu öğrenmemiz lazım. Bunun için de ilk önce Kerim Ağa’nın kendisine gelmesi gerekiyor, onun için yardımcı ol onu kendisine gelmesini sağlayalım, dedi ve Ahmet’e ‘koş kâhyaya söyle kolonya getirsin’ demesi üzerine Ahmet, Fatih Baba’nın sözünü ikiletmeden yerinden fırladı ve kâhyaya kolonya getirmesini söyledi ve tekrardan geri döndü. Kâhya kolonya getirince kolonyayı Kerim Ağa’nın yüzüne gözüne sürüp onun kendisine gelmesi için uğraştılar.

Kerim Ağa, onca uğraşlarına rağmen kendisine gelmeyince doktor çağırmak zorunda kaldılar. Doktor gelince onu muayene etti ve iğne vurdu. Bu iğnenin tesiriyle kendisine gelen Kerim Ağa, şaşkın bakışlar arasında yere eğilip Ahmet’in ayağını öpmeye çalıştı ve daha sonra ayağa kalkarak Ahmet’in yüzünü öptü. Ona adeta yalvarırcasına bakarak:

– Ahmet, biliyorum hem sana karşı hem de kızıma karşı çok suçluyum. Benim gaddarlığım yüzünden ikinizde çok çektiniz. Benim bu kötü huylarım yüzünden kızım yataklara düştü ve şu an durumu çok kötü. Onu ancak senin sevgin iyileştirebilir. Ne olur beni affet ve kızıma yardım et. Eğer o iyileşirse sana söz veriyorum kızımı sana vereceğim ve bütün düğün masraflarını ben üstleneceğim. Ayrıca bütün kötü huylarımı üzerimden atmak için elimden gelen her şeyi yapmaya çalışacağım.

Ahmet, Kerim Ağa’nın sözlerini duyduktan sonra adeta uçacak gibi oldu. Yüzü gülmeye başladı ve yerinde duramaz oldu. Onun bu halini gören Fatih Baba, onun omzuna şefkatle dokunduktan sonra Kerim Ağa’ya dönerek:

– Kerim Ağa, ilk önce neler olduğunu anlat. Kızın neden hasta oldu ve senin bu halin ne böyle?

Kerim Ağa, Fatih Baba’nın sorusu üzerine üzgün bir ifadeyle:

– Senin, beni son ikazından sonra bir rüya gördüm. Rüyamda pirifâni bir ihtiyar karşıma çıktı ve onun elinde de topuza benzer alet vardı.  Bu pirifâni ihtiyar bana ‘eğer bütün yaptıklarına pişman olmaz, kızını da sevdiği adama vermezsen elimde gördüğün bu topuzu başına vuracağım. Ayrıca kızına da musallat olup onun hasta olmasına sebep olacağım’ dedi. Ben başta bunun bir rüya olduğuna kanaat getirip eski hallerime devam ettim. Bu şekilde de devam ettikçe de o rüyayı tekrar tekrar gördüm. Kızım hasta olmadan ve bende bu hale gelmeden evvel gördüğüm o rüyada ise o pirifâni ihtiyar elindeki topuzu başıma vurdu ve kızarak yanımdan uzaklaşıp kayboldu. O uzaklaştıktan sonra müthiş bir baş ağrısıyla uyandım ve kızımın ‘baba çok hastayım, ne olur bana yardım et’ diye sesini duydum. O gün sabahı dar ettim ve çareler aramaya başladım. Bütün çabalarıma rağmen ne kendime ne de kızıma bir çare bulabildim. Tam ümidimi kaybetmek üzereydim ki siz aklıma geldiniz ve içime o anda bir ümit doğdu. Kendimi ve kızımı iyileştirebilmenin çaresini bulabilmek için sizin yanınıza geldim. Ayrıca kızımı sevdiğine kavuşturmaya karar verdim. İşte başıma gelenler tümüyle böyle, dedi ve hem Fatih Baba’ya hem de Ahmet’e dönerek ‘ne olur, artık bana yardım edin.’ Dedi ve başını yere eğerek ağladı.

Fatih Baba ve Ahmet, Kerim Ağa’ya ne yapabileceklerini konuşurlarken o sırada Hasan Dr. Burak’a evden çıkalı uzun zaman olduğunu, hamile olan karısının muhtemelen çocuğunu dünyaya getirmiş olduğunu söylüyor, ailesine olan özlemini dile getiriyordu.

Önceki sayfa 1 2 3 4Sonraki sayfa

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu