Korku Hikayeleri

Korku Hikayesi; Hayaletin Laneti 2. Bölüm

“Horshaw’dan kötü haberler var,” dedim, nefes alış ve­rişimi düzene sokmaya çalışarak. “Üzgünüm ama kardeşiniz­le ilgili. Doktor onu kurtaramamış. Dün sabah ölmüş, şafak sökmeden hemen önce. Cenaze töreni cuma sabahı olacak.”

Hayalet derin derin göğüs geçirip birkaç dakika boyunca konuşmadı. Ne söyleyeceğimi bilemediğimden ben de konuşmadım. Neler hissettiğini kestirmek güçtü. Kırk yıl­dan uzun süredir konuşmamışlardı, yani o kadar da yakın olamazlardı, ama ne olursa olsun rahip onun kardeşiydi ve kavgalarından öncesine ya da çocukluklarına dair bazı güzel anıları olmalıydı.

En sonunda Hayalet yeniden göğüs geçirip konuştu:

“Hadi bakalım evlat, erken bir akşam yemeği yiyebiliriz.”

Sessizce yedik. Hayalet yemeğini karıştırıp duruyordu ve bunun kardeşiyle ilgili kötü haber yüzünden mi, yok­sa hastalığından bu yana iştahına kavuşamamasmdan mı olduğunu düşündüm. Yemeğin nasıl olduğunu sormak için de olsa, genellikle birkaç söz ederdi. Bu neredeyse adet halini almıştı, çünkü Hayalet’in yemekleri yapan evcil öcüsünü hoş tutmamız gerekiyordu, çünkü küsebiliyordu.

Akşam yemeğindeki övgüler çok önemliydi, yoksa ertesi sabah sucuklar yanık gelebilirdi.

“Harika bir güveç,” dedim en sonunda. “En son ne za­man bu kadar güzelini yediğimi anımsamıyorum.”

Öcü çoğu zaman görünmezdi, ancak bazen iri, kızılımsı sarı renkte bir kedi şeklini alır ve eğer gerçekten keyiflendiyse mutfak masasının altında bacaklarıma sürtünürdü. Bu kez en ufak bir hırlama sesi dahi çıkarmıyordu. Ya pek inandırıcı konuşamamıştım ya da kötü haberler yüzünden sessizdi.

Hayalet aniden tabağım itip sol eliyle sakalını sıvazladı.

“Priestown’a* gidiyoruz,” dedi bir anda. “Yarın sabah ilk iş yola çıkacağız.”

Priestown mu? Duyduklarıma inanamıyordum. Hayalet oradan veba mikrobu varmış gibi çekinirdi ve bir keresinde oraya asla adımını atmayacağını söylemişti. Bunun sebebini açıklamamıştı, ben de sormamıştım, çünkü bir şeyleri açıklamak istemediğinde bunu mutlaka fark ederdiniz. Ama kıyıya çok yakınken ve Ribble Nehri’ni geçmemiz gerektiğinde Hayalet’in bu kasabaya olan nefreti tam bir işkenceye dönüşmüştü. Priestown Köprüsü’nden geçmek yerine iç kısımlara doğru kilometrelerce yol katedip bir sonraki köprüye gitmiştik.

“Neden?” diye sordum. Sesim fısıltı gibi çıkmıştı, söyleyeceklerimin onu sinirlendirip sinirlendirmeyeceğini dü­şünüyordum. “Cenaze için Horshaw’a gideceğimizi düşün­müştüm.”

“Zaten cenazeye gidiyoruz evlat,” dedi Hayalet. Sesi sakin ve sabırlıydı. “Aptal kardeşim yalnızca Horshaw’da çalıştı, ama yine de bir rahipti. Eyalette bir rahip öldüğün­de naaşım Priestown’a götürürler ve kilise bahçesine göm­meden önce oradaki büyük katedralde bir cenaze töreni düzenlenir. Yani son görevimizi yapmak üzere oraya gidi­yoruz. Ama tek sebep bu değil. O kahrolası kasabada yarım kalmış işlerim var. Defterini çıkar evlat. Boş bir sayfa açıp su başlığı at…”

Priestown: İngilizce ‘rahip’ anlamına gelen priest ve ‘kasaba’ anlamına gelen town kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş kasaba adı.

Güvecimi bitirmemiştim, ama hemen söylediğini yap­tım. ‘Yarım kalan işler’ dediğinde hayaletlere özgü bir işten bahsettiğini biliyordum ve cebimden mürekkep hokkamı çıkarıp tabağımın yanına koydum.

Aklıma bir şey geldi. “Şu benim bağladığım deşiciyi mi kastediyorsunuz? Kaçtığını mı düşünüyorsunuz? Üç metre kazacak zamanımız yoktu. Priestown’a gittiğini mi düşünüyorsunuz?”

“Hayır evlat, sen iyi iş çıkardın. Orada bundan çok daha kötü bir şey var. O kasaba lanetli! 20 – 25 yıl önce karşılaş­tığım bir şeyin laneti var orada. O zamanlar benim canıma okudu ve altı ay boyunca yataktan kalkamadım. Hatta ne­redeyse ölüyordum. O günden bu yana asla geri dönme­dim, ama şimdi zaten oraya gitmemiz gerekiyorsa şu yarım kalmış işle de ilgilenebilirim. Hayır, o lanet kasabanın ba­şındaki bela, sıradan bir deşici değil. ‘Zehir’ isminde, çok eski bir ruh ve türünün tek örneği. Giderek güçleniyor, yani bir şeyler yapılması gerek ve bunu daha fazla erteleyemem.”

Yeni açtığım sayfanın üstüne ‘Zehir’ yazmıştım ki Haya­let beni şaşırttı, başını iki yana salladıktan sonra esnedi. “Düşündüm de, bu iş yarını bekleyebilir evlat. Yemeğini bitirsen iyi olur. Yarın sabah erkenden yola çıkacağız, bir an önce yatmamız lazım.”

Joseph Delaney

  1. Kitap Hayaletin Çırağı
  2. Kitap Hayaletin Laneti

Hikayenin Bölümleri

Hayaletin Laneti 1. Bölüm İçin TIKLAYINIZ

Hayaletin Laneti 2. Bölüm İçin TIKLAYINIZ

Hayaletin Laneti 3. Bölüm İçin TIKLAYINIZ

Hayaletin Laneti 4. Bölüm İçin TIKLAYINIZ

Hayaletin Laneti 5. Bölüm İçin TIKLAYINIZ

Hayaletin Laneti 6. Bölüm İçin TIKLAYINIZ

Hayaletin Laneti 7. Bölüm İçin TIKLAYINIZ

Hayaletin Laneti 8. Bölüm İçin TIKLAYINIZ

Hayaletin Laneti 9. Bölüm İçin TIKLAYINIZ

Hayaletin Laneti 10. Bölüm İçin TIKLAYINIZ

Hayaletin Laneti 11. Bölüm İçin TIKLAYINIZ

Hayaletin Laneti 12. Bölüm İçin TIKLAYINIZ

Hayaletin Laneti 13. Bölüm İçin TIKLAYINIZ

Hayaletin Laneti 14. Bölüm İçin TIKLAYINIZ

 

 

Önceki sayfa 1 2 3 4

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu