Fantastik HikayelerKıymetli Yazarlarımızdan SeçmelerMurat Canpolat

Gizemli Yolculuk Hikayesi -Anahtar- 15. Bölüm

Gizemli Yolculuk Hikayesi -Anahtar- 15. Bölüm

Ev, Hayri’nin dediği sapa bir yerdeydi. Evin etrafı çalılıklarla kaplıydı. Mektupta bahsedilen ev iki katlı, etrafı çitlerle çevrili bahçeli bir evdi. Çitin arka tarafında bataklığa benzer bir yer vardı. Çitin içerisindeki bahçenin ortasında da koskocaman bir meşe ağacı vardı. Meşe ağacının altında da karıcalar yuva yapmış gidip geliyorlardı.

Zehra, evi görünce mektubu açıp içindekileri tekrar okudu ve eve doğru baktı. Ev, mektupta tarif edilen eve tıpa tıp benziyordu. Evin görüntüsü karşısında ilk başta tedirgin olsa da kısa sürede tedirginliği geçip eve doğru yaklaştı. Mektubun içindeki anahtarı çıkarıp anahtar deliğine taktı. Yavaşça sola doğru çevirdi. Anahtarın çevrilemesiyle beraber kapı pat diye açılıverdi. Ev, mektupta tarif edilen evdi.

Evin içi, yıllardır kullanılmadığından tamamen örümcek kaplamıştı. Ayrıca yerlerde böcekler geziyor, sağa sola kaçışıyorlardı. Kısacası evin içinde yapılacak yoğun bir iş vardı. Onlar evin içinde hummalı bir çalışmaya durmuşken kasaba halkı kimsenin girmediği eve girildiğini duymuş merak etmeye başlamışlardı.

İki hafta süren ev temizliğinden sonra evde kalabilmek için yatak, yorgan, koltuk takımı vs. gibi şeyler alındı. Alınan eşyalardan sonra kendisine kalan mirası bulabilmek için evin her tarafını hatta bahçeyi bile araştırmaya başladılar. Onlar araştırma yaparken meraklı halk gelmiş, evin etrafına toplanmış, onların ne yapmaya çalıştıklarını anlamaya çalışıyorlardı.

Kötülükler içerisinde olan halk sonunda dayanamayıp içeriye girmeye çalıştılar. Fakat bunu başaramadılar. Başaramamalarının sebebi evin etrafının çalılıklarla kaplı olmasıydı. Bundan dolayı eve giremeyip geri döndüler.

Alınan bu karardan sonra kasabaya yaşlı pirifâni bir adam geldi. Kasabanın her tarafını dolanıp bastonuyla yere vurmaya başladı. Ardından kasaba halkına ‘Ey kasaba halkı, beni dinleyin’ deyip sözünü şöyle sürdürdü.

– Bütün yaptığınız kötülüklere son verin. Sözümü dinlemez kötülüklere devam ederseniz korkarım başınıza çok işler açılacak.

Pirifâni adam konuşmasını bildirince kasaba halkı başına toplanıp ‘Sana ne be adam bizim yaptıklarımızdan’ deyip üstüne çullandılar. Onu kan revan içerisinde bırakıp oradan ayrıldılar.

Pirifâni adam kan revan içerisinde yerde yatarken Hayri halkın kötülük yapma ihtimaline karşı kasabaya gelmiş araç gereç almış, etrafı kolaçan etmişti. İşi bitip ailesini alıp Zehra’nın kaldığı eve doğru giderlerken pirifâni adamla karşılaşmış onun kasabadan çıkmasına yardımcı olmuşlardı.

Kasaba halkı pirifâni adamı yaralayıp öylece bıraktıktan bir hafta sonra aralarında toplanıp şöyle bir karar verdiler. Evin içinde ne olduğunu görmek için çalılıkları ateşe vermek! Alınan bu karar üzerine harekete geçen halk yeniden evin etrafını sardılar.

Halk toplanıp çalılıkları yakmaya karar vermişken Hayri onların niyetlerini anlamış tedbirlerini almışlardı. Zehra’nın ve kendisini çocuklarını bodruma indirmiş etrafı gözlemeye başlamıştı.

Hayri, gözetleme yaparken akşam olmuş halk tamamen evin etrafını sarmıştı. İçlerinden biri çalılıklara ateş verip yakarken şarkı söylemeye başlamışlardı. İşte ne olduysa o anda oldu. Aniden rüzgâr çıkıp tersine esmeye başladı. Rüzgârın etkisiyle yaktıkları çalılar kasabaya doğru yöneldi. Bunları gören halk telaş içerisinde geldikleri yere geri döndüler. Onların ayrılmasından sonra eve geri dönen Hayri, evin bodrumuna sakladıkları aile halkının orayı kazdıklarını ve evin bodrumundan çeyiz sandığı büyüklüğünde bir sandık çıkardıklarını, çeyiz sandığı içerisinde bir takım kâğıtlara baktıklarını gördü. Ayrıca yanlarında bilezikler, yarım altın, çeyrek altın gibi değerli şeyler vardı.

Hayri, onların yanına gidince sevinç içerisinde:

– Zehra abla sonunda bulmuşsun aradığını.

– Evet, buldum. Ayrıca yanımda bulduğum şu kâğıtlarda bana ait arazileri olduğu yazıyor.

– Ne mutlu sana. Artık bundan sonra bizi unutursun her halde.

– Ne münasebet canım. Bunları hep beraber bulduk, beraber harcayacağız.

Hayri, dışarıda olanlar aklına gelince:

– Kasaba halkı evin etrafını sarıp çalılıkları ateşe vermek isterken aniden ters rüzgâr çıktı.

Çıkardıkları yangın kendilerine döndü. Şimdi o yangınla uğraşıyorlar.

Hatice yangını duyunca telaş içerisinde:

– Sen ne diyorsun yangın mı çıktı?

– Evet.

– O yangın bizim eve de sıçrarsa biz ne yaparız.

– Telaş etme. Bir çaresini buluruz.

– Ama evde benim hatıralarım. Ailemle çekilmiş fotoğraflarım var.

Hayri, elindeki çantayı göstererek:

– Merak etme. Sen evde hazırlanırken her ihtimale karşı hepsini toparlayıp çantama koydum.
Hatice, hatıralarının toplanıp çantaya koyulduğunu duyunca sevinçle çığlık attı. Daha sonra kocasına sarılarak:

– Sana çok teşekkür ederim. Hatıralarımı almayı akıl ettiği için.

Ahşap evdeki ev halkı neşe içerisindeyken kasaba halkı korku, dehşet, panik, çaresizlik içerisinde sağa sola gidip geliyorlardı. Ters rüzgârın etkisiyle yangın tüm evleri sarmış ortalık ana baba gününe dönmüştü. Kasaba halkı yaptıkları hataların kendilerinden kaynaklandığını anımsamayarak, evler yangın içerisindeyken evlerini söndürmeyi bırakıp ahşap eve doğru yol aldılar. Ellerinde taşlar, sopalar, meşaleler vardı. Onlar eve doğru yol alırken evin dışında çalışan Hayri onları görmüş eve gelmişti.

Yazar – Murat Canpolat

Hikayenin devamı için TIKLAYINIZ

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu