Dehşet ÖyküleriGenesisKorku HikayeleriSizden Gelenler

GENESİS’İN MUHTEŞEM KORKU HİKAYELERİ “TOTEM”+18

Hasan, dirseğini dizine dayamış olduğu kolunu kaldırıp, avucunun içiyle yüzünü ovuşturdu ve sonra kıkırdayarak güldü. Ardından yine aynı elinin parmaklarını tarak gibi yaparak boynunu pençe darbeleriyle dövüyormuş gibi kaşımaya başladı ve bunu yaparken de başını diğer tarafta doğru eğerek, ağzını, gülmekte olan aptal ifadeli bir adamın ya da kaşınan uyuz bir köpeğin ağzı gibi çarpıttı. Daha sonra oturduğu yerde sıçrayarak aniden Nurşen’e doğru döndü ve “Biz en iyisi, gözlemi burada yapalım hayatım. Bugün benim için de yorucu bir gündü.” dedi.

“Saçmalama Hasan!” diye ona karşı çıktı Nurşen, ”Bunun ne kadar ender rastlanan bir olay olduğunun farkında değil misin? Gezegen dizilimini burada, şehrin ışıklarının ortasında durup gözlemlememi benden nasıl beklersin? Masal Parkı’na gitmeliyiz ve orada bu göksel harikanın büyüsünü bütünüyle hissetmeliyiz ve böylelikle çakralarımızı gezegenlerin enerjilerine açarak ruhlarımızı arındırmalıyız.”

“En son ne zaman duş aldığını hatırlıyor musun, Nurşen?” diye sorduğumda, Nurşen önce şaşkınlıktan bir süre donup kaldı; sonra sanki bu duyduğu şeyin yersiz bir şaka olduğunu umarcasına sahte bir gülümseme yerleştirdi yüzüne; ama bu gülümseme tutunacak bir yer bulamadığı güzünden yavaşça kayıp giderken, gözleri dehşetle büyüdü ve

“Hatırlayamıyorum, Allah kahretsin! Neden hatırlayamıyorum” dedi ve sonra aniden aklına bir şey gelmişçesine dudaklarını hafifçe aralayarak, gözlerini göz çukurlarının içinde delice döndürdü ve “Uzun zaman olmuş olmalı, ama neden böyle bir şey yapmış olduğumu anlayamıyorum. Bana neler oluyor?” diye ekledi.

“Bu durumda olan sadece sen değilsin Nurşen.” diye karşılık verdim, “Bir şeyler oluyor ve her nasılsa insanlığımızı gittikçe kaybediyoruz. Bu şey her neyse kolektif psikolojiyi etkisi altına alıyor.”

“Onlara aşağılık maymunlar olun dedik.” diyerek, oturduğu yerden ayağa fırladı Hasan ve sonra biz onu şaşkın gözlerle izlerken “Kuran’da böyle yazıyor, hiç duymadınız mı? Günahkar insanların bu şekilde cezalandırıldığından bahsediyor. Şimdi olan şey de işte böyle bir şey, bilinçaltındaki suçluluk duygusu kendini hayvansal davranışlar olarak dışa vuruyor; ama bunu şimdi ne tetiklemiş olabilir ki?” diye ekledi.

“Gezegenler…” diye karşılık verdim, “Hizalanan gezegenlerin oluşturduğu gerilim insan psikolojisi üzerinde böyle bir etkiye neden oluyor olmalı, ama tıpkı senin de az önce söylediğin gibi sadece suçluluk duygusu hisseden insanlar üzerinde etkili, yani günahkar insanlar… Bu bir döngü ve bu şey geçmişte ilkel insanların birtakım vahşi hayvanlarla aralarında kutsal bir bağ kurmuş olmalarını çok iyi açıklıyor. Zaman içerisinde totem hayvanları, işlenmiş olan günahlardan ötürü korkulan ve aynı zamanda da saygı duyulan bir kutsal haline geldi. Gecenin ilerleyen saatlerinde tam dizilim gerçekleşecek ve her şey çok daha kötü olacak. Bugün, o hep bahsedilen ve geldiğinde günahkarlarla masumların birbirinden ayrılacağı gün.

Cümlemi bitirirken tüylerim diken diken oldu ve hemen ardından Hasan

“Kıyamet günü…” diye ekleyince ruhum dehşet verici bir ürpertiyle titredi.

“Siz neler saçmalıyorsunuz? Aman Allahım! İkiniz de aklınızı kaçırmışsınız. Kusura bakmayın ama burada daha fazla kalamayacağım.” diyerek ayağa kalktı Nurşen ve kapıya doğru yönelirken, Hasan onu kolundan tutup durdurdu ve “Nurşen, bu gece insanlar vahşi hayvanlar gibi birbirlerini parçalayacak, dışarı çıkman aptallık olur.” dedi.

Bunun üzerine Nurşen avuçlarını yüzüne kapatarak ağlamaya başladı. Hasan onu sakinleştirmeye çalışırken ayağa kalktım ve pencereye doğru yürüyerek dışarı baktım. Hava tamamen kararmıştı. Şehrin göz alıcı ışıkları uğursuz bir ahenkle titreşiyordu ve uzaklarda bir yerlerde sirenler çalıyordu. Dışarıda belli belirsiz bir uğultu vardı ve bir süre sonra bunun bağrışma sesleri olduğu fark ettim. Aşağıdaki caddede bir hareketlilik fark edip baktığımda ortalıkta koşuşturan insanlar gördüm. Herkes can havliyle bir yerlere kaçışıyordu. Az sonra dışarıda silah sesleri yankılanmaya başlayınca pencereden geri çekilip bir süre olduğum yerde öylece kalakaldım.

“Gezegenlerin dizilimi ne zamana kadar gözlemlenebilecek Nurşen?” diye sordum, fakat hala ağlamakta olan Nurşen’in yerine Hasan cevap vererek “İki hafta…” dedi.

Hızla yanlarına koşarak Nurşen’in omuzlarını kavradım ve onu sarsarak

“Bak Nurşen, ne olursa olsun bu evden dışarı çıkmamalıyız, anlıyor musun? Hep birlikte bunu atlatacağız.” dedim; fakat bu sözlerime, onun hıçkırıklarından başka bir yanıt alamadım.

O sırada Hasan sinirlerimi altüst eden bir kahkaha attı ve “Hala kurtulabilmeyi mi umuyorsun Yusuf? İki hafta dedim sana, sabaha kadar bile sağ kalabilirsek şanslıyız; çünkü hepimiz günahkarız.” dedi.

Çıldırmış gibi bir hali vardı ve onu kendine getirebilmek için yüzüne kuvvetli bir tokat attım, o da bana sert bir yumrukla karşılık verdi. Aldığım darbeyle birlikte geriye doğru sendeledim ama yeniden dengemi sağlayarak doğruldum. O sırada Hasan üzerime doğru var gücüyle koştu ve elleriyle boğazımı kavrayarak tırnaklarını boynuma geçirdi. Ellerinden kurtulmayı başaramayınca bileğini ısırdım, ta ki tadı damağımda yayılan sıcak kan beni kendime getirene ve Nurşen masanın üzerinden kaptığı kristal bir vazoyu başımın üzerinde parçalayıp beni yere serene kadar…

***
Kanepenin üzerinde yatarken gözlerimi açtığımda duvar saatinin akrebinin gece yarısına yaklaşmış olduğunu gördüm. Elimi, feci şekilde ağrıyan başıma götürdüğümde, ben bayılmadan önce Nurşen’in başıma vazoyla vurduğu yerdeki kocaman şişliği ve kuruyan kanın saçlarımda oluşturduğu sertliği fark ettim. Hasan ve Nurşen ortalarda görünmüyordu ama holden birtakım takırtılar geliyordu. Sesleri takip edip hole girdiğimde, holde duran portmantonun, dış kapının önüne çekilmiş olduğunu ve onun da yemek masası ve bir şifonyerle desteklenmiş olduğunu gördüm. Hasan ve Nurşen tüm bu mobilya karmaşasının önünde, arkaları bana dönük olarak hareketsiz duruyorlardı. Sanki gerçekleştirecekleri en ufak bir hareketin çıkaracağı sesin kendilerini ele vereceğinden ya da böyle bir sesin, dışarıdan kendilerine yaklaşması muhtemel bir tehdidin sesini gölgeleyebileceğinden korkuyor gibiydiler. Hasan birden irkildi ve sessiz ve temkinli adımlarla yavaşça kapıya doğru yaklaşıp kapının ötesindeki seslere kulak kabarttı.

“Neler oluyor?” diye sormak için ağzımı açtığımda Nurşen hızla bana doğru dönüp işaret parmağını duraklarının önüne götürdü ve ses çıkarmamamı ima etti. Aynı anda Hasan da korkudan kireç gibi bembeyaz kesmiş yüzünü bana döndü. Dehşetle büyümüş gözleri bana bakıyordu ama tüm dikkatini dışarıyı dinlemeye vermiş gibi görünüyordu. Nurşen dudaklarını ısırıyor; gergin bir şekilde ellerini ovuşturuyor; parmaklarını tutup büküyor; yumruklarını tırnakları avuç içlerine geçecek kadar sıkıyor ve ayak parmaklarının üzerinde, tıpkı titriyormuş gibi hızlı hızlı alçalıp doğrularak, ellerini tıpkı üzerlerine bulaşmış bir şeyden kurtulmak

Önceki sayfa 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11Sonraki sayfa

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

14 Yorum

  1. Yorumun altında cevapla butonu çıkmadı. Buradan yazıyorum. Daha yeni okumaya başladım 3. Sayfaya kdr gelebildim Açlık Çekenlere başladım, muazzam hatalarıyla birlikte acayip güzel bir hikaye olmuş. Sırayla ilerliyorum beğendiklerime hatrı sayılır yorum da yazınca yavaş ilerliyor. Arayı kapatayım ilk fırsatta bilim kurgu hikayenide kesinlikle okuyacağım. En mantıklısını yapmışsın, farklı tarzda hikaye yazman farkında olmadan diğer tarafa da katkı sağlayacaktır. Hep örnek verdiğim korkunun üstadı st. King de aynı numarayı yapar tüm hikayeleri korku değildir. Tıkandığı zaman nadasa bırakıp daha başarılı geri döner.

  2. Bravo. Herzamanki gibi muhteşemdi.
    Yazım dili akıcı hikaye örgüsü özgün. Herzaman söylediğim gibi senin hikayelerinin filmi yapılmalı. Bir çırpıda okunuyor çünkü tasvirleri dozunda bırakıyorsun gerilimi düşürmeyerek okuyucuyu kaybetmiyorsun. Sadece sonundaki şu konuşma mevzusu fazla üstü kapalı olmuş. Hikayenin başında sadece hırlıyorlar demiştin yani aslında kahramanlarımız değişim geçirdiği için o hırlamaları algılıyorlar? Birde yaşlı adam ileri çıkıp konuştuktan sonra Yusuf cama baktığında yansımasını görüp durumdan şüphelenmesini beklerdim. O kısım amaçsız geldi.
    Son olarak Yusuf karakterini sevmedim. Fazla entrikacı. Hasan da aynı şekilde. En masum nurşendi. Keşke 2 adam da ölüp Nurşen alfa olsaydı. İlla erkekler mi alfa olmalı? Cinsiyetçi davranılmış gibi hissettim. Bu tip filmlerde genelde kötüler kaybeder.

    1. Yorumun için teşekkür ederim Night. Hikayede bazı üstü kapalı anlatımlar yapmayı tercih ettim. İnsanların günlük hayatta farkında olmadan sergiledikleri, insan olma onuruna yakışmayacak davranışlarını, düşmanlıklarını ve kıskançlıklarını temel alarak bu hikayeyi yazdığım için ortaya böyle karakterler ve böyle bir hikaye çıktı. Kusuruma bakma, sinema ve edebiyat kültürün ve ayrıntıları gözden kaçırmayışın bana çok tanıdık geldi ama Night nickini hatırlıyamadım. Acaba daha önce başka bir nick mi kullanıyordun?

      1. Tebrikler çok iyi yakaladın. Genesis tahmin eder diye düşünmüştüm. Bizim ufaklığın ismini nick olarak kullanıyorum. Sağlıksal sorunlar nedeniyle birsüredir uzak kalmıştım fırsat buldukça hikayeleri okuyup arayı kapatmaya çalışıyorum.

        1. Sen olduğunu tahmin etmiştim zaten :) Bu arada çok geçmiş olsun. Sen yokken ben de pek fazla hikaye yazmadım. Yazmak içimden gelmedi daha doğrusu. Geri dönmene çok sevindim

          1. Yazarlik tikanmasi mi. Sana da gecmis olsun diyelim oyleyse. Beni bir kardesin olarak kabul ettigini umarak ve haddim olmayarak, belki tarzini degistirmelisin diyecegim korku yerine bilim kurgu, fantastik fln gibi. Ilk etapta aliskanlik disi oldugu icin urkutucu gelebilir ama uzun vadede ise yarayabilir.

          2. Night sen yokken üç hikaye yazdım. Okudun mu bilmiyorum ama bunlardan biri olan “Derin Kırmızı Göz” bir bilim kurgu zaten. Bu ayni zamanda yazdığım en uzun hikaye oldu galiba

  3. Hikayesini okuduğumda gerçekten mutlu olduğum kişiler densin. Seni tekrar tebrik etmek istiyorum. Ama bu arada bu sitedeki birçok yazarın hikayesini de beğendiğimi söylemek isterim, yoksa diğer kişilerin hikayelerini beğenmediğimi falan kastetmiyorum. Fakat nedense senin yazılarını okuyunca ayrıca bir yorum yazmak istiyorum.
    Birde yanlış anlamazsan kardeşim bu hikayende çok güzel ama önceki yazılarında ki havayı yakalayamadım. Belki benim şu andaki bulunduğum ruh halimden olabilir. Herkese tekrar teşekkürler.
    Kimse alınmasın derken yine uzun bir yorum oldu :))

    1. Yorumun için teşekkür ederim Zenhar kardeşim. Bu hikayede hayal gücümde ya da anlatım dilimde bazı noktalarda yetersiz kalmış olmalıyım büyük ihtimalle. Bunu fark etmemi sağladığın için çok sağ ol. Değindiğin bu konuyu dikkate alıp ileride daha iyi yazılar yazmaya çalışacağım.

  4. Teşekkür ederim Gökhan kardeşim. Ben de senin hikayelerini beğeniyle okuyorum. Yorumun beni çok mutlu etti

  5. Hikayeyi yeni fark ettim. Kardeşim eline sağlık yine çok güzel yazmışın. Uzun zamandır hikayelerini okuyorum. Uzun hikaye yazmak bir risktir. Çünkü uzun bir hikaye yazarken okuyucuyu sürekli tetikte bırakmalısın. Sürekli ilerlemeye teşvik etmelisin ve sen bunu çok iyi başarıyorsun. Gerek betimlemeler gerek olay kurgusu gayet güzeldi. Kurt adamları mı demeliyim bilmiyorum ama bu konuya daha farklı bir gözle bakarak yazman bizimde hayal ufkumuzu genişletti. Tekrardan fazlasıyla beğendiğimi söylemek isterim. İnşallah yakın zamanda senden bir roman bekliyoruz. Eğer çıkarırsan buradaki herkesin beklediğini bildirmek isterim :))

  6. Teşekkür ederim yorumlarınız için. Yazım yanlışları dokunmatik klavye kaynaklı. Aslında bu tür şeylere dikkat ediyorum ama bazen gözümden kaçabiliyor. Kusuruma bakmayın

  7. her hikayen birbirinden güzel diyecek bir söz yok bir kaç tane yazim yanlışı harici eksik bi şey yok o kadarı da normal hikayenin her bölümü sürükleyici başarılarının devamını diliyorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu