Aşk HikayeleriSinan Korkmaz

Tarlaya Telefon Hattı Çekmek

Yaşanmış Gerçek Bir Hikâye “Karşılıksız Bir Sevda İçin Tarlaya Telefon Hattı Çekmek”

Az sonra okuyacağınız hikâyeyi yaşamış olan benim dostlar. Hepimiz bu güzel sitede çeşitli şiirler, yazılar, masallar ve hikâyeler paylaşıyoruz. Bazısı gerçek olabiliyor. Yıllar geçsede insan anılarını unutamıyor. Hele hele konu gençliğe ve gençliğe ait olan çok özel hatıralara geliyorsa duygular ısınıyor…

Yıl 2000, iki büyük deprem ve artçılarından dolayı ev hayatımız geçici olsa da bitmişti. Herkes kendi imkânlarına göre prefabrik yapılarda yada barakalarda kalıyordu. Bizde ailece üç kişiye yetecek kadar iki odalı bir baraka yapmıştık rahmetli babamla. Kendisi inşaat ustası olduğundan kolayca kurup inşa etmiştik. Evimizin arka tarafında fındık tarlası vardı. Üç yıl boyunca bu tarlada, o barakada yaşadık ama çok mutlu günlerdi. Annem, babam ve ben huzur dolu bir üç yıl geçirdik. Henüz askere gitmemiştim. On dokuz yaşlarındaydım. Mahalleye yeni taşınan bir ailenin kızına, nasıl olduysa gönlümü kaptırdım. Daha doğrusu tek taraflı bir sevda yaşıyordum. Mektuplar yazıyor, hediyeler alıyordum. Öyle ki Düzce spor sokakta hediyelik eşya satan amca beni görünce seviniyordu. O zamanlar kasetler modaydı. Sevdiğimiz parçaları liste eder, doldutturur, önemsediğimiz insanlara hediye ederdik. Cep telefonları hızla yaygınlaşıyordu. Ben henüz almamıştım. Ev telefonuyla iletişim kuruyorduk. Başımda sevda yelleri esiyordu. Daha önce hiç yaşamadığım yoğun ve başka duygular yaşıyordum. İlgilendiğim kız beni sevgili olarak görmüyordu, buna rağmen yine de konuşuyorduk. Aramızda gayet iyidi. Yani ilk iki yıl boyunca süründükten sonra düzeldi. O sürede bana ancak inanmıştı. Kolay değildi tabi. Bir anda böyle bir şey ortaya çıkmıştı. Müsait zamanlarda çarşıya gidiyor, kimselere görünmeden buluşuyorduk. Mağazalardan ufak tefek bir şeyler satın alıyor, akşam olmadan eve geliyorduk. Evlerimiz yakın olduğundan bu sırrı muhafaza etmek için büyük gayret sarf ediyorduk. Gündüzler yetmiyormuş gibi geceleri de konuşmak istiyorduk. Ne onda ne de bende bir cep telefonu olmadığı için ev telefonuna muhtaçtık. Ailelerimiz bizi yakalamasın diye özellikle gece saatlerinde ya da kimselerin olmadığı bir zamanda birbirimize telefonla ulaşıyorduk. Onlar prefabrikten eve taşındıkları için telefonun bulunduğu salon çoğu zaman müsait oluyordu. Bense iki odalı ve içinde anne babanın bulunduğu bir barakada fırsat bulup telefonla konuşmaya çalışıyordum. Çok zorluk çekiyordum. Buna bir çözüm bulmak için bazen düşünüyor çıkış kapısı arıyordum. Bir gün telefonla konuşurken bizimkilerin hakaretlerine maruz kaldım. Yan odada olmama rağmen bir kızla konuştuğumu anlamışlardı. Öyle ya biz kim oluyorduk ta sevda yaşıyorduk. Bu durum beni çok üzmüştü. Ertesi gün iki yollu siyah telefon kablosu aradım ve buldum. Baya bi uzundu. Uçlarını açarak ek olabilecek hale getirdim. Evden barakaya gelen telefon kablosunu duvarın dibinden takip edip müsait yeri buldum. Cebimdeki çakıyla açarak ilave olacak kabloyla denkleştirdim. Artık işim kolaydı. Geriye bir telefon bulma işi kalıyordu. Deneme yapmak için gecenin ortasında ilave kabloyu tarlanın içine kadar uzattım. Çileye bakar mısın. Zaten çileliydi hayatım. Karşılıksız bir sevdayı ısrarla sürdürüyor kendime eziyet ediyordum. Testler başarıyla tamamlandı. Seyyar telefon hattı artık tamamdı. Komşu kızına da haber ettim. Artık geceleri uyumak yoktu. Onun için biraz riskli olacaktı. Çünkü o evden iletişim kuracaktı. Çok sessiz ve dikkatli olmak zorundaydı. Ekstra telefon işini de hallettikten sonra gece hattı başlamıştı artık. Şiirler, övgüler, özenle hazırlanmış cümleler, iltifatlar… Komşu kızı evinin salonunda, bense gece yarısı tarlanın ortasında bir manyak gibi oturmuş, ellerimizde ahize dillerimizde latife, olmayacak hayaller kuruyoruz. Ailelerimiz birbirine zıt. Hayatta bir araya gelmeyecek tipler. Gelmediler de zaten. İyi ki de gelmemişler. O yaşlarda insan bazı şeyleri göremiyor. Tozpembe bulutlara gömülüyorsun. Söylenenler saçma, söyleyenler düşman gibi geliyor sana. Ben o yıllardan bugüne yalnızca güzel olan anılarımı aldım getirdim. Aramıyor değilim ama o zaman ki iştah şimdi pek olmuyor dostlar. İşte her yaşın ayrı güzelliği denen o tat var ya hani. Böyle hissediliyor da söyleniyor. Her sevda karşılıklı olmuyor. Her sevgi kalıcı olmuyor. Her sevip evlenen de bazen mutlu olamıyor. Nasiple dost olmanın en güzel yolu kadere teslim olmaktır…

Sinan Korkmaz

Gülten AJDER

Kitap okumayı seven insanlar daha zeki ve daha başarılı olurlar. Bende bu yüzden kitap okumayı sevdirmek istedim bu site ile. Gizli kalmış bütün bilgilerin kitaplarda saklı olduğuna inandığımdan, kültür seviyemizi yükseltmek, bilgi hazinemizi daha da zenginleştirmek, gizli yeteneklerin ortaya çıkmasına destek olabilmek için, okusun yazsın benim ülkemin insanları diye bir işin ucundan tutmak isteyen birisiyim.

İlgili Makaleler

3 Yorum

  1. Kopma işi şöyle oldu: benim askerlik günlerim yaklaştı eleştirilerden ve kendi kendime ettğim bu eziyetten bıktığım için onsekiz aylık o süreci kopmak için kullandım sevginin yerini hasret, ilginin yerini başka ortamlar alınca askerlik bana şifa gibi geldi kendimi çok dinleme fırsatı buldum kendimi daha çok sevmeye başladım üç ay İstanbul onbeş ay ankara bana iyi geldi evime döndüğümde hevesim çoktaaan kaçmıştı kendime kısa süre içinde yeni bir hayat kurdum hala o hayatın içinde yaşıyorum şunuda anladımki her insan az da olsa burcundan etkileniyor insanın hayat kuracağı kişi burcuyla uyumlu olmalı yani kafadengi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu