Korku Hikayeleri

Korku Hikayesi; Hayaletin Laneti 2. Bölüm

Korku Hikayesi; Hayaletin Laneti 2. Bölüm
“Hayaletin Geçmişi”

İki gün sonra Chipenderida, Hayalet bana tüm olan bi­teni anlattırdı. Bitirdiğimde tekrarlattı. Bu da bitince, saka­lını kaşıyıp derin derin göğüs geçirdi.

“Doktor şu benim salak kardeşimle ilgili ne dedi?” diye sordu. “İyileşmesini bekliyor mu?”

“En kötü kısmını atlattığını, ama kesin bir şey söylemek için çok erken olduğunu söyledi.”

Hayalet düşünceli bir şekilde başını salladı. “Pekâlâ evlat, iyi iş çıkardın,” dedi. Daha iyisini düşünemiyorum. Günün kalanında izinlisin. Ama bunun seni gevşetmesine izin verme. Yarın her zamanki gibi çalışma var. Tüm o heyecandan sonra düzenli bir iş programına geri dönmelisin.”

Sonraki gün beni her zamankinden iki kat fazla çalıştırdı. Dersler şafak söktükten hemen sonra başladı ve ‘uygulama’ adını verdiği dersleri de içeriyordu. Bu, artık gerçek bir öcü bağlamış biri olmama rağmen, çukur kazma alıştırmaları yapmam gerektiği anlamına geliyordu.

“Gerçekten de yeni bir öcü çukuru kazmalı mıyım?” diye sordum, yorgun argın.

Hayalet öyle bir bakış attı ki başımı önüme eğdim, kendimi çok kötü hissettim.

“Şimdi tüm bunları aştığını mı düşünüyorsun evlat?” diye sordu. “Tabi ki hayır, bu nedenle kendini beğenmişlik yapma! Hâlâ öğrenmen gereken çok şey var. İlk öcünü yakalamış olabilirsin, ama yanında sana yardım eden yetenekli insanlar vardı. Günün birinde çukuru kendin kazmak zorunda kalabilirsin ve bir hayat kurtarmak için bunu çok hızlı yapman gerekebilir.”

Çukuru kazıp tuz ve demirle kapladıktan sonra yem kabını bir damla kan dökmeden çukurun içine indirmeye çalışmam gerekiyordu. Elbette ki bu yalnızca eğitimimin bir parçası olduğundan kan yerine su kullandık, ama Hayalet bunu çok ciddiye alıyordu ve ilk denemede yapamazsam sinirleniyordu. Ancak bu kez böyle bir şansı olmadı. Bunu Horshaw’da başarmıştım ve eğitimde de aynı başarıyı gösterip on kez üst üste yaptım. Buna rağmen Hayalet, tek bir övgü kelimesi dahi kullanmadı; bu da moralimin bozulmasına neden oluyordu.

Sırada çok sevdiğim bir uygulama vardı: Hayalet’in gümüş zincirini kullanmak. Batıdaki bahçede iki metre yüksekliğinde bir direk vardı ve yapılması gereken şey, zinciri üzerine geçirmekti. Hayalet, farklı uzaklıklarda durarak bir saatten uzun bir süre boyunca çalışmamı istedi. Günün birinde karşımda gerçek bir cadı olabileceğini ve eğer ıs­kalarsam ikinci bir şansım olmayacağını aklımda tutmamı söylüyordu. Zinciri kullanmak için özel bir yöntem vardı. Sol elinize doluyor, bir bilek hareketiyle soldan sağa doğru gidecek şekilde fırlatmanız gerekiyordu, böylelikle direğe soldan sağa, bir spiral gibi sıkıca dolanabilecekti. Artık üç buçuk metre uzaktan yaptığım on denemenin dokuzunda zinciri direğe sarabiliyordum, fakat her zaman olduğu gibi, Hayalet övgü konusunda gönülsüzdü.

“Kötü değil sanırım,” dedi. “Ama havaya girme evlat. Gerçek bir cadı sen o zinciri atarken olduğu yerde durma­yacaktır. Yıl sonuna kadar on üstünden on olmalı, daha azı değil!”

Bu duruma çok sinirlenmiştim. Sıkı çalışıyordum ve kendimi çok geliştirmiştim. Yalnızca bu da değil, ilk öcü­mü yakalamıştım ve bunu da Hayalet’ten yardım almadan yapmıştım. Kendi çıraklığı esnasında daha iyisini yapıp yapmadığını merak etmeye başlamıştım!

Akşam üzeri, tek başıma çalışıp notlar alabilmem için kütüphanesine girmeme izin verdi, ama yalnızca bazı kitapları okumama izin vardı. Bu konuda çok katıydı. Hâlâ ilk yılımdı, bu yüzden ana çalışma konum öcülerdi. Ancak bazen, o başka bir yerdeyken, diğer kitaplarına bakmadan duramıyordum.

İşte o gün, öcüler hakkında yeterince okuduktan sonra, pencere kenarındaki uzun raflara gidip en tepedeki kalın, deri ciltli kitaplardan birini aldım. Bunlar günlüklerdi, bazıları yüzlerce yıl önce yaşamış hayaletlerce yazılmıştı. Her biri beş yıllık bir zaman dilimini kapsıyordu.

Bu kez ne aradığımı tam olarak biliyordum. Hayalet’in en eski günlüklerinden birini seçtim, genç bir çırakken bu işlerle nasıl başa çıktığını ve benden daha iyi durumda olup olmadığını merak ediyordum. Elbette ki hayalet eğitimine başlamadan önce bir rahipti, yani eğitime başladığında çıraklık için oldukça yaşlı olmalıydı.

Her neyse, rastgele birkaç sayfa seçip okumaya başladım. Tabi ki el yazısını tanıdım, ancak yazılanlardan kısa bir örnek okuyan kişi, ilk okuduğunda bunu Hayalet’in yazmış olduğunu tahmin edemezdi. Konuşurken sesi aynı eyalet insanlarınkine benzer, hissiz ve babamın deyi­şiyle ‘havalı ve zarif olmayan bir sestir. Yazarken ise çok farklı. Sanki okuduğu bütün o kitaplar sesini değiştirmiş gibi; oysa ben daha çok konuştuğum gibi yazarım. Yazdığım notları babam okuyacak olsa benimle gurur duyardı ve hâlâ onun oğlu olduğumu anlardı.

Başlangıçta, okuduklarım Hayalet’in daha yakın tarih­lerde yazmış olduklarından farklı görünmedi, tabi daha fazla hata yapmış olmasını saymazsak. Her zamanki gibi son derece dürüsttü ve her seferinde nasıl hata yaptığını anlatıyordu. Bana hep söylediği gibi, her şeyi yazmak ve böylelikle geçmişten ders çıkarmak çok önemliydi.

Bir keresinde bir hafta boyunca saatlerce yem kabıyla antrenman yapmasına rağmen on üzerinden sekizden daha iyi bir ortalama çıkaramadığı için ustasının nasıl sinirlendiğini anlatmıştı! Bu kendimi çok daha iyi hissetmemi sağladı. Ve sonra daha da keyiflenmemi sağlayan bir şeyle karşılaştım: Hayalet ilk öcüsünü bağladığında, çıraklığının neredeyse on sekizinci ayındaymış. Üstelik bu, sadece bir kıllı öcüymüş, tehlikeli bir deşici değil!

Bulduklarım arasında neşelenmemi sağlayacak en iyi şey buydu. Hayalet’in iyi, çalışkan bir çırak olduğu çok açıktı. Okuduklarımın çoğu rutin şeylerdi, ben de sayfaları hızlıca geçip ustamın hayalet olup kendi başına çalışmaya başladı­ğı dönemleri anlattığı bölüme geldim. Gerçekten görmem gerekenleri görmüştüm ve kitabı kapamak üzereydim ki gözüme bir şey çarptı. Emin olmak için o bölümün başına döndüm. Okuduklarım aşağıdaki gibiydi. Tabi ki kelimesi kelimesine aynı değil, ancak hafızam oldukça iyidir ve aşağıda yazdıklarım hemen hemen okuduklarımın aynısı. Ve yazılanları okuduktan sonra, unutmam mümkün değildi.

1 2 3 4Sonraki sayfa

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu