Ormana Gömülen Ceset

Ormana Gömülen Ceset

Çavuş Peters, maiyetindeki genç polis Johnson’un birkaç zamandır pek düşünceli olduğunu fark etmişti. Bir vakitler pek neşeli ve uyanık olan Johnson, her nedense son zamanlarda neşesini kaybetmişti.  Âmiri kendisine bu halinin sebebini sorunca sadece ailevi meselelerden dolayı canının sıkıldığını söylemekle yetindi.

Çavuş Peters, çok sevdiği Johnson’un üzüldüğünü tahmin ediyordu. Johnsonlar hiç de uygun bir çift değillerdi.  Bn. Johnson’un, bir polis karısının alamayacağı derecede pahalı elbiselerle gezmesi Hestin köyü halkı arasında dedikodu mevzuu olmuştu. Esasen kadın, gururlu tavırları yüzünden, köylüler tarafından hiç sevilmiyordu.  Çavuş Peters, Johnsonlar’ın sık sık kavga ettiklerine şahit olmuştu. Evlerinin önünden her geçişinde, yüksek sesle münakaşa ettiklerini duyardı.

Çavuş Peters, Johnsonlar’ın geçimsizlik sebebini düşünürken Bayan Davidson çıkageldi. Köyün en faal insanlarından biri ve civarın hemen bütün hayır cemiyetlerinin üyesi olan bu kadın, bilhassa dedikoduculuğuyla şöhret almıştı.

Bayan Davidson, pek heyecanlı görünüyordu. titreyen bir sesle:

Peters kulaklarına inanamayarak Bn. Davidson’a  bakıyordu.

Çavuşun sesini çıkarmadığını gören Bn. Davidson devam etti:

Peters sert bir sesle, kadının sözünü kesti.

Bn. Davidson memnun bir tavırla;

Bn. Davidson gittikten sonra, Çavuş Peters, bu kadının hakikaten her şeyi bildiğini kendi kendine itiraf etmek zorunda kaldı.

Biraz sonra Johnson yanına geldiği vakit, Çavuş Peters onun ağzından bir şeyler öğrenmek istedi.

Zavallı genç, üzgün bir tavırla:

Polisin sesindeki ümitsiz ifade Peters’i şaşırttı.

O akşam eve dönerken Çavuş Peters o kadar dalgındı ki kapısının önünde duran Bn. Peterson’u az daha görmüyordu.  Köyün öğretmeni olan Bn. Peterson, çoğu zaman mütehakkim ve heyecansız bir kadın olmasına rağmen, o akşam her nedense bir şeyden korkmuş görünüyordu. Titreyen bir sesle:

Geceleyin Çavuş Peters, kazmalar ve küreklerle yüklü dört polisie Tinden Ormanına gittiği vakit, yağmur yağmaya başlamıştı. Bir ağacın dibindeki mezarı kolayca buldular.  Toprağın henüz sertleşmemiş olması, kazıyı kolaylaştırıyordu.

Yarım saat kadar sonra, mezar açılınca, polislerden biri;

O akşam köpeğin mezarı tekkrar açıldı. Fakat içinden bayan Johnson değil, Johnson’un kendisinin cesedi çıktı.

Birkaç gün sonra, Çavuş Peters ile,âmiri Müfettiş Jones, orta İngiltere’nin bir şehrinde trensn indiler. Karakolda şehrin polis müdürü ve temiz giyimli ve sinirli görünüşlü bir adam olan Basil Renton kendilerini bekliyordu. Bn. Davidson’un dedikoduları ve otomobilin numarası sayesinde, Basil Renton’un izini bulmak kolay olmuştu.

Kendisine Peggy Johnson’u tanıyıp tanımadığı sorulunca Rennton şaşaladı. Hiç Hestin köyüne gidip gitmediği sorulunca ise rengi değişmeye başladı. Fakat ağzından bir tek laf almak kâbil olmadı.

Bunun üzerine Çavuş Peters hileye müracaat etti.

Basil Renton, bu sözleri duyar duymaz, oturduğu yerde çöktü kaldı.

Exit mobile version