Ağlatan HikayelerSizden Gelenler

Prens İle Güzel Köylü Kızın Hüzünlü Hikayesi

Prens İle Güzel Köylü Kızın Hüzünlü Hikayesi

Köylerden birinde güzel mi güzel bir kız yaşarmış. Saçları kumral, gözleri ela teniyse bembeyazmış, aynı pamuk gibi. Ailesi çok fakirmiş, köyde sabahtan akşama kadar çalışmaktan başka çaresi olmayan ve bu sebeple de ne hayal kurmaya ne de kurduğu hayalleri gerçekleştirmeye pek vakit bulamamış bir kızın hikayesidir.

Köyde genellikle saman taşır, koyunları kavalla güder, meyveleri sebzeleri toplar merkeze kadar götürür satarmış. Hayatı böyle böyle geçerken günlerden bir gün küçük kardeşi çok hastalanmış. Ne onu tedavi edecek kadar paraları varmış ne de tedavi edecek hastahane, bunun için uzaklardaki kasabanın bulunduğu yere gitmeleri gerekiyormuş fakat oraya gitmek günler sürermiş. Güzel kız bir gün bir karar almış ve o kasabaya ne pahasına olursa olsun gidecekmiş ve orada daha paralı bir iş bulup çalışacakmış. Parayı toparladığında ailesine mektup yollayıp onları kasabaya çağırıp kardeşini tedavi ettirecekmiş. Güzel kız kervanla birlikte yola çıkmış. Az gitmiş uz gitmiş 6 gün sonra kasabaya varmış. Kervanını kasabadan biraz uzağa bırakmış ve kasabaya doğru gitmeye başlamış. Kasabaya vardığında üstünde bir sürü iş ilanı asılı olan bir kulübe görmüş. İçeriye girip kendisinin yapabileceği ve parayı bir an önce toplayabileceği bir iş sormuş. Kulübedeki yaşlı adam güzel kıza en yüksek maaşı krallıkta çalışırsa eğer kazanabileceğini söylemiş. Krallık, kasabayı ve sadece o kasabayı da değil, o bölgedeki tüm köyleri kasabaları, halkı yöneten krallıktır. Krallık oraya çok uzak değildir. Güzel kız kervanına biner ve yarım saat içinde krallığa varır. Krallığa özel ulaşımı olamayan kimseler derenin üzerindeki ince köprüden geçmek zorundadırlar. Güzel kız kervanıyla oradan geçemeyeceğini bildiği için kervanını ormanın çıkışına bırakır ve köprüden dikkatlice geçer.

Krallık çok büyüktür ve bir sürü de koruması vardır. Güzel kız korumaların yanına gider ve kralla görüşmek istediğini söyler. Korumalar kıza kim olduğunu ve ne için görüşmek istediğini sorarlar. Kız kardeşinin çok hasta olduğunu ve oralara çok zor şartlar altında geldiğini, iş aradığını söyler fakat korumalar onu pek fazla önemsemezler ve burdan gitmesini söylerler. Kız tam giderken korumalardan birisi kıza acır ve yanına gelip ona yardım edebileceğini söyler. Yarın aynı saatte yine buraya gelmesini, akşam kral hazretleriyle konuşacağına dair söz verir. Akşam koruma krala durumu anlatır. Kral hiçbir çalışana ihtiyaçları olmadığını korumaya söyler. Kralın oğlu prens de yanlarındadır ve kıza üzülür. Babasıyla konuşur ve prensin hizmetçi olması konusunda babasını ikna eder. Ertesi gün kız yine aynı saatte krallığın önünde olur. Koruma işe alındığını haber verir ve kızı hemen işe alır. Kız etrafı görünce şok olur. Etraf kocamandır ve bir sürü çiçeklerle çevrilidir. Aynı kızın rüyalarındaki gibi çok da güzel kokuyordur. Kız kapıya gelince evin hizmetçisi onu karşılar, ne iş yapacağını ve nasıl yapacağını anlatır. Kız prensin odasına çıkar ve odayı tertemiz olana kadar temizler. Akşam olur ve kızın kalacak yeri olmadığı için prensin yanındaki küçük odayı kıza verirler. Bütün gün prens kasabada olduğu için kızı, kız da prensi göremez. Sabah olunca kız erkenden kalkar ve kahvaltıyı hazırlayan diğer hizmetçilere yardım eder. Sıra prensi uyandırmaya gelir. Kız prensin odasına gider ve prensi uyandırmaya çalışır. Ama prens o kadar yorgundur ki bir türlü kalkamaz. Kız en sonunda şarkı söyleyerek uyandırmayı dener. Prens kızın sesine büyülenir ve uyanır. Gözlerini açtığında kızı gören prens ilk görüşte kıza aşık olur. Uzun süre bakışırlar, kız da prensden hoşlanır. Prens kahvaltısını ettikten sonra bahçeye çıkar ve çiçekleri sulayan güzel kızı izler. Bir süre sonra göz göze gelirler. Güzel kız utanır ve hemen gözlerini kaçırıp işine devam eder.

Günler geçer, güzel kızın kardeşinin durumu ağırlaşır. Paranın toparlanmasına az kalmıştır ama kız çok endişeli ve üzgündür. Bunu fark eden prens kızı odasına çağırır ve neler olduğunu sorar. Kız durumu anlatır. Prens, kıza gereken parayı vermeyi teklif eder. Güzel kız kabul edemeyeceğini söyler. Prens bu duruma üzüldüğünü ve bu parayı borç olarak kabul etmesini ister. Kız bir şekilde kabul eder. Ertesi gün ailesine mektup yazıp gönderir. Fakat daha kızın mektubu aileye ulaşmadan kızın kardeşinin ölüm haberi kıza ulaşır. Kız yıkılır ve intihara kalkışır. Prens buna engel olur ve kızı günlerce teselli eder. Olayın üzerinden uzun zaman geçer ve kız daha sakindir. Bu sefer kral çok hastalanır. Bir sürü doktorlar, hemşireler, profesörler krallığa gelir ve kralı muayene ederler. Hepsi aynı gelişi koyarlar ve kralın çok fazla ömrünün kalmadığını söylerler. Prens çok üzülür. Bir yandan da yeni kral olacağı için bir an önce evlenmesi gerekmektedir. Saraya bir sürü genç kız getirilir ama prens hiçbirini beğenmez çünkü hizmetçi kıza deliler gibi aşıktır. Kralın durumu iyice kötüye gitmektedir. Prens bir akşam kızın odasına bir çiçek demeti yollar, içindende bir not yazılıdır.

“Size ilk gördüğümden beridir aşığım, prensesim olur musunuz?” Kız bu notu okuyunca şok olur. Prense bir not yazıp yollar. “Siz çok zenginsiniz ve bir prenssiniz, ben ise sıradan bir köylü kızıyım hem de bu evin hizmetçisiyim. Size olan hislerimi inkar etmeyeceğim. Ben de size deliler gibi aşığım fakat sizin prensesiniz olamam. Ne krallık ne de babanız bunu kabullenmez. Çok üzgünüm.”

Bu notun üstüne prens bir başka not gönderir. “Siz başkalarını dert etmeyin, her şeyin üstesinden gelebiliriz.” Bu notun üzerine kız prensin odasına gider.

Kız: “karşıma çıkmaya cesaretiniz yok mu sizin de habire not yolluyorsunuz bana?”

Prens: “Asıl sizin hiç cesaretiniz yok mu bana evet demeye?”

Kız: “bu cesaretle ilgili bir şey değil, krallığın bir takım kanunları var. Bunu çok iyi biliyorsunuz.

Prens kızın ellerinden tutar ve gözlerine bakarak şunları söyler;

“Biz bu kanunları yıkıp yeniden yazacağız, bizim aşkımızı kimse yıkamayacak, bana güven..”

Kız prense sarılır. O sırada kapıyı dinleyen prensin üvey annesi durumdan pek rahatsız olur ve bir avcı bulup kızı öldürmesi için iki kese altın verir. Kızın ve prensin düğününü yapacakları gün gelip çatar. Bütün krallık köy-kasaba halkı düğüne çağrılır. Krallığın çatısında görünmeyen bir bölgeye avcı yerleşir ve hedefini izlemeye koyulur. Kız ve prens düğün dansını yaparlarken diğer konuklar da eşleriyle dans ederler. Sıra nikahın koyulmasına gelir. Kız ve prens nikah masasına geçerler. Tam o sırada avcı hazırlanır ve tam ateş edecekken prens avcıyı fark eder ve kızı yere düşürür. İlk atış isabetsiz olur. İkinci atış gerçekleşmeden prens kızın üzerine atlar ve ikinci atış prense isabet eder. Üçüncü atış kıza isabet eder. İkisini de hastahaneye kaldırırlar. Prens kurtulur fakat kurşun kızın tam kalbine geldiği için kız ölür. Prens kızın yanına gider ve uzun bir süre sarılır ağlar. Ve oracıkta kendini öldürür.

Sizden Gelenler: Melis Camboz

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

2 Yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu